Hasan Aksay

Hasan Aksay

İbret alan yok mu zannediliyor?

İbret alan yok mu zannediliyor?

İbret, iyiliği-kötülüğü somut olarak görmek, iyiliğe yönelmek; kötülükten, zulümden nefretle uzaklaşmak, zulmü ve çirkinlikleri ortadan kaldırma gayretine girmektir.
Okullar açıldı. Üniversiteler eğitime başladı. Öğrenciyi okula sokmama zulmü yine sahnede. İnsanlık vicdanı, İsrail zulmünü yaşar gibi görüp yaşıyor.
İslam’ın güzelliği, Müslüman ülkelerin sömürgelikten kurtulup, dünyanın BM’den sonra en büyük devletler topluluğunu meydana getirerek dünya sahnesine çıkması, İslam düşmanlarını kin ve öfkede şaşırttı. Müslümanların okuma ve kendilerini geliştirme haklarından iş edinme hukukuna kadar bütün insan haklarını gasp etmeye, peşin suçlu olarak fişlemeye kalkışarak, akıl, vicdan ve insanlıkla savaşa girdiler. Roma’nın Hıristiyanlara zulmü, aynı akılsızlık ve zalimlikle 21. Asırda Müslümanlara karşı yenilenmek isteniyor. Anlamıyor, görmüyor ve bilmiyorlar ki, akıl, vicdan ve insanlıkla savaş, Roma’yı Hıristiyanlara teslim etti. Hitler’i yok etti. Zulmün menzili kısa, sonu uçurumdur.
Batı ülkeleri, Bush öncülüğünde, İslam ülkelerine bomba yağdırdı, yağdırıyor. Guantanamo’yu işkence ve korku sembolü yaptı. Zulmün, insanlık vicdanında ıstırap ve ibretle takip edildiğini görüp anlamamak insanlık fıtratına uzaklık ve insanlıktan mahrumiyettir. Felaket doğuran ve doğuracak olan büyük felaket budur.
İslam’ı merak eden, şartlanmışlıktan, kin ve hasetten uzaklaşabiliyor, üç günlük çıkar kaygılarını aşabiliyorsa, İslam’da kendi fıtratını bulmaktadır. Ekmel-i mahluk ve eşref-i mahluk olmanın yüceliği ve ölümsüzlüğünü, ölümle biten bu üç günlük hayattan, “üstün değeri” sunan ve insanı, bu değerler üzerine oturtan İslam’dır. Müslüman böylece, hiçbir değere satılmayan bir ahlak ve seviye kazanır. Bütün bu realitelere rağmen:
Halkının % 98’i Müslüman denen ve hatta ölülerinin % 99’u Müslüman mezarlığına gömülen Türkiye’de çocukların, her şeyi öğrenmeleri serbest, yalnız İslam’ı öğrenmeleri kanunla yasak. Büyüklerin, dini sorumluluklarını yerine getirerek okumaları, iş sahibi olmaları, kendi devlet kurumlarında görev almaları fiilen, kanunsuz yasaktır. Böyle bir rezalet, kafir de olsa eğer bir gizli örgüt mensubu olarak akıl ve vicdanını evrensel teşkilatına teslim etmemişse akla ve vicdana sığmaz. Akıl ve vicdanla sürdürülen bu kavgada, hiç şüphe yok ki zafer, zulmün değil insanlığın olacaktır. Firavun’lar, Neron’lar, Hitler, Bush... Hiçbir zalim insanlığı yok edememiştir. Akıl ve vicdansız insanlık olmaz. Akıl ve vicdanını çıkar uğruna kiralayanlar da insan değildir.
Geçen asırlarda zulüm, iletişimsizlikle ya karanlıkta kalıyor veya güçle, maskeyle gizlenebiliyordu. Şimdi iletişim asrı. Bütün gizlenme çabaları kendilerini rezil ediyor. Akıl, mantık ve vicdanın, insan haklarını tanımayan bu zulümlere tepki göstermemesi, aklın ve vicdanın inkarı bir imkansızlıktır. Adam küçücük ve üç günlük bir imkan, yetki, makam sahibi olunca 15 asırdır bir harfi değiştirilememiş olan Kur’an-ı azim-ü-şanı, kuş beyniyle tahrife kalkışıyor, tamim ediyor. Bu nasıl olur? Herhalde ancak, aklını ve vicdanını bir yerlere kiraya vermekle oluyor.
Hiçbir akıl, söz ve izah, aklın ve vicdanın değerini bu tür vicdansızlık ve zulümler derecesinde anlatamaz da onun için gerekiyor. Demek ki fert ve toplum olarak, kısa bir süre daha bu seviyede bir anlatıma ihtiyacımız var. Ama tarih, özgürlük, akıl ve vicdanın değerini anlamak için, zulmün ve vicdansızlığın anlatmasına ihtiyaç duyma süresini, milletlerin kısaltmak için azami gayret göstermeleri gerektiğini ihtar ediyor. “Aksi takdirde zillete düşer” diyor. İnsanlar köleleşir, geri kalır. Başka milletler ileri gider.
Devlet, hiyerarşik bir yapıyı zaruri kılar. Herkesin yerinin ve yetkisinin belli olmasında mutlak zaruret vardır. Anarşiye ve çok başlılığa devlette değil, bir şirkette dahi yer yoktur. Bir memur amirinin, amirinin amiri milli irade temsilinde zirvenin meşru yaşantısına, “İslami” diye tavır koyabilir, adeta fiili talimatta bulunabilir mi? Avrupa’da, Amerika’da, İspanya’da, Çin’de, Ma Çin’de, dünyada böyle bir devlet var mı? Yok. Olur mu? Olmaz. Öyleyse?
Milletçe, aklımız, vicdanımız, vatan ve millet sevgimizle düşünmeye, görmeye, bilmeye ve tedbire mecburuz!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi