Turgay Yener

Turgay Yener

Geri dön be Başkan!

Geri dön be Başkan!

Önceki gün başörtüsü hezimetini;

Dün de Gediktepe rezaletini görünce “Milli Şef” döneminde imamsız kalan köyün hikayesi geldi aklıma.

Hikaye şöyle:

 Köyde imam olmayınca haliyle Cuma namazı kıldıracak biri lâzım olmuş...

Köylüler çaresiz...

Çünkü, hiçbiri Cuma namazı kıldıracak durumda değil!..

En sonunda, içlerinden "en iyi" olduğunu düşündükleri birine teklif götürürler...

Adamcağız, "yapamam" dese de, "biz yardımcı oluruz" diyerek ikna etmişler...

Alınan karara göre;

İmam hutbe için minbere çıkmadan önce, cübbesine bir "ip" bağlanacak, ipin diğer ucu aşağıda, halının altında olacak, oraya da "yardımcı imam" oturacak ve hutbede bir yanlışlık olursa, ipi çekecek!..

İmam da, bu ikaz üzerine yanlışını düzeltecek.

Böyle karar alıp, dağılmışlar.

Ancak, o heyecan içinde, "köyün pu…"nun kendilerini dinlediğini ve vardıkları anlaşmayı duyduğunu fark edememişler!..

Ve Cuma vakti gelmiş, sünnetler kılınmış, imam çıkmış minbere!

Tabiî ip, cübbeye bağlı olarak!

"İpin ucu" kararlaştırıldığı gibi, halının altında.

İmam efendi, başlamış hutbeye...

Lakin; daha "Ey cemaat-i müslîmin" der demez, "ip" çekilmiş!

Zavallı adamcağız, bu defa "muhterem cemaat" demiş, yine çekilmiş ipin ucu…

Uzun lâfın kısası;

Ne dese, ip çekiliyor!

Bunun üzerine, aşağıya bakmış! Bir de ne görsün; ipin ucu, "köyün pu…."nun elinde!..

Ha bire çekiyor…

Dayanamamış!

"Ey cemaat, görüyorum ki, ipin ucu pu…. eline geçmiştir!.. Ne söylesem boş!"

Demiş ve inmiş minberden aşağı.

Bu hikayedeki gibi Cumhuriyet'le yaşıt parti de başsız kalınca…

Olanları biliyorsunuz…

O’nu geçirdiler partinin başına…

O da binmiş kartel dolmuşuna; “Gediktepe’ye git” diyorlar; haydi Gediktepe’ye!

“Başörtüsü’nü biz çözeceğiz” dersen “İyi olur. Oy toplarsın” diyorlar.

Hemen balıklamaya dalıyor; “Biz çözeceğiz” diye…

Nejla Arat’tan zılgıtı yiyince 24 saat geçmeden “Başörtülüler üniversiteye girecek demedim. Çözeceğiz dedim” falan-fişmekan kıvırtması…

Kimi, “Gandi gibisin” diyor.

Kimisi de “Ecevit gibi”…

Kusura bakmayın eeyy Sosyal Demokratlar bundan ne köy olur ne de kasaba…

Böyle mi olur lider dediğin?

Siyaset tarihine kendi isimleriyle geçmiş olan rahmetli Özal için, Menderes için, Türkeş için, Erbakan için, Erdoğan için; şunun gibi, bunun gibi mi deniliyor?

O’na, buna mı benzetiliyorlar?

Tarihte bunun örnekleri çok fazla…

Kartel dolmuşuna binen tez iner.

Oysa ki müstafi genel başkan öyle miydi?

Ne biçim idare ediyordu partiyi.

Zor zamanlarda bile…

Hitabet, belagat o biçim…

Nasıl başa çıkıyordu politbüroyla!

Şimdi gözler onu arıyor?

Yakında “geri dön be Başkan” nidaları sel gibi yükselirse hiç şaşırmayın!

Benden söylemesi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Turgay Yener Arşivi