Taha Akyol

Taha Akyol

Özal öldürüldü mü?

Özal öldürüldü mü?

ÖZAL ailesinin hassasiyetini anlıyorum ve saygı duyuyorum. Ama merhum Özal’ın öldürüldüğüne dair hukuken ve teknik olarak, bırakın delili, “karine” sayılabilecek bir bulgu bile yoktur.
Önceki akşam bir TV kanalında merhum Adnan Kahveci’nin de “birileri” tarafından nasıl öldürüldüğüne dair dehşetengiz masallar dinledim.
Turgut Özal, Cumhuriyet tarihinde çığır açmış büyük bir liderdi; sevenleri elbette ölümü ona yakıştıramadılar. Rahmetli Adnan Kahveci, Türkiye’nin geleceğinde büyük hizmetler yapabilecek, deha derecesinde zekâ ve ileri görüşe sahip bir insandı. Eşiyle birlikte feci bir trafik kazasında can vermeleri de elbette ‘yakışan’ bir ölüm olmamıştı.
Böyle durumlarda bir süre “komplo” aramak normaldir de bunun artık yıllar sonra, hem de Ergenekon imalarıyla yeniden komplo teorilerine konu olmasını anlamıyorum.
Hatta toplumca kapıldığımız genel paranoyanın ‘semptomları’ olarak görüyorum.
Ciddiye almamın tek sebebi budur; paranoyanın toplumsal sorun haline gelmiş olmasıdır.

Acemi komplo!
Merhum Özal’ı öldürmek isteyen “birileri”, hele de “derin devlet” gibi teçhizatlı mekanizmalar suikastın mekânı olarak ANAP’ın 1986 kongresini mi seçerlerdi? Kiralık katil kolayca yakalansın diye!
Kartal Demirağ’ın eline, ikinci atışta tutukluk yapıp üçüncü kurşunu sıkamayan bir tabanca mı verirlerdi?! Profesyonel bir suikast silahı yerine!
Peki Özal zehirlendi mi?.. Merhum Özal’ın kalpten vefat ettiğine dair tıbbi rapor vardır. Bundan ötesi zihni spekülasyondur!
Üstelik Köşk’te, Özal’ı zehirleyecek kadar ona yakın kim olabilirdi?!
Ankara Savcılığı soruşturma açmış. İyi etmiş, laf bu kadar ortaya gelince elbette görmezlikten gelecek değildi. Herkes bildiğini anlatsın da ciddiye alınabilir ne bulgu varmış görelim.
Merhum Adnan Kahveci’nin can verdiği trafik kazası da ortada... Zihinlerimizdeki kurgular bir kenara, suikast dememize yol açacak hiçbir maddi bulgu yoktu. Çok da iyi araştırılmış, soruşturulmuştu zaten.

Şüphecilik hastalığı
Sevilen insanlar hakkında böyle hisler olmasının elbette insani bir tarafı var. Kitapçılara gidin, Atatürk’ün öldürüldüğü masalı üzerine yazılmış kitaplar bile görürsünüz!
Benim eskiden beri komplo teorilerine tepki duymamın iki sebebi var:
- Komplo saplantısı rasyonel düşünme refleksimizi mahvediyor, teknik ve hukuki bilgileri bırakıp “gizli güçler”e takıyoruz kafayı...
- Bu saplantı kültürel bir hastalığımızı daha da azdırıyor. Prof. Yılmaz Esmer’in araştırmaları, dünyada birbirine en az güvenen toplumlar arasında olduğumuzu göstermiştir. Bu yüzden mesela şirketleşme bile yeterince gelişmiyor! Bu yüzden siyasi tarihimiz “hain, ajan, mürteci, satılmış” kavgalarıyla doludur.
Bugün, “PKK’yı da Ergenekon yönetiyor” paranoyasından “her taşın altında irtica var” paranoyasına, debelenip duruyoruz. Sorunların çözümü için program geliştirmek yerine birbirimizi yiyoruz.
Ben de zaten Türkiye’nin hızını kesiyor diye paranoyalara, komplo saplantılarına kızıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi