Nihat Bengisu

Nihat Bengisu

Açılıma, kardeşliğe evet darbeciliğe hayır!

Açılıma, kardeşliğe evet darbeciliğe hayır!

BDP’li Nuri Yaman gibilerini milletvekili yapan Muşlu kardeşlere teessüf ettim. Bakın ki siz mü’min kardeşlerimin vekil tayin ettiği adam:
-“Kürt’lerin başına bugüne kadar ne geldiyse İslâm kardeşliğiden geldi. İslâm kardeşliği formülüne katılmıyorum” diyor. Şimdi siz bu mubarek (!) kardeşinizi, mahallenizde salyangozlu Ergenekon turşusu satsın, darbecilere, bugünkü HSYK’cılara, YARSAV’cılara, AYM ve de jürikrasilere, arka çıksın, özgürlüklere çamur atsın, böyle böyle kerametli naneler yesin ve yedirsin diye mi vekil yaptınız?
Eh, şimdi buyurun sofrasına, bir bardak da soğuk suyundan için üstüne. Böyle ithal veya ne idüğü belirsiz turşular hiçbir sadra şifa, hiçbir derde derman olmadı, olamaz.
İslâm kardeşliğinden ve adaletinden ne zarar görmüşüz veya görmüşsünüz ki? Bizleri bin yıldır bir arada tutup, hısım akraba eden daha iyi bir katalizör; İslâm kardeşliğinden başka ne olabilir?. Tarih, coğrafya, örf, kültür birliği de cabası..
Bin yıldır biribirine kol kucak açmış; Arab’ı, Kürd’ü, Türk’ü, Sorani’si, Türkmen’i ile birlikte tarih yapmış, fetihler ve çığırlar açmış, çağ değiştirmiş bu milletin İslâm kardeşliğinden daha güçlü tutkalı ne olabilir? Cenazelerinizin önlerinde:
-“Kana kan, intikam” pankartları açarak cümle alemi kışkırtmak mı?
Şeyh Said’leri, İskilipli Atıf’ları ipe çekip naşına şapka giydiren; Şanlı tarihimize, ümmet bilincimize, kimliklerimize, dinimize, mezheblerimize kanlı sünger çekmiş İttihat Terakki kalıntılarına yamaklık yapmak mı? Kürt, Türk, Arab, din, iman, hak hukuk tanımayıp haklı haksız; gözüne kestirdiğini kuyulara atan Temizöz’lerin; öğrencileri deniz altı müzesini gezerken uçurmayı, hatta gerekirse kendi generallerini ve başbakanlarını dahi ipe çekmeyi planlayan kafesçi ve balyozcuları arkalayarak mı? Cemaatleri, siyasi partileri, STK’ları lağv edip memlekette değneksiz gezmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürerek mi?
Hak hukuk aramak iddiası ile; 25 senede 40 bin vatan evladının katline çanak tutan, siyasi mücadele yerine silahlı, katliamlı mecra ve maceralar açan, 25 yılda 40 bin vatan evladının katline, siz ve biz mü’min kardeşlerimizin başına gaileler açan veya açtıran veya çanak tutan Öcalan’lara borazanlık yaparak mı?
Ey Muşlu, Hakkarili kardeşim; kanınıza, terinize, emeğinize ekmek doğrayanları görün artık. Partinizin, Nuri Yaman’ların, Emine Ayna’ların değil mele ve alimlerinizin, bilge ve ariflerinizin sesine kulak verin. Bu hükümetin, STK’ların sesine; ezcümle sağduyuya kulak verin. Yaratı’cının mesajına kulak verin:
“Müminler ancak kardeştir”; başka bir şey değil. Nuri Yaman’lar mü’min değilse, kardeşliğimizi kabul etmiyorsa, bu ancak bir fitne, risk üstüne risk demektir.
Barış, bütünlük varken böylesi bölücü ifadeler, sloganlar neyin nesi?. İstanbul’u, Van’ı, Muşu, Erzurum’u neresinden, hangi nirengisinden bölelim? Ne biçim kelam bunlar?. Kim diyor bunları?. Senin benim dilim varıyor mu böyle bir kelama?.
Gelin, sözün, kelamında doğrusunda buluşalım. İslâm kardeşliğinde, en azından “Milli Birlik ve Kardeşlik” de buluşalım. Kem söz edenlerden uzak duralım.
Söz ve hakimiyet milletindir diyenlerden yana olalım. Çünkü milliyetimizin ruhu İslâm’dır; aklı, inancı ve kitabı Kur’an’dır. Bunun tersine ruhumuz özümüz Türk’tür, Kürt’tür, Arap’tır diyenler ulusalcıdır, ırkçıdır, dayatmacıdır, vesayetçidir, faşisttir.
Gelin vesayet rejimlerine hayır! diyelim.
Yargıyı politikadan, mezhepçilerden, Ergenokoncu’lardan, üniformalı cuntacılardan temizlemek isteyenlere evet; tam tersine gidenlere hayır çekelim.
Bütün dünyanın takdir ettiği, imrendiği dinamiklerimiz, %11.7’yi aşan bir büyüme hızımız, hızlanan ihracatımız, azalmaya başlayan işsizliğimiz, dört bir yöremize uzanan duble yollarımız, hızlı trenlerimiz, Asya ve Avrupa havayollarına fark atmış uçak filolarımızla övünmek varken; güzel ülkemizi bir baştan diğer başına otobüs fiyatına uçup giderken, karnı dar, gözü kör bir güruhun tekerimize taş koymasına seyirci kalmak size bize yakışır mı?.
Eskiden köyümüzden Muş’a, Eleşkirt’e, Yozgat’a hastamızı bir muayene ve bir reçete için bir haftada götürüp getirebilirken şimdi bir günde, hem de tedavimizin de çoğu bitirilmiş olarak gidip akşama evimize dönüvermek; çok daha ucuza ilaç alabiliyor olmak.. Her tarafa hastaneler dikilirken, Bahçesaray’dan Van’a artık tipiye takılmadan, hem de 12 ay boyu, sabah gidip akşam dönebilmek.. Yeniden düşünelim.
Açılım ve herkese daha fazla demokrasi uğruna kendini riske atan; vesayetçilerin onca kahrına, muhalefetin akıl, izan, mizan ve terazi tartmaz edepsiz ve adapsız saldırılarına daha sabreden başbakan ve hükümete küfretmeyelim. Yiğidi öldürelim ama hakkını teslim edelim.
Doğuda ve batıda ferdî ve millî onur ve şerefimizi, saygınlığımızı bu denli yükselten, son senelerde yakın ve uzak ülkelerde başımız dik, göğsümüz kabarık seyahat ettiren, TİKA imkânları ile sınır ötesi kardeşlerimizi dahi koruyup gözeten, İsrail’den tek hesap sorabilen bir hükümete evet.. Onca izansız muhalefete rağmen size bize, millete sundukları Anayasa’ya evet.
Siyaset-i adile diyenlere evet; siyaset- zalime diyenlere hayır.
Daha kapsamlı, daha adil, daha özgürlükçü yasalar, daha fazla hak ve adalet dileği ile..
Tam kardeşlik, hususen de İslâm kardeşliği için dualarla, selamlarla..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nihat Bengisu Arşivi