Hasan Aksay

Hasan Aksay

Cumhur başkanımız sayın Gül’den diplomasi

Cumhur başkanımız sayın Gül’den diplomasi

Sayın Gül, dünya ile barışık. İkinci defa Afrika’dan geliyor. Bu ziyaretler olmalıydı, gerekliydi, başladı.
“Batı’ya dönük kalmalıydık. At gözlüğümüzü çıkarmamalıydık. İsrail ve Batı bize yeterdi” saplantısının elitleri için alışılmadık bir diplomasi. Onun için dünyaya dönük, sorunsuzluğu hedefleyen bir politika, bazı kimselerde ilk anda bir sarsıntı doğurdu. “Dikkat! Eksen kayıyor” telaşı oldu. Kimse aldırmayınca, kendi kendine söndü.
28 Şubat darbesi, “etrafımız düşmanla çevrili” paranoyasını da aşarak, “iç düşman” diye milletle savaşa kalkışmıştı. Müslüman’ın yüzüğüne kadar fişliyor, vali ve kaymakamı şoförlerine fişletiyordu. Tehlikeli bir ruh hastalığıyla milletin başı dertte idi. Etrafa bakacak hali yoktu. Öyle ki ancak, tanklarının tamirini, yenisinden daha pahalıya, İsrail’in batık IMI şirketine ihale başarısının methiye nutuk ve tehdidi duyuluyordu.
Bu şartlarda Cumhurbaşkanı Sezer, dünyayı dolaşıp da ne yapacaktı? “İç düşman fişlemekte, milleti kamusal alana, kız çocuklarını okullarına sokmamakta büyük tecrübe ve başarı sağladık. Bu tecrübe ve başarılarımızı sizlerle paylaşmaya geldik” mi diyecekti? Bütün faaliyetleri için köşk geniş bile geliyordu. Oğluna düğün mü? Köşkte. Ekonomik kriz, Türk parasının pul olması mı gerek, köşk yetiyordu. Başbakana anayasa fırlatıyor, ekonomi dibe vuruyor, Türk parası pula dönüyor, bankaların içi boşalıyor, bu arada zengin olan da oluyordu. Mesele bu kadar kolaydı. Köşkten çıkmaya hiç gerek yoktu. Kamusal alan ve iç düşman programı, milletin elini, kolunu, dilini bağlıyordu. Mesele kalmamıştı. Köşkten çıkmaya ne gerek vardı. Ülke de düşmanlarla çevriliydi(!) Stratejik ortak bir İsrail vardı. O da ihale için bize geliyordu.
İnsana ve insanlığa değer veren, paylaşacağı değerleri, sunacağı hizmetleri bulunduğunu bin yıldır ispatlayan milletimizi, yalnızlığa sürükleyen politikadan daha büyük bir kayıp düşünülemez. Türkiye’yi iç düşman, dış düşman fitnesine düşürüp, dünyaya açılmasına imkan bırakmamak, Türkiye’ye ve insanlığa büyük hıyanettir. Milletimiz, değerlerini, enerjisini bütün insanlıkla paylaşıp yardımlaşarak, ahlakı, iyiliği, barışı ve refahı inşa etmekle sorumludur. Sayın Cumhurbaşkanımız Gül’ün bu ziyaretleri, milletimiz ve insanlık için beklenen ve özlenen diplomasidir. “Su aktığı yere yine akıyor”.
Dünyaya bakan siyasi bir vizyon, elbette her ülke için söz konusu değildir. Ama ölümsüz insani değerler, büyük tarih ve imkanlarla bu vizyona sahip ülkemizin, bir süre de olsa bahtsızlıkla insanlığa dönük fonksiyonlarını ihmale uğratması insanlığın kaybıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı ve bu yolda gayret gösteren devlet adamlarımızdan, tüccar, iş adamı, işçi, milletimizin her ferdine,
Zekat ve kurbanlarıyla, dünya fakirleriyle yüreğini bütünleştiren, bunları muhtaçlara ulaştırmak için çöllere düşen imanlı, fedakar genç, doktor, bütün insanlarımıza,
Bu imkanları organize eden yardım derneklerimize.
Ulaşım hamlesi yapan THY’ye, benzer niyetlerle görünür görünmez hizmetlerde bulunan bütün kuruluş ve bireylerimize gönülden teşekkürler.
Bütün insanlıkla gururdan uzak, sevgiyle, saygıyla, yardımlaşmak, adaletle bölüşüp kalkınmak; iman, ahlak, edep, irfan ve fedakarlık sofrasında buluşup bütünleşmek ve bu yolda gayret sarf etmek, ne büyük bir nasip, ne muhteşem bir aksiyondur. Allah’tan nasibimizi artırması, niyetlerimizi yalnız kendi rızasına döndürmesi niyazıyla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi