Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Neden Mısır’ın Atatürk’ü yok?

Neden Mısır’ın Atatürk’ü yok?

Mısır 30 yıllık diktatörünü devirdi. Bakalım bundan sonra ne olacak?
Mısır olayları devam ederken, ABD’den gelen bir ses hayli şaşırtıcı idi. Demokrat Parti Colorado Senatörü Mark Udall, NBC kanalında katıldığı bir programda Mısır’daki son gelişmeleri değerlendirmiş ve
“Mısır’da Atatürk gibi bir lidere ihtiyaç var” diye konuşmuş.
Bizdeki yaygın söylem, eğer Atatürk’e ihtiyaç varsa bunun emperyalist ülke yöneticileri tarafından değil, halk tarafından söylenmesi gerektiği yönündedir. Çünkü Atatürk “mazlum milletlerin öncüsü” olarak iç piyasada tanıtılmaktadır.
Şimdi ne oldu da zalimler “Mısır’a da bir Atatürk lâzım” diyorlar?
Evet, Millî Mücadele’nin başlangıcında Mustafa Kemal bütün İslâm dünyasında popüler bir liderdir. Çünkü İslâmî muhtevalı anti emperyalist bir mücadele için yola çıktığı görüntüsü vermektedir.
Mısırlılar Millî Mücadele’nin zaferini, Batıya, yani emperyalizme karşı Doğunun ve İslâm’ın bir zaferi olarak karşılamışlar ve bu sebeple Mustafa Kemal Paşa’yı “Doğunun Kahramanı” olarak görmüşlerdir.
Daha Lozan’da ne olacağı bilinmemektedir ve Türkiye’nin Mısır üzerinde tarihî hakları vardır. Türkiye, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Mısır üzerindeki bütün hukukundan ve hak iddialarından vazgeçmiştir.
Yine de ortada güçlü bir bağ vardır: Hilafet.
3 Mart 1924 tarihinde hilafetin kaldırılması, Mısır’da da ciddi tepkilere yol açmış ve Mısır halifeliğin kaldırılmasını kabul etmemiştir.
Cumhuriyet’ten sonra iki devlet olarak Türkiye-Mısır ilişkileri diplomatik çerçevede başlamış, 1928 yılında Mustafa Kemal Paşa diplomatik bir teamüle uymamış, Mısır Kralı Fuad’ın tahta çıkışını ve doğum gününü kutlamamış, buna karşılık da Kral Fuad, Kahire’deki Türk Elçiliğinde verilecek resepsiyonlara Mısırlı bürokratların katılmasını yasaklamıştır.
Bu sıralarda Türkiye’de harf inkılabı furyası vardır. Harf inkılabını Mısır’da savunan kimdir peki? Kıpti/hıristiyan Salame Musa!
Türkiye’nin devlet başkanı, yani o sıralar “Gazi”, inkılaplarını faso fiso derekesine düşüren bir olay karşısında diplomatik alanda kabul edilemez bir olaya imza atmıştır.
Türkiye’de şapka inkılabı yapılmıştır ama, Mısır Osmanlı usulü fes giymeye devam etmektedir.
1930 yılında Mısır elçisi Abdülmelik Hamza Bey Ankara’ya geldiği zaman, Türkiye’de fes kanunen yasaktı. Mısır elçisi ise ülkesinin kıyafeti olan fesi kullanmaya devam ediyordu. 29 Ekim 1932 akşam Ankara Palas’ta düzenlenen yemekte, sofrada fesli olarak oturan Mısır elçisine Türkiye’nin cumhurbaşkanı, “Kralınıza söyleyiniz ben, Mustafa Kemal, size bu akşam fesinizi çıkarmanız talimatını verdim” diyor ve bir garsona elçinin fesini çıkarttırıyor.
Diplomasi açısından bunun kabul edilmesi mümkün değildir!
Türkiye’nin o zamanki Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü (Aras), bu rezaleti örtbas etmek için elçinin kendi rahatı için fesini çıkarmasına izin verildiğini iddia etmek zorunda kalmıştır!
Peki fes vak’ası yüzünden Mısır’la Türkiye arasında meydana gelen kriz nasıl kapatılmıştır? Kahire’deki İngiliz Yüksek Komiseri’nin devreye girmesiyle!
Mısır ve Atatürk mevzuu... İşin bir yönü bu. Başka yönleri de var elbette!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi