Hasan Aksay

Hasan Aksay

Kurban nankörlüğü ve nankörlük

Kurban nankörlüğü ve nankörlük

İyiliğe kötülük, nankörlük, çıkar tutkusuyla, kendi kendine karşı dahi samimiyetini kaybetmek, vicdanını karartmak, kin ve haset batağına düşmektir.

İslamofobia merkezli imkan odakları, İslam düşmanlığının her türüne, teröristine, ahlaksızına, darbecisine yandaşlığını, desteğini ve korumacılığını açıkça ortaya koyup, Selman Rüştü ve çoğu Oscar ödülünde olduğu gibi fertlere de inerek himaye kanatlarını gerince, ne kadar çıkar ehli, ucuz şöhret meraklısı ve tetikçilikle geçinme talibi varsa seferber oluyor. Bir vesile bulup İslam düşmanlığını gösterip, İslamofobia fonundan yararlanmak için Esat yandaşlığı mı gerekiyor? Yandaş. Kurban düşmanlığı mı gerekiyor? Öyle. Köprü düşmanlığı mı? Köprüye de, ismine de düşman. Dünya üzerindeki kesintisiz çağrı Ezan’a, Hilal’e de?  

Kurban üzerinden İslam düşmanlığı, cevaba değmez. Fakat düşünmek, kalp körlüğünün felaketini gösteren bir ibret; Müslümanın sahip olduğu nimetlere şükrünü artıran, güzel bir imkandır. 

Kurbanın asıl önemli tarafı, ilahi tarafıdır. Yaratan’a yaklaşmak. O’nun davetinde bulunmanın bayramıdır. Bu, Müslümana has bir nimet olduğu için o kısma  geçmeyelim. Kurban düşmanlığının, akılla, iz’anla bağdaşmadığını belki görürler diye, sadece insani ve sosyal bir-iki noktaya bakalım. 

Dünya hayatının güzelliği, samimiyetle, sevgiyle, saygıyla gönüller arasında kurulan köprülerle sağlanır. Vicdanı rahatsız eden sahte çıkar gülücükleri, palyaço eğlencesidir. Gönle girip, güven olmaz. Güvensiz dostluk olmaz. Karşıdaki saf, dost olsa? Kendi değildir. Kalabalıkta yalnızdır. Mecnun, ıssız çölde leylasıyladır. 

İman, sevgi, saygı, edeple, gönül bağlarıyla toplum doğar. İnsani, ahlaki değerler kaybolursa, çıkar için insan, insanın kurdu olur. Her işte kanun, her yerde polis gerekir. Bu kere, kanun ve polisin çıkarı doğar. “ABD gelip neden bizi kurtarmıyor” diye öfkelenirsin ama onun da çıkarı vardır. 

İslam, dünyayı da cennet yapar, Asr-ı Saadetler doğurur. Başka yol yok. İnsanların önünde çok yol yok. Bir Hak tek; bir batıl da öyle. İster materyalizm, ister dünya perestlik de aynı. Şaşkınlıktan çok görünür. İkili oynar. Komünizm, her yerde ve her devirde, doğumunu tamamlamadan çöktü, çöküyor. Batı kapitalizmi de sona geliyor. Materyalizm, insani yüceliği kaybettiriyor. Suçsuz insanı 6. kattan atan caniye idam; maskeli eylemciye, doğan tahribattan ceza olmalı.

Kurban, oruç gibi öyle insani bir yüceliktir ki, o güzellik hiçbir şeyde yok. Kurban, İslam’ın nimetidir, onsuz anlaşılmaz. Önce, “Adak kurbanı” ve Osmanlı’daki yardım inceliğini anlayalım: Kurban adayanın şer’an bakmakla mükellef olduğu  kimseler, o etten ancak değerini fakire vererek yiyebilir. Yani o, Allah rızası için kesilmiştir ve artık Allah’ın ikramıdır.

Osmanlı, bazı camilere sadaka taşı koymuş. Yatsı namazına gelen Müslüman yapacağı yardımı o taşa koyuyor; ihtiyaç sahipleri de, ihtiyacı kadarını alıyordu. Alan da, veren de dürüst ve incelikle yardımlaşıyor. Kendileri aradan çekiliyor, İslam ahlakı, “Mülk Allah’ın” diyen bir ölümsüzlüğü sembolleştiriyor. 

Yardımlaşmayı, her sene bütün dünya sathına yayan bir sofra ve fakir zengin herkesi aynı sofrada buluşturup fıtrattaki kardeşliğini yaşatan Allah’ın, bayram hediyesidir kurban. Kurban sofrası, hava gibi, su gibi ilahi, genel bir ikramdır. Zaten böylesine muazzam bir ziyafetin yükünü kimse kaldıramaz. Her sene 400-500 milyon kurban kesiliyor. İlerde milyarı bulacak. Ya organizasyonu? Onu fakire ulaştırmak? Hepsi, İslam nimetiyle. “Gafil ne bilir neş’e-i pür, zevki safayı?” 

Hacda, umrede yaşanan, ırkların, dillerin, renklerin kardeşliği? Öbür yanda, miras için kiralık katille babasını öldürten veya vatanını yağmalayan vandallar?

Hulasa, ölümsüz manevi değerlere saldırarak, yalan, fitne ve terörle, milleti huzursuz edip zarar vermekte birleşen tüm grupların yolu, nankörlükte biter. Artık dönüşleri yoktur. Türk’le Kürd’ü düşman etmeye çalışıyorlar. Allah kardeş etmiş Müslümanı, kim ayırabilir? Partisinin çağrısıyla yapılan son PKK vahşeti ibrettir. IŞİD’ten kaçıp, Türkiye’ye sığınır, “Bizi kurtarın” derken, diğer yandan vahşetle, nankörlükle, sığındığı kaleyi yakmaya kalkışıyorlar. Allah’a hamdolsun Türkiye, bütün nankörlüklere rağmen, tüm insanlığı kavrayan bir iman, sevgi ve kararlılıkla, her gün güçlenerek yoluna devam ediyor. Hamd Allah’a!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi