Cüneyt Arvasi

Cüneyt Arvasi

Ufukta mali fırtınalar var...

Ufukta mali fırtınalar var...

Serbest piyasa düzenine geçinceye kadar kriz lafını bilmezdik...
Gelişmiş borsalarımız ve derin mali piyasalarımız yoktu...
Yüz milyarlarla ifade edilen borçlarımız da yoktu...
İslâm dini, başta faiz olmak üzere, batıdan getirilip ekonomiye tasma gibi bağlanan mali piyasa araçlarının neredeyse tamamını haram kılmıştır...
Bunlar girdikleri ülkenin ekonomisine mali hastalıklar bulaştırıyorlar...
Son yirmi yılda yaşadığımız ve sayısını bile unuttuğumuz krizler, altının yalnızca bir yatırım aracı olmadığını gösterdi...
Ayrıca bir para standardı olduğunu da kanıtladı...
Altına dönüş talebi var...
Bu talep, markette alışverişi Reşat ile yapmak anlamına gelmiyor elbette...
Başta dolar olmak üzere rezerv para birimlerinin karşılıksız basılımı, tüm dünyayı büyük batı ekonomilerinin sömürgesi haline getirdi...
Mali balonlar şişirip seriler halinde finansal kriz üretti...
Bunu önleyebilecek yegane tedbir, altın standardıdır...
Son yıllarda euro ve dolar birbirine bağlı olarak kıymetlenirken, altın fiyatları her ikisine göre, aynı zamanda arttı...
Bu önemli bir gösterge...
ABD ve Avrupa Birliği, elmanın iki yarısı gibi benzer para politikalarına ve ekonomilerinde aynı yapısal sorunlara sahipler...
Eğer dolar bir girdap oluşturursa, ilk yutacağı şey Euro’dan başka bir şey olmaz...
Karşılıksız basılan paradan kaynaklanan küresel mali hastalıklar, bir ekonomide yüksek işsizlik oranları, gerileyen üretim, bütçe açıkları ve artan devlet borçlarına rağmen aşırı kârlanan bankacılık sektörüyle ortaya çıkıyor...
Kendi evinde bu tür riskleri önlemek için Amerikan merkezi finans sisteminde ilginç mekanizmalar vardır...
Mesela dünyadan muazzam paralar çekebilen Dow Jones endeksi ile altın fiyatları arasında zıt ilişki söz konusudur...
Bunlar mali sisteminin emniyet supabını oluşturuyordu...
Bu yapı, krizde ilk kez çatladı...
Sırtlan sürüleri gibi dolaşan spekülatörler kâr hırsıyla üşüştüler...
ABD ise bu saldırıyı bertaraf etmeye çalışıyor...
Bankacılık sektörü ile alakalı yeni tedbirler, G-20 ülkelerinde uygulanacak ve Türkiye de mecburen işin tarafı olacak...
Sözgelimi bir banka, ülkedeki toplam mevduatın yüzde 10’undan fazlasını toplayamayacak...
Türkiye’de faaliyet gösteren dört büyük banka, mevduatın yüzde 58’ini topluyor ve ekonomi açısından en riskli noktayı oluşturuyor...
Bu bankalara kazara bir şey olursa ekonomi anında iflas eder...
Mali piyasalara aşırı bağımlı hale gelmiş diğer ülkelerde de durum aynı...
Bankacılıkla ilgili sert tedbirler gelirken, ABD krizde tavan yapan trilyonluk bütçe açıklarını ve borçlarını daha düşük maliyetlerle kontrol edebilmek için doları zayıflatmak zorundadır...
Euro’nun durumu ise AB açısından finansal sorunların ötesinde, bir siyasi krize dönüştü...
Gidişata göre, ekonomileri emtia gelirlerine dayanan ülkelerin para birimleri karşısında doların yeniden değer kaybedeceğini düşünebiliriz...
Hükümetler ve bankalar arasındaki ilişkiler de gerileyecektir...
Merkez bankalarındaki lobiler şiddetle dirense de altına dönüş devam ediyor...
Bu yeniden “paralaşma” sürecidir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cüneyt Arvasi Arşivi