YÖK Başkanı'ndan çarpıcı açıklamalar

YÖK Başkanı'ndan çarpıcı açıklamalar

YöK’ün rektörleri uyardığı pazartesi akşam saatlerinde YöK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya özcan’ın konuğuyduk. Başkanla ilk kez bir araya geldik. Bende bıraktığı izlenim son derece pozitifti.

Bir defa çok zarif birisi. Devletin soğuk yüzünü yansıtan kasıntı yönetici profilinden çok uzak. Tipik bir ODTü’lü hoca. Jargonu bile aynı. ODTü’lüler daha iyi bilir, konuşmaya ‘Hocam’ diye başlıyor. Bize de ‘Şamil Hocam’ deyince biraz havaya girdik ama kendimizi toparlamamız fazla uzun sürmedi.

Hukuk normları açısından bakıldığında, Anayasa değişikliğiyle türban sorunun üniversitelerde çözüldüğüne inanıyor. Bunun için Yüksek öğretim Kanunu’nda ilave bir değişikliğe ihtiyaç olmadığı kanaatinde. Nitekim, başkanın bu konudaki niyet beyanı, bir yazıyla da rektörlere bildirildi.

Ancak, bazı rektörlerin bu uyarıya ‘direnç’ göstermesi karşısında çok şaşkın. Kafasını iki yana doğru sallayıp ellerini açarak, ‘Tepkileri anlayamıyorum. Her şey ortada. Anayasa değişikliğiyle yasak kalkmıştır. Ayrıca yasaklar savunulamaz ki. Rektörler yasakçı olamaz. Bir rektörün yasakları savunmasını anlayamıyorum’ dedi.

‘Dayakla çözmeyeceğiz’

Sonuçta ortada bir görüş ayrılığı var. Sorun nasıl giderilecek? YöK, yasağa devam eden rektörler hakkında yaptırım uygulayacak mı? Mesela, savcılığa suç duyurusunda bulunmayı düşünüyorlar mı?

özcan kendinden emin şekilde konuşmaya başladı: ‘Herkes mutlaka hukuka uyacak ama hiç kimse de bizden rektörlere dayak atmamızı istemesin. Problemi ortak çözeceğiz. Yasağı savunan rektörlerle konuşacağız. Niye sorunu kaşıyacağız? Niye kavga edeceğiz? Bu problemi siyasi çalkantıların dışına çıkarıp siyaset üstü görerek çözeceğiz. çünkü biz bu üniversiteleri rektörlerle yöneteceğiz, çıtayı daha yukarı çıkaracağız.’

Peki, bu nasıl mümkün olacak? Kimi rektörlerin sert çıkışları ortada. Yükseköğretimdeki türban tartışmasını ‘problem’ olarak görmeyen, aksine rejim tehdidi olarak değerlendiren rektörler nasıl ikna edilecek?

YöK Başkanı, şu tarihi tespiti yaptı: ‘Bir gün hepsi özgürlüklerden yana olacak. çünkü bilim adamı yasakları savunamaz, savunamayız. Rektörlerden de beklenen özgürlükleri savunmak değil midir? Allah aşkına 2-3 başörtülü öğrenci laikliği nasıl tehdit eder? Cumhuriyetimiz bu kadar mı zayıf? Cumhuriyeti yasaklarla değil özgürlüklerle güçlendirebiliriz.’

Derhal üniversite reformu

özcan, yükseköğretimde yasakların kaldırılması konusunda umutluydu. Ama türban tartışmasının bu kadar uzamasının üniversiteleri olumsuz etkilediğinin de farkında: ‘Bu tartışmalar bir an önce bitsin, kavga sona ersin ki, üniversitelerin temel problemlerine el atalım. üniversitelerdeki çıtayı daha yükseklere çekelim.’

Hedefi büyüktü. Sordum: ‘YöK başkanı olarak atandığınızda kafanızda bir reform paketi var mıydı?’ ‘Elbette var’ deyip ekledi: ‘Ama bu suni tartışmalar yüzünden bu reformlara tam olarak kendimizi veremiyoruz. Ama kararlıyız, tüm güçlüklere rağmen bu reformları da gerçekleştirmek istiyoruz.’

Nasıl olacak bu iş?

Şimdilik iki temel projesi var: 1. üniversite giriş sisteminin kökten değiştirilmesi, 2. Asistan, uzman, okutman gibi öğretim görevlilerinin merkezi sınavla alınması.

özcan, binlerce üniversite adayının merakla beklediği yeni sınav projesini şöyle anlattı: ‘üniversitelere giriş sistemiyle ilgili değişiklik düşüncemiz henüz olgunlaşmadı ama çeşitli öneriler var. İngiltere modeli sözkonusu olabilir. Bizde de bu sistem kısmen 1980 öncesinde uygulanmıştı. Yine merkezi sınav olur, aday puan kartını alır girmek istediği üniversiteye başvuruda bulunur, yerleştirme o üniversite bünyesinde olur. Ayrıca, puan sistemi branşlara göre yeniden belirlenecek, her aday eğitim gördüğü alandaki puan türüne göre üniversiteye kayıt yaptıracak.’

Yani, ‘merkezi sınav, yerel yerleştirme’ şeklinde özetlemek mümkün. Puanı öSYM belirleyecek ama yerleştirmeyi başvurular doğrultusunda üniversiteler yapacak.

Kadrolaşmada ise aksi yönteme başvurulacak. özcan: ‘Profesör, Doçent, Doktor dışındaki öğretim görevlileri tıpkı TUS örneğinde olduğu gibi öSYM’nin yapacağı merkezi sınavla üniversitelere yerleştirilecek.’

Amaç, üniversitelerdeki keyfi ve kayırıcı kadrolaşmanın önüne geçmek. Bir nevi üniversitelerdeki nepotizmi sona erdirmek. özcan’ın şu sözleri çok önemli: ‘üniversitelerdeki kayırıcılığı sona erdireceğiz. Şeffaf ve hesap verilebilir olmak istiyoruz.’

‘öç almayacağız’

Bu arada üniversitelerin durdurulan kadro talepleri var. Bu karar, yeni planlamaya hazırlık amacıyla mı alındı?

YöK Başkanı, ‘kadroları durdurma’ kararının gerekçesini şöyle izah etti: ‘Danıştay birkaç ay önce atama yönetmeliğini durdurdu, iptal etti. Danıştay’ın bu kararı ortadayken bizim atamalara izin vermemiz yasal olarak mümkün değil. Bu problemin giderilmesi için yeni atama kriterleri belirliyoruz. Ondan sonra kadrolar açılacak.’

özcan’a kimi rektörlerin bu kararı ‘öç alma’ şeklinde yorumladığını hatırlattık. Şöyle dedi: ‘Sebebini izah ettim. Hiç kimseden, hele rektörlerden asla öç almayı düşünmedik, düşünmeyiz de. Ayrıca böyle bir kararla rektörlerden öç almış olmazsınız ki, üniversitelerde ders veren hocaları ve öğrencileri cezalandırmış olursunuz. Bu insanların ne günahı var? Biz rektörleri, hocaları ve öğrencileri mağdur edecek bir yaklaşım içinde olmayız.’

Sohbetin sonuna doğru başkan, ‘Bekleyin başka önemli projelerimiz de var’ dedi. Tek kaygısı, türban üzerinden yürütülen suni tartışmalardı. ‘Bıraksınlar, üniversitelerin temel problemlerini çözelim’ iddiasında.

Umut ederim, hayallerini gerçekleştirir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi