DP ve ANAP, nereden nereye ve çözüm

DP ve ANAP, nereden nereye ve çözüm


Ağır doğuş şartları, üstün millet desteği, hizmetleri ve ömürlerinin kısalığı bakımından benzeşen DP ve ANAP, genel hatlarıyla iktidarları döneminde, millete saygı, hizmet ve refahı artırma yolunda önemli silkinişler ve atılımlar başardılar.
Bayar ve Menderes ikilisi olarak sembolleşen ve zıtlaşan DP’nin çift başlı yapısı, koyu bir diktatörlük zemininde doğdu. Bu yapı, Bayar faktörüyle birleşince, milli iradeye geçiş perakendeciliğe kaydı. Bütün olan siyasette yalnız refah öne geçti. Güç ve zaman kaybedildi. Bakımsız bağ, dağ oluyor. Siyasette gereken yapılmazsa, son pişmanlık fayda vermiyor. Siyasetin maddi ve manevi gereklerinde geç kalış darbe dizileri doğurdu. Post modern keyfilikler, hukuksuzluk ve ahmaklığa varan yozlaşmalar meydana geldi.
Acı neticeleriyle söz konusu yaptığımız bu iki siyasi hareket, hakka, hukuka, sağlıklı düşünceye yol açma, ufku aydınlatacak manevi ve fikri aksiyon ve kurumlar oluşturup güçlendirmek için yeterli imkan, zaman, güç ve kadro doğuramasalar da, milleti aşağılayan, “halka rağmen halk için” gibi saçmalıklarla zulüm, saltanat ve çıkar yoluna sapanların umut bağladığı düşünce zincirlerini, çağın imkan ve gerekleriyle de bütünleşerek millet zemininde tamamen kırıp dağıttılar. Führerlik, çıkar ve zulüm heveslilerine, kendi aralarında dayanışmaktan başka, millet gönlünde yer ve güç bırakmadılar. Bu hizmetler, millet iradesi hedefinde önemli bir merhaledir. Onun içindir ki, iyiliği gören, kadir kıymet bilen milletimiz, bu her iki partinin hizmet erleri ve simgelerini gönülden sevmiş ve bu sevgisini her hadisede göstermiştir. Büyük milletlerin ahlak ve erdemlerinden doğan tarih şuuru, vefa duygusunu tabii ve zaruri kılar.
Nereden nereye? Her iki parti de, son cumhurbaşkanı seçimlerinde, millet iradesini engelleme, TBMM’yi etkisiz bırakma, hukuku ve siyasi sistemi tahrip yolunda “367” tarihi utancına katılma bahtsızlığını yaşadı. Şimdi de, Cindoruk’a miras kaldılar. Cindoruk beyanları gösteriyor ki, bu partileri, Ergenekon davasında Deniz Baykal yanında yer almak için kullanacak.
Cem Uzan, “Banka içi boşaltma” davasına karşı bir parti satın alarak, medya ve servet gücüne, kamu oyu destek görüntüsünü de tehdit ve savunmaya katmak istemişti. Cindoruk, tek planla iki parti birden aldı veya aldırıldı. Savunma desteği olarak parti kullanmak basit bir Cem Uzan taklidi mi, organize güç gösterisi mi, her ikisi birden midir? İzmir’de de bir Ergenekon Partisi kurulmuş. Onun kurucusu da Cindoruk gibi avukatmış. Netice? İbret sahneleri gösteriyor ki, halkı yanıltma çırpınışları, bazen halkın huzurunu bozmakta ama sahibine her zaman utanç, bazen de ciddi zarar vermektedir.
Milletin emek, gayret ve bedeller ödeyerek zirveye taşıdığı, hizmet üreten bu iki partinin, ikisinin kaderi de aynı acı çizgide nasıl buluştu? Bu soruyu, millet olarak kendi kendimize sormak, detaylı cevaplardaki ibretlerden ders almak zorundayız.
Çözüm dört temel üzerine oturtulabilir:
1) Milletimiz, emek verip ümit bağladığı parti de olsa, yolundan sapınca terk ediyor. Yani, önünde bağnazlık ve put engeli yok. Eksiği, eserini bozulmaktan koruyacak manevi harcını, ilgisini ve etkin kontrolünü kullanamamaktır.
2) Sistem her şey değildir. Ustasız kalan proje hayaldir. Ama kireç taşı üzerine bina kuran usta da usta değildir. Süleymaniye’yi yıkmak için ihmal yeterlidir. Yapmak için önce Süleyman, sonra Sinan gerekir.
3) Siyasi nizam, hiyerarşi ile tek sorumluya ulaşmalıdır. Devlet kurumları bu düzende uyumla yer almalıdır. Zirve dahil bütün siyasi adaylar, (%5’i aşmayan parti kontenjanı hariç) millet tarafından seçilmelidir. Bir sandıkta parti üyeleri; diğer sandıkta kanunen parti üyesi olamayan memurlar, adaylar için oy kullanmalıdır. Böylece milli irade milletten kaynaklanacaktır. Millet, kurtarıcı aramaktan kurtulacak, neye layıksa onu bulacağını bilen bir siyasi bilince ve etkin denetim imkanına kavuşacaktır.
4) Özellikle Türkiye gibi büyük ve sahip olduğu yüce ahlaki değerlerle büyük olmaya mecbur devletler, senatolarını kurarak, siyasetin müstakil bir meslek olduğu, “ben her işi yaparım” tarzı olamayacağı, özel hazırlık ve değerler gerektirdiği fiilen gösterilmelidir. Siyaset güçlendirilmeli, tüm insanlığın refah ve saadetini sağlayacak özlenen ve beklenen yeni bir medeniyeti taşıyacak yapı hedeflenmelidir.
İbret, güçlü bir nasihat ve acı bir ikazdır. Yararlanmamak felakettir. Ziya Paşa: “Nush (nasihat) ile, uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir”.





Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi