Önemli bir eser: ‘AKP Olayı’

Önemli bir eser: ‘AKP Olayı’

Bugün sizlere fevkalâde önemsediğim bir bilimsel kitabdan bahsetmek istiyorum. Prof. Ergun Özbudun ve Prof. William Hale tarafından ortaklaşa kaleme alınmış olan “AKP Olayı - Türkiye’de İslamcılık, Demokrasi ve Liberalizm” (Doğan Kitap) adlı araştırmadan.

Prof. Ergun Özbudun Türk Kamuoyu’nun tanıdığı bir isim. Bilkent Üniversitesi anayasa hukûku ve siyâset bilimi hocası. Yeni bir anayasa taslağı üzerindeki çalışmasıyla uzun süre gündemdeki yerini koruyan bir şahıs. Prof. William Hale ise University of London’da özellikle çağdaş Türkiye siyâseti ve târihine dâir çalışmalarıyla temeyyüz etmiş bir bilim adamı.

Bahsedeceğim eser önce “Islamism, Democracy and Liberalism in Turkey: The Case of the AKP” (Routledge Yayınevi. Londra/New York) adıyla İngilizce olarak yayınlanmış.

Bu çalışmayı benim nazarımda ilginç ve değerli kılan unsurları iki fasılda toplamak mümkin. Birincisi târihî gelişmelerin anlatıldığı kronolojik bölümün son derece derli toplu ve konuya tamâmen yabancı olanların dahî anlayabilecekleri tarzda işlenmiş olması. İkincisi ise AK Parti “fenomeni” incelenirken burada “muhâfazakâr demokrasi” veyâ “yeni bir merkez sağ” gibi kavramların meseleye dâhil edilerek bu politik formasyon daha önceki islâmî referanslı oluşumlardan hangi noktalarda ayrılıyor ve hangi noktalarda Anglo-Sakson demokrasilerine benzerlik gösteriyor sualine cevab aranması.

Şu satırları berâberce okuyalım:

“Adâlet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile ondan önceki İslamcı partiler arasındaki farklar derin ve gerçektir. AKP “millî görüş” partileriyle herhangi bir şekilde sürekliliği reddetmekte, kendisini “muhâfazakâr demokrat” bir parti olarak tanımlamakta, hattâ “Müslüman demokrat” etiketini kullanmayı reddetmektedir. (./.) AKP bu eğilimi öyle bir noktaya götürmüştür ki onu geleneksel Türk merkez sağ partilerinden ayırt edebilmek güçtür.”

Yazarların kanaatince AK Parti Büyük Britanya’daki klasik Muhâfazakâr Parti’nin görüşleriyle benzerlikler gösterse dahî muhtemelen ABD’nin Cumhûriyetçi Partisi’ne daha fazla benzemekdedir.

Bu hareketin bâriz husûsiyetlerinden bir başkası ise laikliği bir toplum için barış içinde yaşamanın temel şartlarından biri olarak görmesinin yanısıra Atatürk’ün “muâsır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma” amacını da tam mânâsıyla benimsemiş olmasıdır.

Kitabın bir diğer şâyân-ı dikkat yanlarından biri AK Parti’nin TSK ile münâsebetleri ve dış politikayı yönetme tarzını ele alan bölümleri ki bunların da fevkalâde vâzıh ve “muhtasar müfid” bir üslûbla anlatılması metne ek bir değer katıyor.

Bence bu araştırmayı böylesine değerli kılan sebeblerden biri, Ergun Özbudun’un hiç tartışmasız konulara derin vukûfu yanısıra yine birinci sınıf bir uzman olan William Hale’in, bir “ecnebî” olarak meseleleri, onlara çok az vâkıf olanlara da “uygun” şekilde ifâde etmeğe özen göstermesi.

Meselelere çok az vâkıf olanlar deyince aklıma geldi:

Keşke bu kitabı CHP’liler de okusalardı...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi