Hasan Aksay

Hasan Aksay

Jüristokrasi, tehlikeli bir şaşılıktır

Jüristokrasi, tehlikeli bir şaşılıktır

Adalet, mülkün esasıdır. İnsanlığın, güven ve huzur iklimidir. Sağlıklı adalet düzeni, kanun ve hakimler üçlüsü, şerefli tarihlerin olmazsa olmazlarıdır. Bu halkadaki bozulmalar aynı derece ciddi felaketlerdir. Hakimlik, vicdanla cüzdan ve makam arasına sıkışmayacak derecede yüce insanlığın, iki cihan saadetine açılan kapısıdır.
Jüristokrasi (juristocracy), realitede yüksek yargı mensuplarıyla ilgili bir kavramdır. Bu kavram içinde genel yargı mensupları yoktur. Genel yargının ilgisi, içtihatlara dikkat, tayin ve terfi konularıdır.
Jüristokrasi, literatürde demokrasiye zıt bir diktatörlük şekli olarak yer alır. Oysa siyasi sistem değildir, olamaz. Batı demokrasisi hastalığıdır. Kendi başına monarşik ve oligarşik bir sistem de doğuramaz. “Demos ve kratüs/Halk ve iktidar” kelimelerinden oluşan demokrasi gibi “adalet ve iktidar” kelimelerini yan yana getirmek sistem oluşturmaz. Kavram aldatıcıdır. Tarih, böyle bir siyasi rejim kaydetmemiştir. Olmasına da imkan yoktur. “Jüristokrasi hastalığı, teşebbüs halinde kalan bir olaydır” denebilecek kadar kısa ömürlü, adaletin komaya girme dönemidir.
Görünsün görünmesin, kuvvetten başka değer tanımayan bir zorbalık siyasi gücü ele geçirirse, jüristokrasi söz konusu olmaktadır. Dışarıdan “adalet kurumunun iktidarı” gibi görünen bu durum, aslında adaletsiz kalmaktır. Nitekim jüristokrasiler devletsizlik hali gibi, zulüm, soygun ve saltanat dönemleridir. Güçlü milletler, siyasi bünyede oluşan bu virüsü, kısa zamanda temizler. Devlet ve milletin güçsüz düşmesi, sömürgeleşmek, yok olmaktır.
Sathi değerlendirmelere, laf salatalarına, kafa karıştırmalara bakmayın. Bilinen tarihin en önemlilerinden sayılan Oliver Cromwell’in İngiltere Kralı I. Charles’e karşı darbesi. Çok geniş bir yargı kadrosu oluşturarak kralı idam ettirmiştir. 20 Nisan 1653’de parlamentoyu feshetti. 23 Nisan 1661’de tahtı ele geçiren I. Charles’in oğlu ikinci Charles da, Kral I. Charles’a idam kararı veren yargı kadrosunun hepsini idam ettirmiştir. Bu olayın ifadesi açıktır: Adalet yozlaştırılır, zorbalığa dönüşürse, bu kılıç kendinde de huzur ve güven bırakmaz. Kanserli hücrenin kendi bünyesini tahribi gibi, adaletin kendi görevini tahrip etmesine bir yönetim yaftası “jüristokrasi” asılarak teşvik edilip, sömürü ve vurgun alanı doğruluyor. “Tomburtatan başka kişi, potuğu alan başka kişi” oluyor.
Yüksek hakimlerin jüristokrat görüntülerinin nasıl bir felaket olduğunu 27 Mayıs darbesinin baş yargıcı Salim Başol, yargı esnasında, keskin ve veciz bir ifadeyle ortaya koymuş, “Sizi buraya getiren kuvvet böyle istiyor” demekle, “Kisveme bakmayın. Ben burada hakim makim değil, emir kuluyum” demiş oluyordu.
Nerde olduğu önemli değil veya söylemeye dilim varmaz. Ama dünyanın şahit olduğu vakıa: Post modern bir darbenin kaçıncı dereceden adamları, “Brifingle sizi bilgilendireceğiz” diye çağırdıkları yüksek yargıya, kendilerini ayakta alkışlatırlar jüristokraside. Oysa devletin yargı makamı öyle yüksek ki, Fatih’i yargılar, adaletiyle hem kendini, hem Fatih’i alkışlatır.
12 Eylül darbesi 230.000 kişiyi yargılattı. 517 kişiye idam cezası verildi. Ellisi asıldı. 30.000 kişi sakıncalı diye işten, 14.000 kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30.000 kişi mülteci oldu. 300 kişi kuşkulu şekilde öldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. Mason dernekleri hariç, 23.677 derneğin faaliyeti durduruldu. 47 hakimin, 120 üniversite öğretim üyesi ve 3.854 öğretmenin işine son veridi. Anayasa kaldırıldı. AYM üyeleri, maaşlı görevsiz sandalyelerde kaldı.
“Demokrasilerde çözüm tükenmez.” Bu söz, demokratik siyasi rejimin temelidir. Nerede yanlış varsa onu iktidar ve milletvekilleri düzeltecektir. Milletin zarar gördüğü ve göreceği her yanlışı düzeltmekle meclis sorumludur.
HSYK asil ve yedek üyelerinin yarıdan fazlasının bir teşkilat üyesi olması, ciddi bir yanlıştır. Asker ve adalet mensuplarının derneklere üye olamayacağı dikkate alındığı zaman bu yanlış daha da vahimleşir.
Çözüm yüce mecliste, halk oylamasındadır. Gözler TBMM’ye bakıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi