Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Zilhicce’nin ilk on günü/gecesi, Terviye, Arefe ve Kurban

Zilhicce’nin ilk on günü/gecesi, Terviye, Arefe ve Kurban

“Andolsun şafağa, on geceye, çifte ve teke, akıp gittiği vakit geceye! Bunlarda akıl sahibi için yemin yok mu?”
Fecr sûresinde (89/1-5) üzerine yemin edilen “on gece”, güçlü rivayetlere göre, Zilhicce’nin ilk on gecesidir. Rabbimizin üzerine yemin ettiği “leyâli-i aşere: on gece”nin yedisi geçti, geriye üçü kaldı; on günden geriye de üç mübarek gün yani Terviye, Arefe ve Bayram’ın birinci günü kaldı.
Tirmizî, İbn Mâce ve Dârimî’nin ‘Savm’ bölümlerindeki rivayetlerde; “Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan amellerin diğer günlerden daha faziletli, yüce ve Allah’a daha sevgili olduğu” müjdesini veren Rasûlüllah (s.) bu günlerde tutulan oruçların bir yıl oruç tutmaya, bir geceyi ihya etmenin Kadir gecesini ihya etmeye bedel olduğunu beyan buyurur. Benzer rivayetlerde Terviye, bilhassa Arefe günü oruç tutmanın faziletinden söz edilir. (Arefe, bayramdan önceki; Terviye ise Arefe’den bir önceki gündür. Arefe, bilmek, tanımak; Terviye ise, sulamak, bol su vermek, bir işi yaparken enine boyuna düşünüp taşınmak demektir.) Bugünlerde tesbih (Sübhanallah), tahmid (Elhamdülillah), tehlil (Lâ ilâhe illallah) ve tekbirin (Allahu ekber) çoğaltılması da tavsiye edilmiştir. Yine İmam Malik’in Muvatta-Hac bölümündeki bir hadiste de, Arefe günü dua etmenin ve “Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke leh: Allah birdir, Ondan başka ilah yoktur, O’nun ortağı da yoktur.” sözünü tekrarlamanın en faziletli amel olduğu; Müslim-Hac bölümünde de o gün Allah’ın af ve bağışının çoğaldığı vurgulanır. Ümmeti temsilen mübarek diyarlarda bulunan milyonlarca hacımızın telbiyelerini yani “Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülk. Lâ şerîke lek: Buyur ey Allah’ım, buyur! Buyur, şerîkin yok Sen’in, buyur! Kuşkusuz hamd ve nimet de, mülk de Sen’indir. Sen’in ortağın yoktur.” sözlerini yükselttikleri bir demde onlara eşlik ederek Yüce Rabbimizin emrine amâde olduğumuzu, yalnız O’na minnet edip, bir tek O’nu büyük bilip, O’ndan başka ilâh tanımadığımızı tekrarlamanın tam vaktidir. Terviye ve Arefe günü doruk noktasına çıkan tesbih, tahmid, tehlil ve tekbir Kurban Bayramı ile taçlanır. Arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar da “Allahu ekber, Allahu ekber; Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber; Allahu ekber ve lillahi’l-hamd” diyerek “Teşrik Tekbiri” getirilir.
Kurban kesmeyi, Rabbimiz Kur’ân’da tavsiye buyurmuştur. Yaklaşmak, yakınlık sağlamak, yanaşmak, takdim etmek manalarındaki “kurb”dan gelen Kurban; Allah’a yaklaşmak için sunulan herhangi bir şeye denir; “zebîha” yani Allah için kesilen hayvan da bu kapsama girer. Kur’ân’da kurban farklı adlarla geçer:
Hedy: Hediye etmek, göndermek, yol göstermek, izinden gitmek anlamlarına gelen hedy, fıkıh terimi olarak, hac ve umre sırasında Harem’de kesilen kurbanlık hayvanları ve Kabe’ye hediye olmak üzere Harem bölgesinde kesilen kurbanı ifade eder. Bakara, 2/196; Mâide, 5/2,95,97; Fetih, 48/25.
Nüsük: Kendini ibadete vermek, kurban kesmek anlamındadır: Enam 6/162; Hac 22/34-67...
Udhiyye: Allah’a yakınlaşmak için, usulüne uygun olarak kuşluk vakti (veya belli vakitte) kurban edilen, belirli şartları taşıyan hayvan demektir. Bu kelime Kur’ân’da geçmez, ancak hadis külliyatında geçer.
Nahr: Sözlükte ‘hayvanı boğazından kesmek, boğazına vurmak, göğüs göğüse karşı olmak, karşılamak’ gibi anlamlara gelir. Bir dinî kavram olarak, bir hayvanın göğsü üstünden bıçak vurup boğaz damarlarını kesmek suretiyle kesilmesini ifade eder. Kur’ân’da Kevser sûresinde (“Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.”) geçmekte olup, manasında âlimler ihtilaf etmişlerdir. Hanefiler bunun kurban kesmek anlamına geldiğini söylerken, bazıları, namazda kıbleye yönelmek, elleri göğüs üzerinde bağlamak, rükûdan sonra tamamen doğrulmak, namaz kılarken göğsünü gererek dik durmak gibi anlamlara geldiğini söylerler.
Zebh de kesmek, boğazlamak demektir. Kurbanlık olarak kesilen hayvana “zebiha” denir. Kur’ân’da sadece kurbanlıkların değil her türlü hayvanın kesimi için kullanılmıştır: 2/49,67,71; 5/3; 14/6; 28/4...
Hüseyin Aykan, “Kurban ve Biz” kitabında (Çıra y; 2009-İst), udhiye sunulanın vaktini, zebh ve nahr kesimi, nüsük yerini, hedy arınmayı, kurban ise yaklaşmayı ifade eder der. Maide/27’de Hz. Adem’in oğullarının Allah’a yakınlaşmak için sundukları “gurbân”dan söz edilir.
Rabbimiz: “Biz her ümmet için bir kurban kesme ibadeti koyduk...” (Hac/34) buyurur ve amacı belirler:
“Onların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır, fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır.” (Hacc 22/37)
Peygamberimiz, kurban kesmeden: “Ben yüzümü gökleri ve yeri yaratana doğru çevirdim, Ben Allah’a şirk koşanlardan değilim.” (Enam 6/79) ve “Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah’ındır.” (Enam 6/162) “O’nun ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum ve ben Müslüman olanların ilkiyim.” (Enam 6/163) âyetlerini okumuş; sonra “Ya Rabbi, bu kurban sendendir ve senin içindir.” deyip “Bismillahi Allahu ekber” ile kurbanını kesmiştir (Tâc, 207).
Bize; O’na kulluğu, teslimiyeti, hayatın ve ölümün anlamını öğreten Kurban bayramınızı tebrik ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi