Cüneyt Arvasi

Cüneyt Arvasi

2010, hoş geldin IMF...

2010, hoş geldin IMF...

Ekonomi, siyasetten bağımsız değil... Orada da faiz imparatorluğunu temsil eden bir statüko var...
Hükümetin iç ve dış politikada yaptığı açılımların karşısındaki dirence benzer şekilde, ekonomide de bel altı vuruşlar yaşanıyor...
Medya ise bu durumu gündeme getirmiyor...
Baktığınızda küresel piyasalardan naklen yayınladığı finansal verilerle Türkiye’yi bilgi kirliliğinde boğan ve mali piyasaları, gerçek ekonomi diye yutturan bir medya ordusu olduğunu görebilirsiniz...
Statükonun denetimindeki bu ordu, IMF ve faiz cephesinin propaganda gücünü oluşturuyor...
Bunların perdelediği tezgâhta yıllık 150 milyar lira büyüklüğünde bir faiz ekonomisi dönüyor...
Karşısında da IMF politikalarını reddeden ve daha çok faizsiz enstrümanlar ile güçlendirilmiş, üretime dayalı ekonomiyi savunan bir azınlık var...
Tesir imkânları elbette ki çok orantısız...
Durumun vahameti de zaten milli bütçede kendiliğinden ortaya çıkıyor...
2009 yılında kriz nedeniyle vergi gelirleri düştü... Hasar gören üretim sektörlerinden dolayı ekonomi yüzde 6’lık daralma ile yılı tamamladı...
Buna rağmen 2010 yılı milli bütçesine, 193 milyar TL gibi iyimser vergi tahmini konuldu...
Gerçekleştiğini düşünsek bile bunun 56 milyar lirası faiz ödemelerine gidecek, 71 milyar lirası da devlet memurlarına harcanacak...
Sosyal güvenlik kuruluşlarına yaklaşık 50 milyar, belediyelere de 20 milyar lira kadar kaynak aktarılacak...
Yani vergiden geleceği hesaplanan paralar da işin başından suyunu çekecek... Devletin iş görebilmesi için en az 50 milyar lira daha borçlanması gerekecek...
Durumu anlatan bir hikâye var...
Adam pervasızca ortalıkta dolaşıp “her şey ve hatta padişahı bile satın alırım” diye konuşunca yaka paça kadı efendinin huzuruna çıkarmışlar...
Azarlama faslı bitip de savunması istenildiğinde iddiasını tekrarlamış...
Hiddetlenen kadı, zindanı adres gösterince son hamle de gelmiş...
-Padişahın sarayını bile altından yaptırırım!
Kadı gülümsemiş ve “o kadar paran var mı ki?” diye sormuş.
Adam da “Aha! Fiyat belli oldu, şimdi iş parayı bulmaya kaldı” demiş.
2010 yılı bütçesinde fiyat belli oldu olmasına da, iş 50 milyar lirayı bulmaya geldi...
5,5 milyar doları eurobond tahvilinden, 3,5 milyar doları da Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası’ndan olmak üzere 9 milyar dolar dışarıdan gelecek...
Özelleştirme gelirleri de 5,2 milyar lira civarında bekleniyor...
Dubai patlayınca, körfezden her gün hayali sermaye getiren Sülün Osman’lar devreden çıktı... Moda değişti, Japonya Yatırım Bankası (JBIC) ile görüşmeler başladı...
Hazine de son günlerde yaptığı açıklamalarda döviz cinsi borçların oranını düşürmeyi ve döviz riskini azaltmayı hedeflediğini belirtti...
Aslında böyle bir risk yok... Yaptıkları şey, gerçekte olmayan riskleri öne sürüp, faize dayanma politikasına yumuşatıcı koymaya benziyor...
Neticede 2010 yılında üretmek yerine, faizi bol tutup çıkartılacak yeni senetlerle daha fazla borçlanacağız...
Merkez Bankası ve hazine, ekonomideki faiz imparatorluğunun muhafızları olunca memleketin kapıları IMF’ye yeniden açılıyor...
Zaten ağır siyasi baskı altında bulunan Hükümetin daha fazla mukavemet etmesi de beklenmiyor...
Bu durumun Türkçesi yeni zamlar ve vergiler demektir...



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cüneyt Arvasi Arşivi