Ortak kaderin kederli ülkesi Bosna

Ortak kaderin kederli ülkesi Bosna

Devlet Bakanı Faruk Çelik’in programını izlemek üzere Bosna-Hersek’teyim.

Türkiye’nin pekçok ülkeyle arasındaki vize engelini kaldırması, artık sıradan bir iş gibi algılanıyor. Oysa daha düne kadar nice sıkıntıya katlanıp gidebildiğiniz ülkelere, şimdi sadece pasaportunuzu cebinize koyarak ulaşıyorsunuz.

Kimin ne hissettiğini bilmiyorum, aslında zerre kadar da ilgilenmiyorum. Ama bu durum beni öylesine heyecanlandırıyor ki, kelimelerle tarifi çok zor.

***

Havaalanındayız. Müthiş sıcak bir karşılama. TİKA yetkilileri, onlara eşlik eden Boşnak dostlarımız. Neredeyse 10 yıldır Bosna’ya gelmediğimi söylerken mahçup hissediyorum kendimi.

Kadim dostumuz Birol Dok’la beraber Remzija Pitic’in arabasıyla şehre gidiyoruz. Remzija bir savaş gazisi. Daha doğrusu savaşın bütün kurallarının çiğnendiği katliamın gazisi. Başından, kollarından ve bir bacağından yaralanmış. Uzun süre Türkiye’de tedavi görmüş. Bu arada Dokuz Eylül İlahiyat’ı bitirmiş.

Radyodaki türkü dikkatimizi çekiyor. ‘Karahisar kalesi yıkılır gelir.’ Remzija başlıyor anlatmaya:

‘Bu bizim radyomuz. Radyo Bir. Bütün Balkanlara yayın yapan tek İslami radyo. İnternetten uydudan, kablodan bizi Meksika’dan, Irak’tan dinleyen bile var.’

16 kişiyle birlikte radyoyu yönettiklerini, türlü zorluklara rağmen 24 saat yayın yaptıklarını anlatırken, Türkiye’yi nasıl yakından izlediklerini vurguluyor:

‘Mesela Başbakan Erdoğan, grup konuşmasında Mısır’ı anlattı, Mübarek’i eleştirdi. Hemen bu haberi Boşnakça’ya çevirip yayınlıyoruz. Bir bakıyoruz akşam öteki televizyonların hepsi bizim haberimizi veriyorlar.’

Radyoda Türk sanat müziği, halk müziği ve tasavvufi eserler yayınlanıyor. Kulağa nasıl hoş geliyor, anlatamam.
Radyo Bir, gerçekten bu bölgede müthiş etkili. Bu bölgede 1882 yılından bu yana faaliyet gösteren İslam Birliği’nin radyosu. Yeri gelmişken bu kuruluş hakkında birkaç bilgi aktaralım.

İslam Birliği, aslında hilafetin devamını sembolize eden bir anlam taşıyor. Zira kuruluşunda ilk Reis-ül Ulema’yı atayan Osmanlı Şeyhülislamı.

Bosna’da dini hayatın pekçok önemli faaliyetini birlik yürütüyor. Camiler, imamlar, eğitim faaliyetleri, hac organizasyonları buradan koordine ediliyor. Mali kaynakları tamamen halkın desteği ile şekilleniyor. Bağımsız ve kendi içinde meclisi ve seçim mekanizması var. Bir ilahiyat fakülteleri, pedagoji eğitimi veren okulları ve medreseleri bulunuyor.

15 günde bir çıkan gazeteleri de var. Ama günlük gazete ihtiyacı artık kaçınılmaz hale gelmiş. Aslında radyonun da daha fazla desteklenmesi gerekiyor. Galiba burada Türkiye’nin çok daha hızlı hareket etmesi, özellikle de bu alanda destekler üretmesi gerekiyor. Çünkü hiç abartısız müthiş bir itibarı var Türkiye’nin. İnsanlar hala İstanbul’dan başkent gibi söz ediyor.

Bölgedeki diğer aktörler, sürekli olarak Bosna’da siyasi, ekonomik ve kültürel faaliyetler yürütüyor. Bunların önemli bir bölümü ayrılıkları derinleştirmeye yönelik. Nitekim İslam Birliği de zaman zaman bunun sıkıntılarını yaşıyor.

***

Türkiye’de ‘Yol verin Ergenekon’a gideyim’ diyen ana muhalefetle, hala ‘Ergenekon’dan çıkış’ öyküsü anlatan diğer muhalefet partisi, kafasını kaldırıp buralara baksa, çok farklı bir dünya görecek.

Görecek ki, siyasi sınırların ve bunun etrafında şekillenmiş algıların çok ötesinde bir dünya var. Sizi kucak açmış, kaderini sizinle birlikte gören, saatini İstanbul’a ayarlamak isteyen bir dünya.

Bu kadar zor mu bunu görmek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi