Ergenekon ve PKK takası

Ergenekon ve PKK takası

Türkiye yeni bir yol ayrımında. Ergenekon süreci, hiç kimsenin önceden tasavvur edemeyeceği boyuta ulaştı. Diyarbakır’da yeni bir pencere açıldı, faili meçhul cinayetlerle hesaplaşma başladı. Karanlık tarihe yönelik sorgulamanın hukuki altyapısını oluşturmak için sivil yargıyı güçlendirici adımlar atıldı. Bu arada kangren haline gelmiş Kürt meselesine dair yeni açılımlar gündemde.

İmtiyazlı azınlık cumhuriyetin demokratik çoğunluk cumhuriyete evrimi karşısında statüko direniyor. Statükonun ordu, yargı, bürokrasi, medya, iş dünyası hülasa her kesimdeki nüfuzlu temsilcileri el birliği içindeler.

Çaresiz, dünyayı tersine çeviremeyeceklerine göre, evrilecekler ya da devrilecekler. Ama bu süreç öyle kolay atlatılmayacaktır. Milli Güvenlik Kurulu, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Parlamento, TÜSİAD ve benzeri yapılarda bu direniş sahnelerine sıklıkla tanıklık edeceğiz.

Siyasi iktidar, milletten aldığı yetkiyi temsil ettiği kesim için sonuna kadar kullanmaya devam ederse, kimsenin şüphesi olmasın statükonun tümden yenilgisi uzak değildir. Bu bağlamda Adalet Bakanı Sadullah Ergin, HSYK’daki oyunu bozarak tarihteki yerini almıştır.

Şimdi, her hamlenin çok kritik ve altın değerde olduğu bir sürece doğru yol almaya başladık.

HSYK’daki hesaplaşma yarım kaldı. Bazı üyeler, ısrarla Ergenekon davasına bakan hakim ve savcılarının kellesini istiyor. Hele Zekeriya Öz’e takmış vaziyetteler. Faili meçhul cinayetleri araştıran savcı ve Jandarma Albay Cemal Temizöz iddianamesini kabul eden hakimlerle ilgili ısrarlarından da vazgeçmiş değiller.

Dün hükümet yetkilileriyle görüştüm. Kesinlikle taviz vermeyeceklerini, Türkiye’nin yakın karanlık tarihine ışık tutan yargı mensuplarını Ferhat Sarıkaya gibi yem etmeyeceklerini ifade ettiler.

Doğrusu da budur. Kaybeden, sadece AK Parti olmaz, Türkiye de geleceğini çetelere ipotek etmek zorunda kalır.

Genelkurmay beklemede

Askere sivil yargı yolunu açan yasayla ilgili Anayasa Mahkemesi’ndeki müzakerelerde de HSYK’daki gibi şanlı direnişe tanık olmak yüksek ihtimaldir. HSYK’yı motive eden güçlü irade, Anayasa Mahkemesi’nin ensesinde boza pişirecektir.

Gerçi Anayasa Mahkemesi’nde kimi üyeler zaten teşnedir, Ergenekon’a bağlılığı, analarının ak sütü gibi helal görüyorlar.

Genelkurmay Başkanlığı da tüm umudunu Anayasa Mahkemesi’ne bağlamış vaziyette. Mahkemenin kararına göre harekete geçmek istiyor. O nedenle, yasadan kaynaklanan bir boşluk veya suistimal tehlikesi varsa, Cumhurbaşkanı Gül’ün ifade ettiği gibi endişeli hale mahal vermemek için yeni bir yasa çıkarılmasına karşı.

Çünkü onlar, düzenlemeye tümden tepkili.

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün bu konuda çalışma yapmadıklarını açıklamasının nedeni de budur. Genelkurmay istemiyor. Bakanlık da Genelkurmay’a bağlı (!) olduğu için harekete geçmiyor.

Prosedüre göre, değişiklik yapılması istenen yasalar askeri yargılamayla ilgili olduğu için tasarı taslağını Milli Savunma’nın hazırlaması gerekiyor. Tartışma konusu olan yasa hazırlığını Adalet Bakanlığı’nın yapması, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yani sivil kanunda değişiklik içermesindendir.

Anlaşılan Genelkurmay, Anayasa Mahkemesi’nde bu işin çözüleceğine inanıyor.

Yargı reformu yolda

Bu sürecin faydalı yanı ise, AB’nin yoğun baskısına ilave olarak, yargı reformunun kısa sürede yapılması inancını arttırdı. Daha önce iki defa toplanan Reform İzleme Grubu, Eylül’de yeniden toplanarak yol haritasını somutlaştıracak.

Ancak daha öncesinde, muhtemelen iki hafta içinde, hazırlanan reform taslağı Bakanlar Kurulu’na sunulacak. Adalet Bakanı Ergin, toplantıda reformla ilgili Strateji Belgesi hakkında brifing verecek.

Strateji Belgesi, ilgili kurumlardan görüş alınarak hazırlandı. İçinin doldurulması, ete kemiğe büründürülmesi aşamasında bu irtibat yeniden kurulacak.

Önemli değişiklikler sözkonusu. Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın üye yapısının değiştirilmesi, sadece yargıçların belirlediği bir sistemden Avrupa’da olduğu gibi yetkinin paylaşıldığı, parlamentonun devreye sokulduğu modele geçiş düşünülüyor. Yargıdaki çift başlılığın kaldırılması önerisi de yol haritasında yer alıyor.

Bu düzenlemelerin bir kısmı için Anayasa değişikliği şart. Hükümet, bu konuda muhalefetin desteğini almak için taslak metnini önceden dağıtmayı, uzlaşma imkanı olmazsa referandum seçeneğini masaya yatırmayı planlıyor.

Kürt açılımı

Hükümetin üzerinde durduğu bir önemli değişiklik, Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı gibi Kürt açılımı. Şunu kabul etmek gerekir, radikal öneriler içermeyen hiçbir düzenlemenin ‘açılım’ olarak görülmeyeceği bir süreçten geçiyoruz.

Bu konudaki en radikal tedbir, genel aftır. Lider kadrosunu kapsamayan affın, genel kabul görmeyeceği biliniyor. Turgut Özal’ın ölmeden kısa süre önce hazırladığı kademeli af, seçenek olarak görülebilir. Dağ kadrosunun silahlarından arındırılarak Türkiye’ye getirilmesi ve sınırlı sayıdaki yönetici kadrosunun üçüncü ülkelere gönderilmesi, gelişmelere bağlı olarak zaman içinde onlara da af kapısının aralanması sözkonusu olabilir.

Bunun için sivil-asker uzlaşması çok önemlidir.

Ergenekon süreci ve yargılamayla ilgili yeni düzenleme, Kürt açılımına dair eski tarihli mutabakatın önüne çıkarılabilir. Böyle bir risk vardır.

Yani, açılımlar arasında hiyerarşik ilişki kurulur ve öncelikler sıralamaya bağlı olarak gerçekleştirilmek istenirse, başka bir ifadeyle, Ergenekon veya faili meçhul cinayetler, Kürt açılımıyla takas edilmek istenirse, kimse için sürpriz olmasın.

Umarım, Türkiye, topyekün arınmayı sağlar, hiyerarşiye yenik düşmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi