CHP’den başörtüsüne özgürlük konusunda yükselen farklı sesleri sadece “CHP’nin başörtüsüne bakış açısı” üzerinden yorumlamak büyük hata olur.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun partiyi daha merkeze çekmek ve toplumun geniş kesimlerine hitap edebilmek için çeşitli adımlarına şahit oluyoruz.
Bunların samimi olup olmadığı ayrı konu. Ancak ortada yeni taktikler geliştiren, AK Parti’yi bazı konularda adeta kopyalayan; yani uğraşıp didinip çıkış yolu arayan bir genel başkan olduğu aşikâr.
Lâkin herkes asıl güç olan Önder Sav’ın, Kılıçdaroğlu ile olan birlikteliğinin “zoraki” olduğunu biliyor.
Önder Sav, klasik CHP geleneğinin bir temsilcisi.
Bu gelenek, Alevilerin başına Dersim’i yıkan geleneğin ta kendisi.
Yani klasik CHP kültürü, hiçbir etnik unsuru ve azınlığı sevmediği gibi Kılıçdaroğlu’nun mensup olduğu mezhepsel topluluğu da sevmez.
Ama Baykal’ı devirmek için bir koçbaşı lazımdı ve Önder Sav, Kılıçdaroğlu’nu bu iş için kullandı.
Türban gibi “kemik lâikçi” oyları CHP’den uzaklaştıracak en hassas konuda Önder Sav, sessizlik içinde Kılıçdaroğlu’nun liberal açılımlar yapmasını izledi.
Kılıçdaroğlu, CHP’nin kemik yapısıyla iyice karşı karşıya geldi.
En temel meselede tam zıt kutuplara düştüler.
Bu Önder Sav için köprüyü geçene kadar “dayı” deme dönemiydi.
Şimdi kartlarını yeniden oynuyor ve kemik, CHP tabanına hitap edecek söylemlerle yeni figüranını devreye sokuyor: Muharrem İnce...
Kılıçdaroğlu’na yakın görünüp, Kılıçdaroğlu tarafından kilit konuma getirilen Muharrem İnce, Önder Sav’la koordineli biçimde türban konusunda klasik CHP söylemiyle bir anda kamuoyunun önüne çıktı.
Hem de Genel Başkanı’nın medyanın tepe yöneticileriyle buluşacağı akşam.
Yani Genel Başkanı’nı kurtların önüne attı.
Şimdi Önder Sav’ın çubuğunu tüttürme dönemine geçtik.
Kılıçdaroğlu, başörtüsü konusunda liberal söylemleri devam ettirdikçe, Muharrem İnce ve diğerleri, CHP delege tabanında güçlenecek.
Geri adım attığı takdirde ise kamuoyu önünde perişan duruma düşecek.
Her iki durum da Önder Sav’ın kafasındaki yeni ekibin önünü açmaya hizmet edecek.
İşte Önder Sav’ı bugüne kadar ayakta tutan denklem budur.
“Her zaman kazanan kumarhane sahibidir” mantığı bu.
CHP’de hiçbir şeyin kendiliğinden ve kişisel görüşlerden ibaret olmadığını unutmamalı.
Her adımın arkasında bir plan ve strateji var.