LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Aşağı yürüyen merdivenle iktidara yürüyor CHP!

Aşağı yürüyen merdivenle iktidara yürüyor CHP!

- Lütfü Bey; genel seçim yaklaştıkça başta Aydın Doğan medyası olmak üzere CHP yandaşı medya, Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP’nin iktidara doğru yürüdüğü propagandasına hız verdi. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP, aşağı yürüyen merdivenle iktidara yürüyor! Malumunuz Kılıçdaroğlu’nun yukarı doğru yürüyen merdivenle aşağı inmeye, aşağı inen merdivenle de yukarı çıkmaya çalışmak gibi bir özelliği bulunuyor! Eğer Kılıçdaroğlu yürüyen merdivene tersten bindiği gibi, iktidara yürüyen merdivene de tersten binmişse, iktidara ulaşması imkânsız gibi görülüyor. Yahu CHP denen parti nasıl bir parti ki, genel sekreteri cep telefonunun no tuşuna basacağına yes tuşuna basar. Genel başkanı aşağı inmek için yukarı doğru yürüyen merdivene biner. Daha genel sekreterinin cep telefonunu yönetmekten aciz olduğu bir parti, Türkiye’yi yönetebilir mi? Daha genel başkanının yürüyen merdivene binmeyi bile beceremediği bir parti, ülkenin sorunlarını çözmeyi becerebilir mi? Kemal Kılıçdaroğlu yürüyen merdivene binmeyi bile beceremiyor ama, adına ister Susurluk, ister Ergenekon densin, derin devlet örgütlenmelerini gizlemeyi beceriyor. Derin devlet örgütlenmelerini gizlemek için, “Nerede bu Ergenekon denen örgüt, gidip üye olacağım” diyerek işi sulandırmaya çalışıyor. Bir kaza sonucu Susurluk denen derin devlet örgütü ortaya çıktığında da, “Bu iş fasa fiso” diyerek işi sulandırmaya çalışan parti liderleri vardı. O günlerde Susurluk denen derin devlet örgütünü protesto etmek için, yazarı olduğum Leman dergisinin binasında “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemi başlatılmıştı. Bizim öncülüğümüzde başlatılan bu eylem hızla ülkeye yayılmıştı. Ve o günlerde Susurluk denen derin devlet örgütü için “Fasa fiso” diyen siyasi parti lideri de, bu derin devlet örgütünü protesto etmek için ışıkların bir dakikalığına söndürülmesine “Mum söndü oynuyorlar” diyen siyasi parti yöneticisi de bu dediklerinden daha sonra pişmanlık duymuşlardı. İşte şimdi de onlar gibi Kemal Kılıçdaroğlu, “Nerede Ergenekon denen bu örgüt, gidip üye olacağım” diyerek işi sulandırmaya çalışıyor. Ancak Kılıçdaroğlu bilmeli ki, derin devlet örgütlerini gizlemeye, sulandırmaya çalışanları, halk iktidar istikametinin tersine yürüyen merdivene bindiriyor!
ZULME GÖZLERİMİ KAPARIM, ATAM’A BAĞLILIĞIMI SUNARIM!
- Darbe teşebbüsünde bulundukları iddiasıyla Balyoz ve benzeri davalarda yargılanan paşaların eşleri “Yaşları gereği kocalarımızın sağlıklı beslenmesi gerekiyor. Oysa onlara hapiste karavana yedirilerek zulmediliyor” demekteler. Onların bu şikâyetlerine ne diyorsunuz?
- Bu paşaların bazılarının tutuklu bulunduğu Hasdal Cezaevi’ne kebap bile getirtilebiliyor; ama hadi diyelim ki diğer cezaevlerindeki paşalar karavanayla besleniyor. Ancak bilmiyorlarsa öğrensinler ki, halkın çoğunluğu paşa eşlerinin beğenmediği o yiyecekleri de bulamıyor. Ama yine de paşa eşleri, halkın arayıp da bulamadığı yiyeceklerle kocalarının beslenmesini zulüm olarak görüyor. O zaman bu paşa eşlerine kocalarının koruyup kollayıcısı olduğu Kemalist zihniyetin darbe dönemlerinde yaptığı zulümleri ve tutuklulara neler yedirdiğini birer cümleyle hatırlatmak gerekiyor. Darbe dönemlerinde hapisteki tutuklular yiyecek olarak bol bol sopa yerlerdi! Hatta çok afedersiniz birçok tutukluya makatından cop yedirilirdi! Dahası, atıldıkları lağım çukurlarında tutuklulara bok yedirilirdi! Tutuklulara “zulümlerden zulüm beğen” denirdi. Bakın ülkemizdeki ilk askeri darbe olan 27 Mayıs’ı gerçekleştiren Kemalist subaylar, hapse attıkları başbakanın vücudunda sigaralarını söndürmek gibi bir zulüm sergiledi. 12 Mart, 12 Eylül darbelerini gerçekleştiren Kemalist subaylar, hapse attıkları tutukluların cinsel organlarına elektrik verdirmek, onları Filistin askılarına astırmak gibi zulümler gerçekleştirdi. Kadın erkek demeden tutuklulara tecavüz ettirmek, hatta bu tecavüzü eşine, kardeşine, anasına, babasına seyrettirmek gibi insanlık tarihinin görebileceği en vahşi zulümlere bile girişti. Şimdi kocalarına karavana yedirilmesini zulüm olarak gören paşa eşleri, acaba darbe dönemlerinde bu zulümler olurken neredeydiler? Yoksa beş yıldızlı orduevlerinde konken partisinde miydiler? Ya da “zulme gözlerimi kaparım, Atam’a bağlılığımı sunarım” deyip, Anıtkabir’i ziyaret mi etmekteydiler?


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi