Hasan Aksay

Hasan Aksay

Bu ne hal?

Bu ne hal?

Rebiulevvel ayının 12. gecesi. Bu gece, Allah azim-ü şanın, bütün insanlığı, en yüce ahlaka, dünya ve ahret saadetine davet için seçtiği son peygamberinin, dünyaya teşrifinin 1436. yılı. Mevlit kandilimizi tebrik ediyorum.


Müslümanların gayrete gelmesi; Allah’tan bu gayreti, hidayet, rahmet ve başarıyla taçlandırması ve 21. Yüzyılı yeni bir “asr-ı saadet” çağı kılmasını niyaz ediyorum.


İnsan, ekmeli ve eşref-i mahluk. Fıtratta, yaratılmışların en üstünü. Ahlaksızlıkla en aşağısı olan da insan. Çünkü, Allah (c.c.) insanı, hayattan da üstün değerlere sahip olma; ve bu yüceliği reddetme imkanıyla yaratmıştır. Başka hiçbir canlının hayattan üstün değeri yoktur. Burada, aziz insan Mustafa Müftüoğlu’nu rahmetle anarak, onun kitaplaştırdığı insan ve iman değerlerinden birini, dostluk ve vefa duygusunu, tarihi bir destanla zikredelim. Zikredelim ki yaşanan vahşetleri tasvire gerek kalmasın.


Hasut ve çıkarcı, İslâm’a ve ecdada kin kusuyor. KKTC’de Rum’la birlik olup Türkiye’ye saldıranlar gibi, “Osmanlı ganimet için cihat etti” ezberiyle Batıcı ve çağdaş oluyorlar. Müftüoğlu kardeşim, bu iftiralara tarihi gerçeklerle şamar atan, “İla-yı Kelime-t-ul-Allah için (Yüce Allah’ın ismini yücelemek için)” kitabını yazdı.


28 Şubat postmodern darbesi, Anadolu kalkınma filizlerini, “Yeşil sermaye” diye kurutmaya çalıştı. Ecdat düşmanlığı gibi, can alıcı bir saldırı oldu. Filizleri kıramadılar, kalkınma başladı. 1950 öncesi ekmeğini, kefenini karneyle bulamayan Anadolu insanı, dünya fakirlerine el uzattı. Binlerce gencimiz, yaşlımız, doktorumuz, ülke-ülke, çöllerde, dağlarda kurban kesip yardım dağıttı. Kuyular açıyor. Hasta tedavi ediyor? Bu soygun değil, iman ve ahlaktır. Körlüğün ve kinin, “ganimet savaşları” iftirasına, tarihin binlerce cevabından bir şamar:


Çanakkale. Düşman, makineli tüfeklerle, siperden başını kaldıranı orak gibi biçiyor. Öndeki siperdeki arkadaşı vurulan Mehmet, yıldırım gibi atılıyor. Ağır yaralı dönüyor ve son nefesini verirken, “Ama değdi komutanım. Şehit olmadan yetiştim. ‘Geleceğini biliyordum’ dedi” diyor.


İnsan, manevi değerleriyle insandır. İnsanı sorumluluklarına sahip kılan iman, haya, edep, adalet, vicdan, güven, dostluk, ahlak olmadan insanlık içi boş, aldatan bir suretten ibaret kalır. Namus, haysiyet ve tüm maneviyatıyla, ahlakıyla insan olunur! Paraya ve benzeri kağıda, her canlı aynı kağıt diye bakar. Akıl, görüntüde kalmaz. Paranın yapacağı hizmet ve imkanları düşünür. Akıl, insana bakarken onda değer arar. Suret, çıkar ve şehvetten ibaret görüntüye insan demez. Amerika İslâmi hareket öncülerinden Malcom X, “Hayattan üstün değeri olmayan kimseye, insan diye bakma. Bırak gitsin” der.


Bu ne haldir ya Rab! Sevgilisini doğruyor, çuvala koyup çöp kutusuna atıyor. Gece, annesini öldürüyor. “Annemi öldürdüler” diye bağırıyor. Hem de bunlar, okul ve fakültelerde eğitilmiş. Evli kadın, kocasını, bebeğini evde bırakıyor. Meyhanede içiyor. Sabaha doğru bir bekar yatağında ölüyor. Başörtülü kadına öğretmenlik yok. Zinalarını kitaplaştıran kadın öğretici. Sivas C. Üniversitesi okutmanının edepsizliğine bak. Başörtülü öğrenciyi, bira getir diye zorluyor. Antalya Belediyesi, bira festivali düzenliyor. Seri katil, hapishane beğenmiyor.


Heyhat! Nereye gidiyoruz? Yunus’umuz, asırların gerisinden uyarıyor: “İlim, ilim bilmektir. –İlim kendin bilmektir. –Sen kendini bilmezsin. –Bu nice okumaktır.”


Manevi kalkınma, maddi kalkınmanın öncüsü olmalı, birlikte yarışmalılar. Önce ve önde insanlık. Yapılacak iş belli. Adam öldürene idam; zina yeniden kanunla suç olacak. Ailenin yıkımını, toplum tahribatını önleyecek tüm tedbirler alınacak. Başka yol yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi