Değerli dostlar, durup beraberce biraz düşünelim. Memleketimizin umumi hal-i pürmelâline bakalım. Bakalım ve eğer mümkün ise üzülmeyelim. Ama bu gidişata bakıp ta üzülmemek, şaşırmamak, kahrolmamak mümkünmü acaba. Karşınızda her gün eriyen, daha zayıf ve bitap düşürülen, küçük olsun ama benim olsun denilerek içine kapalı hale getirilmek istenen bir ülke var. Ufuklarına karanlıkları reva görenlerin bulunduğu bir Türkiye var ve bu her vatan perver insanı kahredecek bir görüntüdür.
Mevcut AK Parti hükümeti her ne kadar Ülkeyi; Ekonomide, Hukukta, demokraside ve özgürlükler konusunda bir yerlere taşımak istiyor olsa da, ayağına çelme takmaya çalışanlar azımsanmayacak kadar fazla. Milletten aldığı güçlü destekle iktidar görevini üslenen ve yakın zamanda da kapatma gibi büyük bir deprem yaşayan partinin, yapması elzem olan bazı hukuksal düzenlemeleri henüz yapmadığını da unutmamak gerekir. Bugünden tezi yok kolların sıvanmazı lazım. Oysa, Anayasada köklü bir değişime direnenlerin sesi çok daha fazla çıkıyor. Özgürlükler konusunda atılan adımlar ya yargıdan dönüyor, ya da yeterli destek bulamıyor. En son yaşadığımız hadise de Erzurum ve Erzincan’da devam eden olaylardır. Hangi taraftan bakarsanız bakın izahı çak zor görünüyor.
Erzincan’da uzun zamandan beri bir şeylerin olduğunu herkes biliyor ve dile getiriyordu. Bugüne kadar şahit olduklarımızdan hareket edecek olursak; Erzurum özel yetkili savcıları cesur ve kararlı bir şekilde bir soruşturma yürütüyorlar ev bu çerçevede Erzincan başsavcısını mahkemeye vererek tutuklanmasına vesile olmuşlar, üstüne üstlük birde üçünü ordu komutanını da şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırmışlardı. Önce mazeret bildiren paşaya yeni tarihler vererek gelmediği takdirde zorla ifadesinin alınacağı söyleniyordu. Yani hukukun gereği olan ve herkese uygulanan yöntemi Paşaya da uygulamak istemişlerdi. Galiba asıl sorun burada düğümleniyor.

Nitekim başsavcının tutuklanması sanki bunun bulunmuş iyi bir bahanesi gibi duruyor. İlginç bir isme de sahip olan “Saldıray Paşa” ne düşünür bilinmez ama dünden beri ben kiminle konuştuysan onlar öyle düşünüyorlar. Bu yapılanın Paşayı ifadeye gitmekten kurtaracağını söylüyorlar. Yeni atanan savcılarla Şemdinli’de yaşananın tekrar edileceğini bekliyorlar. Paşalar kendilerine karşı muamelenin bu olmaması gerektiğini arzu ediyorlar. İyi de kanun önünde herkes eşit değilmidir.
Anlaşılan eski anlayış tarih oluyor ve memlekette taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor. Bunda hepimiz için büyük faydalar vardır. Zamanla bu daha iyi kavranacak ve de daha iyi anlaşılacaktır. Tabiî ki yapılacak yeni açıklamalar ve medyaya yansıyacak yeni bilgiler meselenin netleşmesini sağlayacak ve bir süre sonra iş daha da vuzuha kavuşacaktır. Bize düşen, her şeye rağmen hukuka olan inancımızı yitirmeden sabırla işin sonunu beklemektir.

Bu arada CHP’de; İnançlara bir türlü saygılı olamayan, milletin acı hatıralarla andığı 1940 la 50 arasına hayranlık duyan, bir türlü Dünya standartlarında gelişme kaydedemeyen, içine kapalı olmayı hüner sayan, AB ye karşı olduğunu açıkça söyleyemeyen, Cunta heveslerini gizleyemeyen, anti demokratik yapısını dönüştüremeyen, çarktan çıkmış imasını silemeyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Yılların geniş entrika tecrübesine sahip bir anlayışı irdelemek ve bundan da kısa sürede sonuç almak zordur.

Nitekim son günlerde çok hırçın bir genel başkan ve çok hırçın bir CHP var. Hukukun üstünlüğü ilkesini dillerinden düşürmedikleri halde yine hukuka ters bakışlarını fırlatmaktan çekinmiyorlar. Bu son hadisede de savcı ve hâkimlere veryansını tercih ettiler. Yargıçları; AK Partinin memuru gibi gösterme densizliğinden vaz geçmediler. Bize uyan doğru, aksi ise yanlıştır anlayışındalar. İşimize gelen hukuka uygundur’u ima ediyorlar. Önüne geleni kırıp dökmekte de bir beis görmüyorlar.
Kendisine ana muhalefet görevi verdiği için Türk Milletine de son derece kızgınlar. Eğer iktidar olsam şimdi neler yapardım heves ve hesabında sağa sola tehditler savuran, yargıya açıkça müdahale sayılacak beyanatları bir biri ardına sıralayan bir anlayış karşımızda arz-ı endam ediyor. Ikınıyor, sıkınıyor, ama bildikleri yoldan da vazgeçmeyeceklerini gösteriyorlar.
Önümüzdeki sene önemli bir genel seçim daha var. Millet yine şaşmaz güçlü irade ve ferasetiyle büyük hakemlik görevini yapacaktır. Kuşkusuz en doğru kararı da verecektir. Bu kararı verirken siyasi partileri önceden yapıp ettikleri ile değerlendirecek ve amel defterlerini dikkatlice inceleyecektir. Elini vicdanına koyarak seçim günü mührünü kullanacaktır.
Şimdiden hepimize hayırlı olsun...