Artık yemezler!

Artık yemezler!

Eğer dün yazı günüm olsaydı muhtemelen ben de yeni kabineye dâir görüşlerimi belirtecekdim. Ama yayınlanan onca yazıdan sonra sâdece bir yurddaş sıfatıyla bu ekibi olumlu bulduğumu söyleyerek keseyim. Bence isterse çok iyi işler çıkarabilecek bir takım. Umarım ki benim gibi düşünenleri yanıltmaz.

Şimdi gelelim başka bir konuya:

Ben başından bu yana PKK/BDP eşitdir Kürdler hatâsından kaçındım. Bâzı okuyucuların ısrarla bunu anlamamakda direnseler bile ikisinin farklı şeyler olduğunu vurgulamaya elimden geldiği kadar hep özen gösterdim. Evet, bütün Kürdcüler Kürdür ama bütün Kürdler Kürdcü değildir! Tıpkı bütün Türkçüler Türk olmakla berâber bütün Türklerin Türkçü olmaması hâli gibi. O bakımdan evvelki yazımda PKK/BDP’nin niyeti üzüm yemek değil bağcıyı döğmek olduğu için onları tam bağımsızlık ve Türkiye’nin ikiyüzbin kilometrekare toprağından aşağısı kesmez meâlindeki yazımda da bahsetdiğim, sarâhaten belirtdiğim üzere “Kürdler” değil onların bir bölümünü teşkîl eden PKK/BDP zümresiydi.

Bunun en bâriz örneklerini, bir yandan demokrasi ve insan hakları diye vızıldanırken bir yandan da harıl harıl kalleşçe adam vurmaya devâm etmelerinde görüyoruz. İşte
ben o yazımda bunu “riyâkârca” olarak niteledim ve niteliyorum. Arkadan vurularak evlerinin önünde şehîd edilen uzman çavuşlar Murat Kozanoğlu ve Yahyâ Karakaya böyle kalleşçe bir zihin yapısının kurbanlarıdırlar. Yine birkaç ay önce sabah ezanından sonra evine giderken kalleşçe şehîd edilen Kürd İmam Aziz Tan, Cizre’de diri diri yakılmak istenen ve hepsi Kürd olan 50 civârında öğrenci de aynı taassubun kurbanlarıdır! Ama 1996’da beline bomba bağlayıp patlatarak sekiz askeri şehîd eden ve 29’unu yaralayan Zeynep Kınacı adlı gözü dönmüş canlı türü, BDP’li Siyâsetçi Bayan Sebahat Tuncel’e göre bir “kahraman”dır.

Biliyorum ki kahramanlık izâfî bir kavramdır ve bir taraf için öyle gözükenler öbür taraf için hâin olarak nitelenebilirler. Ama bunlar “düşman” taraflar için sözkonusudur. Bayan Tuncel’in Türkleri ne gözle gördüğü de böylelikle ortaya çıkmaktadır.

Olabilir! Kimse Türkleri sevmek zorunda değil. Aslında ben de pek sevmem. Ama ben zâten hiçbir milleti pek sevmem. Ancak dostlarımı severim. Öte yandan Bayan Tuncel’in, üstelik bir “vekîli” olarak gönderildiği Millet Meclisi çatısı altında buna benzer sözler etmesini de, ne yalan söyleyeyim, kendime pek yediremedim.

Onun için kendisinden ricâm, eğer bundan böyle de bu şekilde konuşmaya devâm edecekse, ki üslûbunu sertleştirerek edeceği anlaşılıyor, o zaman artık bir daha karşımıza çıkıp “demokrasi, Türk-Kürd kardeşliği, barış” vs. diye zırlamasın!

Çünki yemezler!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi