Şefik Dursun

Şefik Dursun

Ergenekon’la mücadele devam etmelidir

Ergenekon’la mücadele devam etmelidir

Sıcak bir Ağustos ayında, Ramazan’ın huzurunu yaşamaya çalışıyoruz ve bereketi için dua ediyoruz. Dilerim toplumun her kesimi bu mübarek ayın nimetlerinden faydalanırlar... Bu süreç içerisinde gerçekleşen olaylar gelecek için ümitlenmemize yardımcı oluyor. Olayların bazılarını endişe ile izliyoruz. Ancak sevindirici olanlar da var... Mesela milletimizin geleceğini karartmak isteyen zihniyetin önüne hukukun üstünlüğünü diken yargıçların olması gibi... Öte yandan yapılan çalışmaları boşa çıkarmaya çalışanlar da var... Hatta son gücüyle saldırıları devam ediyor... Milletimizin geleceğine sahip çıkan “sağlıklı kararlar aldığını gördüğümüz” yargı mensuplarını etkisiz hale getirmek istiyorlar; bir hukuk mücadelesi devam ediyor... Bir gün bir mahkemenin tutuklama kararı verdiği kişi veya kişiler daha sonra başka bir mahkeme tarafından serbest bırakılıyor, tutuklama kararı kaldırılıyor.
En son Balyoz Darbe Planı ile haklarında tutuklama kararı verilen emekli ve muvazzaf subaylar için bazı manipülasyonlarla tutuklama kararı kaldırıldı... Kimi subaylar kapağı Orduevleri’ne attı, kimileri de hastaneye... Hastaneye yatanlardan haberimiz olmamıştı... Ancak tutuklama kararının kalkmasının hemen ardından basın açıklaması yapınca bunu öğrenmiş olduk... Demek ki bu subayların bir kısmı Orduevleri’ni güvenli görmüyor... Onlar için en güvenilir yer hastaneler!.. Balyoz Darbe Planı davasında önceki tutuklamalarda hemen teslim olan ve kendisinin suçsuz olduğunu kamuya bu şekilde göstermeye çalışanlar, bu son tutuklama sırasında aynı yiğitliği gösteremediler!.. Tutuklama kararı çıkınca tansiyonları çıkıyor ve hastaneye yatıyorlar; tutuklama kararının kalkması ile de tansiyonları düşüyor, hastaneden taburcu oluyorlar... Milletin önünde derin bir mücadele yaşanıyor: Milleti vesayetleri altında görenler ile bu vesayeti millete yapılmış zulüm olarak görenler arasında devam ediyor... Ergenekon terör örgütü ile başlayan davaların ardından birçok darbe planı ortaya çıkarıldı... İfade ettiklerim bu olayların içinde yaşanıyor.
Türkiye’nin En Önemli Meselesi Ergenekon Terör Örgütüdür
Ümraniye’deki bir gecekonduda bulunan el bombalarından hareket ederek bir Ergenekon Davası ve buna bağlı olarak yeni ilişkileri ortaya çıkaran özel yetkili savcı Zekeriya Öz’ü, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da HSYK’nın yaz atamasında etkisiz hale getirme planlarını basından okuyoruz... İşleri bu savcıyı o görevden uzaklaştırmak... Tıpkı Van eski savcısı Ferhat Sarıkaya’nın işine son verdikleri gibi... Sadece HSYK değil; arada bir gündeme gelen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da gerektiğinde devreye giriyor ve darbe planlarını yapanların tutuklanma kararının ertelenmesi için girişimde bulunuyor, başarılı da oluyor... Demokratik bir ülkede yasaların kişilere göre farklı uygulanması söz konusu olmamalı, ancak ülkemizde bunları yaşıyoruz...
Doğrusu sayın Öz kim ne derse desin işini çok iyi yapan yetenekli bir savcı... Kendisine hukuk camiasından bunca baskı gelmesine rağmen görevini sürdürüyor... Ben görevini iyi yapan insanları seviyorum... Hele bu insanlar bedel ödemeyi göze alarak bunu yapıyorsa çok mutlu oluyorum; onlar benim baş tacım olurlar... Savcı Zekeriya Öz’ü Ergenekon davası ile tanıdık... Tutuklama kararını veren savcı Öz değil, mahkeme... Demek ki mahkeme ortaya konan belgeler karşısında başka türlü karar veremiyor... Temiz ve mutlu bir toplum için Savcı Öz gibilerin varlığı çok önemli... Bu tavra millet olarak sahip çıkmalıyız...
Hareketlere Yön Veren Korkular
Bazı insanlar öyle hassas yerde bulunuyorlar ki, orada görevlerini yaptıklarında birçok mağduriyet önlenecek... Bazı hususlardan çekiniyor, aksini yapıyor... Bu noktada insanların hareketlerine yön veren korkuların etkili olduğunu düşünüyorum... Bu görevliler yaşayışları ve hayat görüşleri itibariyle dürüst yaşamaya çalışan insanlar... Ancak Ergenekoncuların karşılarında duramıyorlar; bir Zekeriya Öz daha bunların arasından çıkar mı bilinmez!.. Korkarlar bu arkadaşlarımız makamlarımızdan ediliriz diye, etliye sütlüye karışmazlar... Oysa onlar o makamlara kendi yetenekleri ile geldiler. Ve onlar aynı zamanda Allah(cc)’ın almadığını hiç kimsenin alamayacağına da inanırlar!.. Ferhat Sarıkaya’nın görevinden alınmasından sonra savcıların tavırlarını bu açıdan önemli bulurum... Meclis Araştırma Komisyonu, Ondokuzmayıs Üniversitesi eski rektörü ve Ergenekon davasında sanık olarak yargılanan Ferit Bernay hakkında, 10’u aşkın suç duyurusunda bulunmuştu... Böyle olmasına rağmen sanık Ferit Bernay hakkında dava açan bir savcıyı duymadık...
Diğer bir değerli insan Osman Can, farklı duruşuyla Anayasa Mahkemesi raportörlüğü sırasında tanıdığımız hukukçu... Ergenekon zihniyeti yani kendilerini milletin efendisi gibi görenlere karşı hukukun üstünlüğü ilkesi üzerine kurduğu savunmasıyla dik duruş sergiliyor... Ben inanıyorum ki devletimizin kendisine yetki verdiği hukukçuların içinde birçok Zekeriya Öz ve birçok Osman Can var... Onların sorumluluk hissederek milletin yanında durma zamanıdır... Çünkü Ergenekon’la mücadele top yekün olmalıdır... Ergenekon bunu yapıyor.
28 Şubat sonrası üniversitelerde Ergenekoncular başörtüsü yasağını başlattılar... Her zaman söylüyorum bunun hiçbir yasal dayanağı yok diye... Toplumun hiçbir kesimi böyle bir zulmü kabullenemez, mutlaka tavırlarını koyarlar... Bu tavrın ne olacağını olayların gelişimi içerisinde “neyi riske atacağınız” belirler... Tabii ki bu mağdur kız evlatlarımızın yaşadıkları karşısında en az yapılması gereken “bu yasağın bir zulüm olduğunu” söylemektir... Bunu, kaybedecek bir şeyleri olanların kalkıp söylemesi çok daha etkili olacaktır... O yüzden 1998’in 14 Mart’ında “İlmi araştırmaları bırakın, bundan sonraki en önemli işiniz başörtüsüyle uğraşmaktır” diye İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerine görev veren, şimdi Ergenekon sanığı rektöre karşı “yaptıklarının zulüm olduğunu” söyledim... O toplantıda “Bunu yapmayın, siz TBMM’nin serbest bıraktığı bir durumu yasak haline getiremezsiniz, bir özgürlüğü ortadan kaldıramazsınız, bu hukuk bir gün size de gerekir” diye uyardım... O gün bana destek vermek için bir kişi dahi çıkmadı... Desteği bırakın “benim konuşmalarımın rektörün kendilerine karşı tavrını olumsuzlaştırdığını” bile söyleyen meslektaşım oldu... Rektörün benim konuşmalarım nedeniyle kendilerine iyi davranmadığını, bu nedenle bu tür konuşmaları artık bırakmamı isteyen arkadaşım!.. Bazıları “Şefik hoca nasıl konuşuyor! İşten atsalar muayenehane de açamaz” diyormuş... Muayenehane açamam, aç kalırım korkusu ile zulme baş eğilmez... Muayenehanemi kapatırlar diye de sessiz kalamazsınız... Türkiye’nin PKK belasından daha sıkıntılı bir Ergenekon belası var... Bundan kurtulmalıyız... Bu konuda ilk yapılacaklar referandumda Evet kararının çıkması için çalışmaktır...
Referandumla Millet Geleceğine Sahip Çıkacaktır
Anadolu yavaş yavaş 12 Eylül’e hazırlanıyor... Danıştay saldırısında bir Ergenekoncu saldırganın, böyle olmadığı halde, “tekbir” getirerek saldırdığını söyleyen eski bir Danıştay Başkanı Anadolu’yu geziyor, referandumda Hayır denilsin diye... Yarsav’cılar konuşuyor, çalışıyor Anayasa Değişiklik Paketine Hayır çıksın diye... CHP de Hayır oyu kullanılmasını istiyor... Bunlar milletin üzerinde var olan vesayetlerin devamını isteyenler... Bunları hiç önemsemiyorum. Tabanın farklı söyleyeceğini göreceğiz... CHP Evet oyu kullanacağını söyleyen milletvekilini ihraç talebi ile disiplin kuruluna sevk etti, o da istifa etti. MHP de bu şer cephesinde bulunmanın sıkıntılarını yaşıyor. Evet oyu kullanacağını söyleyen birçok ilin Belediye Başkanlarının olduğunu basından öğreniyoruz... Mesele AK Parti meselesi değildir... 12 Eylül mağduru birçok Ülkücü’nün bulunmasına rağmen MHP’nin referandum için takındığı tavır nedeniyle siyaseten kayıplarının olacağını düşünüyorum...
PKK 13 Ağustos’tan itibaren 20 Eylül’e kadar ateşkes ilan etmiş... Tabii ki BDP’nin tavrı da buna göre değişecektir... Boykot kararının işe yaramayacağını, milletin Evet oyu kullanacağını ve bunun “Ergenekon için sonun başı olacağını” gördüler... Ümit ederim ki sorunların silah zoru ile çözülemeyeceğini de anlasınlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi