Mısır üzerinden Türkiye'yi dövmek

Mısır üzerinden Türkiye'yi dövmek

Tunus ve Mısır'daki eylemlerden herkes kendince post çıkarmaya çalışıyor. Kimi 'firavunların sonu'na vurgu yapıyor; kimi de halk hareketinin gücüne dikkat çekerek içeriye mesajlar veriyor.


Mısır polisi üzerinden Türk Emniyeti'ne taş atanlar mı istersiniz? 'Asker olsun da Mısır'dan olsun' refleksiyle militarist duygularını tatmin edenler mi? En trajikomik olan ise yakın zamana kadar eşleri bize örnek gösterilen liderlerin şimdi 'diktatör' olarak isimlendirilmesi. AK Partili eşlerinin başörtülü olmasını iğnelemek için fırsat kollayan bazı medya organları, bugün yıkılan rejimlerin lider eşlerini gözümüzün içine sokardı. "Bir onlara bakın bir de bizimkilere" hayıflanması gırla giderdi. O zaman da şimdiki gibi acı acı gülümser geçerdik.

Başka hiçbir siyasi, ekonomik ve sosyal mihengi karşılaştırmadan, numune-i imtisal biçiminde takdim edilen liderlerin arkasından bugün teneke çalıyorlar. Eski 'devrimci' damarlarında akan kanın hızlandığını hissediyoruz. Az kalıyor naftalinledikleri parkayı sandıklardan çıkarıp sokağa atacakları, kendilerini. Eylemlerle sarsılan ve sırasını bekleyen ülkelerle ilgili söylediklerinin gerçek hayattaki karşılığını sorgulamak abes. Çünkü Türkiye hakkındaki analizleri tutmayanların taa Mısır'ı çözmesini beklemek gerçekçi değil. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde güvendikleri anket üstadı Tarhan Erdem'le dalga geçen, adını tarhanacıya çıkaran; "ne yani Türkiye'de her iki kişiden biri AK Parti'ye mi oy verecek?" cümleleriyle 'analizler' yapanlar aynı kişilerdi. Şimdi domino etkisinin ülkemize geleceği hayali kuruyorlar. Aksiyon'da Savaş Genç'in yazdığı gibi 'aslında dominonun ilk taşı Türkiye idi'. Demokratikleşme sürecimiz diğer Müslüman ülkelere örnek oluyor. Fakat daha önemlisi, cesaret veriyor. Buradan onlara ekmek çıkmaz yani. Tek tek gidelim, belki anlatabiliriz. Bizimki serbest ve demokratik seçimlerle işbaşına gelmiş bir iktidar; diğerleri ise darbe ile yönetimi ele geçirmiş ve onlarca yıldır gitmiyorlar. Değişim arzusu ile sokağa dökülenler de AK Parti'ye oy verenlere daha yakın. En azından darbecilere karşı tavır açısından ortaklar. Sandıktan umudu kesip, minder dışı oyunlardan medet umanlar sokaktakilerden ziyade, saraydakilere benziyor.

Hadi konu da hazır Mısır'ken Yusuf Peygamber (as) fıkrasıyla konuyu bağlayalım. Çok bilmiş biri, cemaate hava olsun diye bilgisini döktürerek sormuş: "Hocam; hani bir peygamber vardı ya! Onu, amcaları kaçırıp, havuza atmışlardı. Sonra onu, oradan, eşkıyalar alıp götürmüştü... Mısır'a sultan olmuştu. O, Musa Peygamber miydi?" Hoca "Yahu (demiş), ben bunun neresini düzelteyim! Bir kere o, Musa değil, Yusuf Peygamber'di. Ona, amcaları değil; kardeşleri tuzak kurmuştu. Sonra onu havuza değil kuyuya atmışlardı. Onu, bulanlar eşkıyalar değil, kervandı..."

AK Parti hükümetini, icraatları yerine inançlarıyla vurmaya çabalayanlar hazirandaki seçimde yine hüsran yaşamaya mahkûm. İktidarı ve ona oy verenleri aşağılamaya teşebbüs ederek sonuç alamayacaklarını anlamadılar mı? Yoksa siyasi yelpazenin böyle devam etmesi işlerine mi geliyor; çözemiyorum. Bunca tecrübeye rağmen aynı hataları yapmaya devam etmenin izahı yok. Biraz daha komplocu olsam, kendi rakibini üreten ticari markalar gibi AK Parti'nin de paravan rakiplerin arkasından iktidarını sürdürdüğüne inanacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi