Erbakan'a biat etmek ya da etmemek!

Erbakan'a biat etmek ya da etmemek!

Saadet Partisi yeni bir kongreye gidiyor. İnşallah bu kongrede birlik ve beraberlik sağlanır ve Milli Görüşçüler, tüm enerjilerini adil bir dünya düzeninin kurulmasına harcarlar. 11 Temmuz'da gerçekleştirilen kongredeki liste krizi tüm Milli Görüşçüleri üzdü. Ancak bu kriz, kimin ne olduğunu ve ne yapmak istediğini ortaya koymak açısından ayna görevi gördü.

Krizden “Milli Görüşçüler birbirine düştü” havası yayan bazı kesimler, hiçbir zaman oy vermedikleri Saadet Partisi'ne ve nefret ettikleri Milli Görüşçülere “Erbakan'dan nasıl kurtulursunuz?” taktikleri verdi.

Kendileri “İslamcı camianın önde gelen yazarları” diye tanınan bazı yazarlardan kimisi, Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'a “AK Parti'ye katıl”, kimisi de 'Erbakan'a biat etme' aklı verdi. Mevcut otoriteye sorgusuz sualsiz biat eden bu hanımefendiler ve beyefendiler, Kurtulmuş için 'Erbakan vesayeti altında' diye ağıt yaktılar.

Hiçbir sorumluluk taşımayan ve oturdukları yerden akıl veren bu 'Neo-İslamcılar', Fazilet Partisi kapatılırken de bugün AK Parti saflarında siyaset yapan eski Milli Görüşçüleri Erbakan'a karşı kışkırtmıştı. Bugün ise Kurtulmuş'u kışkırtmaya çalışıyorlar. Sanki Kurtulmuş Erbakan'dan koparsa, ki bu Milli Görüş'ten kopmak anlamına geliyor, Saadet Partisi'ne oy verecekler. Kaldı ki, eğer Kurtulmuş ve Saadet Partisi AK Partileşecekse, insanlar neden Saadet Partisi'ne oy versin ki aslı dururken. Kurtulmuş'a akıl vermeye çalışanlar, madem o kadar Saadet Partisi sevdası o zaman neden partinin saflarına katılıp çalışmıyorlar?

Onların derdi, hiçbir zaman hazetmedikleri Erbakan olduğu için bunu yapamıyorlar. Ömrünü adil bir dünya düzeni için adamış Erbakan'a 'saltanat peşinde' diyerek ucuz ve bayağı eleştirelerde bulunan 'Neo-İslamcılar'a şunu söylemek gerekir? Eğer Erbakan saltanat peşinde olsaydı, neden zoru seçti de Milli Görüş davası güttü? Oysa bu ülkede saltanat kurmak için ne yapılması gerektiği ve nerelere gitmek gerektiği gayet açık. Kaldı ki, Erbakan sultan olsaydı, sözde 'demokrasi' diye güçlülerin menfaatlerini koruyan ve halkları sömüren mevcut sistemden çok daha adil ve merhametli bir sultan olurdu. Hayatımızı yönlendiren o kadar çok acımasız, zalim, ahlaksız sultanlar var ki, onları hiç sorgulamıyoruz.

Milli Görüşçülere “Erbakan'a biat etmek utanılacak birşey” mesajı verenler, o kadar çok şeye itaat ediyorlar ki...Kimisi medya patronuna, kimisi iş adamına, kimisi cemaat liderine, kimisi iktidara, kimisi öğretmenine, kimisi babasına, annesine, karısına, kocasına, abisine, mafya patronuna, para babasına, şarkıcıya, terör örgütü liderine, şeyhine...Milli Görüşçüler, kötü niyetli bu propagandalara kanacak kadar ferasetini yitirmiş değil. Genel Başkan Kurtulmuş başta olmak üzere tüm Milli Görüşçüler Erbakan'a biat etmeyi utanılacak değil, onur duyulacak bir durum olarak görürler. Eğer öyle görmezlerse kendilerini inkar etmiş olurlar. Çünkü gerçekten de Erbakan'a biat onur duyulacak bir durumdur. Ömrünü, Türkiye ve dünyanın refahına adamış ve bu uğurda çileler çekmiş bir insana biat etmek, hayatımızı yönlendirmeye çalışan patrona, mafya babasına, gazete yazarına biat etmekten daha iyi değil midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi