Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Başımız sağolsun...

Başımız sağolsun...

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın acılı ve bir o kadar da yorgun kalbi daha fazla dayanamadı, durdu.
Tüm İslam aleminin başı sağolsun.
Tüm Türkiye ve İslam Alemi’nin evet…
Çünkü O, ufku çok geniş bir dava adamıydı.
O bir ilim adamı, siyasetçi ve devlet adamıydı.
Öngörüsü bölgesinde ve dünyada öncü ve lider bir Türkiye’ydi.
İslam Alemi’ne öncü, dünyada lider bir Türkiye’ydi.

Bunun için çalıştı, çabaladı son nefesine kadar.
Bir süredir tedavi altında olduğu Ankara Güven Hastanesi’nde son nefesini verene kadar bu mücadelesini sürdürdü.

Daha 5 gün önce, Salı günü, kurmaylarını hastanede toplamıştı.
Hasta yatağında bile memleket ve dünya meselelerine kafa yoruyordu.
Tek derdi yeniden güçlü bir Türkiye ve yeni bir dünya düzeniydi.

Saadet Partisi Genel Başkanlığı’na seçildiği gün yazmıştık, hatırlatmak istiyorum:

Erbakan kim? Milli Görüş ne?
Hoca neyi amaçlıyordu, neler yapmıştı?

Hangi görüşten olursak olalım neyin ne olduğunu gören tüm aklı başında insanlar Erbakan Hoca’yı şöyle anlatıyor:

İstanbul Erkek Lisesini birincilikle bitirdi.
Üniversiteye sınavsız girişi hak kazanmıştı ancak sınava girmeyi tercih etti ve birinci sınıftan değil ikinci sınıftan öğrenime başladı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi'nden 1948 yılında mezun oldu.
Fakülte'ye 2. sınıftan başlamıştı. Aynı yıl aynı yerde "Motorlar Kürsüsü"nde Asistan oldu.

Türkiye için sanayi hamleleri başlattı daha siyasete girmeden.

İlmi araştırmalar için bir araya geldiği Almanlar hayran kalmıştı zekasına, öngörüsüne. Almanları reddederek ülkesine döndü projelerle.

Ve Türkiye'de ilk yerli motoru imal eden Gümüş Motor A.Ş.'yi Erbakan kurdu.

Eskişehir Demiryolları CER atölyesinde "Devrim Otomobili" adıyla ilk yerli otomobilin imal edilmesinde Erbakan’ın büyük rolü oldu.

1965’te profesör olan Erbakan, Odalar Birliği Başkanlığı’nın ardından Türkiye’de sanayiye gerekli ilginin gösterilmiyor oluşunu dert edinerek, siyasete girdi.

“Milli Görüş” diyordu.
Ve Milli Görüş’ü şöyle tanımlıyordu Erbakan:

“Milli Görüş demek, bizim milletimizin kendi görüşü demektir. Sultan Fatih 'in İstanbul 'u fethederken kalbindeki inanç ne ise, Milli Görüş odur. Bizim milletimiz bin yıl Milli Görüş ile dünyaya hakim oldu. Bugün de bütün dertlerimizin ilacı Milli Görüş’tedir. Milletimizin tarihi an'anevi ve bütün değerlerine saygılı olan Milli Görüş’tür.”

Bu duruşla, 1969 seçimlerinde Konya'dan bağımsız milletvekili seçilerek Meclis'e girdi. Ardından Milli Nizam Partisi’ni kurdu.

MNP’nin darbeyle kapatılmasından sonra Milli Selamet Partisi’ni kurdu, yüzde 12 oy aldı. Hükümet ortağı oldu, Başbakan Yardımcılığı görevinde bulundu.

1974 Kıbrıs Harekatı’nın emrini veren O’ydu.

Dışarıdakiler kadar içeride birilerine rağmen yaptı bunu.
O yıllar yavru vatan Kıbrıs konusunda Meclis kürsüsünden şöyle kükrüyordu muhalefete:

“Bırakın şu federe devlet görüşmelerini. Diyorlar ki ‘efendim Amerika'nın hoşuna gitmez'. Bana ne Amerika'dan. Bana ne Amerika'dan.”

Ve sözde kalmadı bu kükreyiş.
Adada bugün KKTC var.

12 Eylül darbesiyle MSP kapatıldı, siyasetten uzak kaldı Erbakan bir süre.

1983’te Refah Partisi’ni kurdu. 1995 seçimlerinde RP ile yüzde 21.7 oy alarak, Başbakanlık koltuğuna oturdu. Koalisyon hükümeti olmasına rağmen kısa sürede önemli projelere imza attı.

Halen bir çırpıda sayabiliyoruz:

-Uluslararası alanda gelişmekte olan 8 ülkenin işbirliğine öncülük yaparak büyük bir gayretle bir yıl gibi kısa bir sürede D-8 oluşumunu meydana getirmiş olması başlı başına büyük bir olaydı.

-Devlet ekonomisinde “Havuz Sistemi”ni kuruldu, büyük tasarruf ve gelir sağlandı.

-Devlet sermaye babalarından kurtarıldı ve gereksiz faiz ödemelerine son verilmiş oldu.

-İç ve dış borçlanma yapılmadı.

-İlk defa denk bütçe yapıldı.

-Memur, işçi, emekli Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük zamlarını Erbakan döneminde aldı.

(Zam oranlarına şaşırıp kalan gazetecilerin ‘kaynak’ sorusu karşısında, onca soruna, baskıya rağmen hiç mağdur edebiyatı yapmadan ‘Ülkemiz zengindir. Çok kısa bir zamanda bu kaynağı devletimize kazandıracağız’ demiş biri Erbakan.)

-Bir yıl boyunca hiç zam haberi yazmadık biz gazeteciler, olmadı çünkü.

-Sanayi üretimi yüzde 30’dan yüzde 90’a çıktı.

-Fakir Fukara Fonu tarihinde ilk defa tamamen amacına yönelik olarak kullanıldı.

-Çekiç Güç Refahyol döneminde kaldırıldı.

-Alışıla geldiği üzere Amerika değil, İslam Ülkeleri ziyaret edildi Erbakan döneminde.

-Din alimlerine başbakanlık kapıları ilk defa açıldı, İftar yemeği verildi.

Bunlar ilk aklıma gelenler…

Öyle 7-8 yılda değil, 1 yıl gibi kısa bir sürede yapıldı bunlar.

Sadece sanayide değil, maneviyatta da önemli yatırımlara imza attı Erbakan.
Bugün ülkemiz için büyük bir kazanç olan İmam Hatip Okulları O’nun eseri.

(Ve bugün O’nun talebeleri görev başında. Bürokraside O’nun eseri olan İmam Hatip Okulları kökenli pek çok önemli şahsiyet var.)

Halk Siyonizm tehdidinin farkına Erbakan’la vardı.
Savunma sanayinin önemini Erbakan’la anladı.

Böyle milli bir Erbakan iç ve dış mihrakların işine gelmedi.
28 Şubat post-modern darbesi ile iktidardan uzaklaştırıldı.

1998 yılı Şubat ayında Genel Başkanı olduğu Refah Partisi’nin kapanmasıyla 5 yıl siyasetten yasaklandı.

2003'te Saadet Partisi'ne Genel Başkan seçilmişti ki, “kayıp trilyon” davası çıkarıldı, mahkum edildi.

Huzurlu, sıcacık yuvası alaşağı edilip, oradan alınarak diri diri toprağa gömüldüğü gibi yine “Milli Görüş” deme ihtimaline karşı üzerine beton döküldü adeta.

Tüm bunlara rağmen yılmadı, sendeledi ama yere düşmedi.

“Yeniden güçlü bir Türkiye”, “Yeni dünya düzeni”, “Siyonizmle mücadele”
demeye devam etti.

Saadet Partisi’ni kurmuştu.

Mücadelesini SP ile yürütüyordu.

SP’li mücadelesi de rahatsız etti aynı mihrakları.

Türlü tahrik ve fitne haberleri ile böldüler SP’yi de.

Hasta düştü bedeni.

Nice ihanetlere şahitlik eden; sayısız hançer yiyen kalbi iyiden iyiye yorulmuştu.

Ve hasta yağında bile son nefesine kadar mücadelesini sürdürdü.
Tunus'taki halk ayaklanmasının liderlerinden Raşid El Gannuşi, önceki gün açıkladı, ziyaretine gelmek istiyordu Hoca’nın.
İslam aleminin sorunlarını konuşmak; Hoca’nın engin tecrübe ve bilgisinden, öngörüsünden istifade etmek için.
Erbakan Hoca, hasta yatağında da olsa Gannuşi’yi kabul edecekti.
Son nefesine kadar İslam halklarını refaha kavuşturacak, güçlendirecek projelere kafa yordu Erbakan Hoca.
Bu ülkeye, dünyaya büyük hizmetlerin oldu muhterem Hocam.
Başımız sağolsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi