LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Darbesavarlar darbeseverlere karşı uyanık olmalı!

Darbesavarlar darbeseverlere karşı uyanık olmalı!

- Lütfü Bey; İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman, “Türk Ordusu AKP Hükümeti’ni devirmelidir” diyerek açıkça darbe çağrısı yaptı. Bu haftaki sohbetimize bu konudaki yorumunuzu alarak başlayalım mı?
- Unutmayalım ki Türkiye’de ABD istediğinde darbe oldu, istemediğinde olmadı. ABD desteklediğinde darbe başarıya ulaştı, desteklemediğinde ulaşmadı. Nitekim Türkiye’de birçok kere darbeye teşebbüs edenler olmuştur. Ancak ABD’nin iznini, desteğini almayan darbe teşebbüslerinin sonu hep hüsran olmuştur. Tarihimizde bunun örnekleri çoktur. Mesela Harp Okulu Komutanı Talat Aydemir’in başını çektiği darbe teşebbüsleri bunlardan biridir. Ve bu darbe teşebbüsleri dramatik bir şekilde sona erdirilmiştir. Türkiye’de darbeleri ABD yönetiminin “Bizim oğlanlar” dediği generaller, subaylar gerçekleştirmiştir. Zaten 27 Mayıs’tan 12 Eylül’e kadar başarıya ulaşan her darbenin sözcüleri daha ilk açıklamalarının ilk cümlesinde “ABD’ye, NATO’ya bağlıyız” diyerek ABD’ye ve onun yönettiği NATO’ya bağlılıklarını ilan etmiştir. Hatta 12 Eylül darbesinin gerçekleşmesi üzerine ABD yönetimi, “Bizim oğlanlar darbe yaptı” diyerek darbecilerle olan ilişkilerini açıkça ifade etmiştir. Peki tüm bu tarihi gerçekleri dikkate aldığımızda İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman’ın, “Türk Ordusu AKP Hükümeti’ni devirmelidir” çağrısı ne anlama gelir? Bu sorunun cevabı ABD ile İsrail arasındaki ilişkide gizlidir. Öyleyse ABD ile İsrail arasındaki ilişkinin ne olduğunu hatırlamak gerekir. Gerçek şudur ki, İsrail ABD’nin ikiz kardeşidir. Bu durumda İsrail Dışişleri Bakanı’nın “Türk Ordusu AKP Hükümeti’ni devirmelidir” şeklindeki çağrısını ciddiye almak gerekir. Malumunuz ikiz kardeşlerden biri rahatsız ise diğeri de bundan etkilenir. Başka bir deyişle, İsrail Türkiye’deki Hükümet’ten rahatsız ise, ABD de bundan etkilenir. Ancak ABD’nin rahatsızlığı, Türkiye’de askeri darbe yaptırtacak had safhaya ne zaman varır, işte bu bilinmemektedir. Ama Türkiye’deki darbesever çevrelerin, ABD’nin bu rahatsızlığının had safhaya ulaşmasını umutla bekledikleri bilinmelidir. Önümüzdeki günler darbesavarların darbeseverlere karşı uyanık olması gereken günlerdir!
SERİ KATİLİ KINAMAK ONU CAYDIRMAZ, AZDIRIR!
- İsrail’in Gazze’ye insani yardım götüren gemimizde yaptığı katliam için Birleşmiş Milletler’den kınama kararı çıkartılması büyük başarı sayılıyor. Çünkü çoğu zaman İsrail’in katliamlarına karşı kınama kararı bile çıkmıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Diplomatik dille değil de gerçek hayatın diliyle konuşursak, kınama küçük kabahatlerin karşılığıdır. Ancak küçük kabahat işleyen biri “Bu yaptığın ayıptır, seni kınıyorum” diye uyarılır. Oysa İsrail’in bugüne kadar yaptıkları vahşettir, katliamdır. Diyelim ki insan öldürmeyi zevk edinmiş, meslek edinmiş bir seri katile, “Bu yaptığın ayıptır, seni kınıyorum” deseniz bu komik olmaz mı? Sonuçta o seri katil, “İşlediğim cinayetlere karşı bunlar beni sadece kınarlar” şeklinde bir kanaate varmaz mı? Bu da onu caydırmak bir yana, daha da azdırmaz mı? İdamlık, müebbetlik suçlar işleyen birine küçük kabahat işlemiş biri muamelesi yapılır mı? Caydırıcı olmak istiyorsanız bu seri katili hak ettiği şekilde cezalandırmanız gerekir. İşte İsrail de bir seri katildir. Hatta seri katillerin işledikleri cinayetler, İsrail’in işlediği cinayetlerin yanında masum bile kalabilir! Çünkü seri katiller insanları birer birer katleder. İsrail ise insanları onar onar, yüzer yüzer, biner biner katleder. İsrail’in ikiz kardeşi ABD ise insanları yüz biner yüz biner, milyonar milyonar katleder. İnsanlığı böylesine katleden seri katillere “Bu yaptığın ayıptır, seni kınıyorum” demek ise komik olur. Gerçek hayatın diliyle konuşacaksak, bu konuda söylememiz gerekenler budur. Gerçek hayatın dilinde seri katili kınamanın bir değeri yoktur. Diplomatik dilde ise bunun bir değeri olabilir. Ancak yaptırım gücü olmayan bir kınamanın da ne kadar değeri olabilir ki? Yaptığı katliamlara karşılık İsrail’e hak ettiği yaptırımlar uygulanmadıkça, sadece onu kınamanın ne kadar değeri olabilir ki? İsrail’i sadece kınamak, onu insanlığa karşı seri cinayetler işlemekten vazgeçirebilir mi?
DİLENEN DEĞİL DİRENEN İNSAN NE GÜZEL İNSANDIR!
- Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Gazze’ye yardım götüren gemimize İsrail’in saldırması üzerine, bu yardımı götüren İnsani Yardım Vakfı’nı “Bu yardım yola çıkarılmadan önce İsrail’den izin alınmalıydı; bu yapılan otoriteye başkaldırıdır” diyerek eleştirmesinin yankıları sürüyor. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
- Fethullah Gülen Hoca’nın bu açıklamasından önce de ABD Başkan Yardımcısı buna benzer sözler söylemişti. O da “Bu yardım yola çıkarılmadan önce İsrail’den izin alınmalıydı” diyerek ABD yönetiminin bu konudaki düşüncesini dile getirmişti. İşte asıl bu düşünce eleştiriyi hak ediyor. Bu düşünce sivil hareketin, sivil inisiyatifin ruhuna ters düşüyor. Böyle düşünenlere sivil hareket, sivil inisiyatif ne demektir, bunu hatırlatmak gerekiyor. Unutulmasın ki, Gazze’ye yardım götüren gemileri organize eden İnsani Yardım Vakfı bir sivil kuruluş, bir sivil harekettir. Sivil hareketler de devletlerden bağımsız, otoriteye bağımlı olmayan hareketlerdir. Zaten otoriteye bağımlı olsalar sivil inisiyatif, sivil hareket olmazlar. Sivil hareketler adım atmadan önce otoriteden izin almazlar. Otorite “Yürü” deyince yürümezler; “Dur” deyince durmazlar. Eğer böyle olmasalar birer devlet kuruluşu olurlar. Oysa İnsani Yardım Vakfı bir devlet kuruluşu değildir. Bir yere yardım götürmek için bırakın İsrail devletinden izin almak, kendi devletinden de izin almak zorunda değildir. Öyleyse, “Bu yardım yola çıkarılmadan önce İsrail devletinden izin alınmalıydı; bu yapılan otoriteye başkaldırıdır” demek de ne demektir? Üstelik İsrail’in bu yardım gemisinin Gazze’ye gitmesine izin vermeyeceğini açıklamasına rağmen bunları söylemek, bu yardım faaliyetine girişilmemeliydi demektir. Bu baştan aşağı tutarsız bir söylemdir. Kaldı ki eğer otorite zulmediyorsa elbette ona boyun eğilmeyecek, aksine baş kaldırılacaktır. Filistinlilere zulmeden İsrail’e de, dünyanın çeşitli halklarına zulmeden ABD’ye de boyun eğilmeyecek, baş kaldırılacaktır. Dünyanın neresinde olursa olsun zulme başkaldıran insanlar ne güzel insanlardır. Zalime karşı dilenen değil direnen insanlar ne güzel insanlardır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi