Sabahattin Zaim'in ardından

Sabahattin Zaim'in ardından

Sizi hangi yönden, hangi kelimelerle anlatmaya çalışırsak çalışalım eksik kalır. Kelimeler yetersiz, sıfatlar hafif kalır hocam. Bizim için hayatımızın en anlamlı yanlarından biri sizi tanımak, size yakın olmaktı. Bizlere edebi, tevazuyu, çalışkanlığı, diğergamlığı, erdemliliği, insanlığı öğrettiniz. Etrafınıza sadece bir ilim adamı olarak değil, aynı zamanda örnek bir insan-ı kamil olarak ışık saçtınız. Hayatın zorlukları, dünyanın yükü ne zaman bizi kuşatsa siz bir “deniz feneri” gibi yol gösterici oldunuz.

Üniversite camiasına yaptığınız katkılar unutulmaz. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde, Sakarya Üniversitesinde, Erzurum’da, Bursa’da velhasıl bir çok okulda kendi tabirinizle “fidanlıkta çiçekler” yetiştirdiniz. Sosyal bilimlerde nerede kim varsa yetişmesinde büyük emekleriniz oldu; ya asistan aldınız, ya doktorasında, ya da doçentliğinde el verdiniz, elinden tuttunuz.. Bugün yetişmiş yüzlerce üniversite hocasının hocası oldunuz.

Sizin tuttuğunuz aynadan ülkesini ve dünyayı görmesini sağladığınız insanlar sadece üniversitelerdeki öğrencileriniz değildi hocam. Ta 1970’li yılarda Milli Türk Talebe Birliği’nin Sosyal Bilimler Enstitüsünde verdiğiniz derslerden, sendikaların seminerlerine, vakıfların, derneklerin toplantılarından, ülkemizin en ücra köşelerindeki konferanslarınıza kadar büyük bir kitle sizin berrak gönül ve söz pınarınızdan nasiplendi.

Aklı karışıkların çok olduğu, yaşadığımız çağda sözün duruluğunun ne demek olduğunu gösterdiniz bizlere. En karmaşık konularda bile, kafanızın netliği sözlerinize ne kadar da çok yansıyordu. Güzel sözün, sadece güzel Türkçe’den ibaret olmadığını, net bir zihin ve engin bir yürek de gerektirdiğini sizden öğrendik.

Sadece ülkemizde değil, dünyanın dört bir yanındaki ilmi ve fikri çalışmalarda da katkılarınız oldu. Malezya Üniversitesinden Ulusalararası Saraybosna Üniversitesine, İslamabad İslam Üniversitesinden Cidde King Abdülaziz Üniversitesine, İslam Kalkınma Bankasına kadar bir çok kuruluşa omuz verdiniz. Aynı Türkiye’de olduğu gibi geçtiğiniz her yerde, her ülkede de sevenlerinizi bıraktınız arkanızdan. Kendinizi sadece üniversiteye kapatmadınız. Halkın içinde, sosyal faaliyetlerin içinde hep öncüydünüz. Nerede bir vakıf, hayır işi, insan yetiştirme faaliyeti varsa orada hep kurucu, yönlendirici oldunuz. Bu vakıfların, insanlara hizmet müesseselerinin geliştiğini gördükçe de, çocuğunun büyümesini adım adım takip eden bir babanın şefkatli sevincini yaşadınız. “Yıllar önce sadece Fethiye’deki İlim Yayma Cemiyeti Yurdunun alt katında iftarlar verilirdi. Başka yer yoktu. Hatta her akşam iftarı sahiplenecek zenginimiz de yoktu. Bazı akşamlar bir kaç zengin bir araya gelerek iftar verebilirdi. Nereden nereye. Şimdi İstanbul’da her akşam bir çok yerde binlerce insanın katıldığı iftarlar veriliyor” anlamındaki hatıranızı nasıl büyük bir huzurla anlattığını hatırlıyoruz.

İyi müslümanlığın çıtasını yükselttiniz...

Siz üzerine cami sıfatı giydirilmiş ender insanlardandınız. Herkesi etrafınızda toplamayı başardınız. Sizin gönlünüzde herkese bir yer olduğu için, herkes de sizin yörenizde bir yer bulabildi; mezhebi, meşrebi, sıfatı, mevki ne olursa olsun. Mevlana’nın “ma berayı vasl amedim, ne berayı fasl amedim” yani “biz bu dünyaya birleştirmek, bütünleştirmek için geldik; dağıtmak, bölmek için değil” sözünü siz yaşayarak anlamlandırdınız.

İnsanlar vardır yakınlaştıkça uzaklaşırsınız. Çok az insan vardır yakınlaştıkça daha da yakınlaşılan. Siz öyle biriydiniz. Sizinle her konuşmamızda, her beraber oluşumuzda daha fazla yakınlaştığımızı, sizi daha fazla sevdiğimizi hissettik hocam.

Her nefis ölümü tadacaktır. Amenna. O’ndan geldik O’na döneceğiz. Aslında ölüm zor ve uzak değil. Hayatla memat arasında sadece bir perde var. O perdeyi aralayıp öte tarafa huzur içinde, görevini yapmış, imtihanını vermiş olarak geçmek bütün mesele. Siz perdeyi açtınız ve inşaAllah “razı olmuş ve razı olunmuş” bir kul olarak öte tarafa geçtiniz. Son nefesinizde yüzünüze oturan o nurlu tebessüm bu itminan halinin bir işaretidir İnşaallah. Şimdi bizlere düşen sizi sonraki nesillere anlatabilmek, aktarabilmektir. Geride sadece kitaplarınızı, yazdıklarınızı, hatıralarınızı, kurumlarınızı, öğrencilerinizi bırakmadınız. “Güzel insan” ne demekmiş, bir uygulamalı ders gibi miras bıraktınız kalanlara. İyi insanlığın, iyi müslümanlığın çıtasını yükselttiniz kalanlar için. Bu dünyada hep kalabalıkların içinde yaşadınız. Ama, “halvet der encümen” ne demektir onu anlattınız yaşantınızla. Uzlette değil, şehrin meydanında, dünyanın göbeğinde bir veli gibi yaşadınız.

Cenaze namazınıza katılan binlerce insan sizi sevdiğini, anladığını yürekten ortaya koydu. Kaç insana böyle bir uğurlama töreni nasip olur? Nasıl bilirdiniz sorusuna kaç kişi için bu kadar canlı, yürekten iyi bilirdik denebilir?

Biz sizi çok iyi bilirdik. Hakkımızı helal etmeye gelince... Esas siz hakkınızı helal edin bizlere, millete...

Makamınız Cennet-i Alî olsun. Peygamberimize komşu olun!
Milletimizin, İslam aleminin başı sağolsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi