Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Çanakkale Zaferi’ni kazanan insanın ruh portresi (1)

Çanakkale Zaferi’ni kazanan insanın ruh portresi (1)

Çanakkale zaferini tarihe yazan insanın imanına, yapısına, karakterine biraz yakından bakalım...
Bakalım, çünkü onlar bizim ninelerimiz, dedelerimizdi (Annem ve babam tarafından iki dedem Çanakkale şehidi olduğu için Çanakkale Zaferi benim açımdan çok daha anlamlıdır).
Bakalım, çünkü sorunlarımızın temelinde Çanakkale insanını kaybetmiş olmak yatıyor.
Öncelikle belirteyim ki, o insanlar Allah’a yakın insanlardı...
Cephede, bombalar altında namaz kılacak kadar yakın...
Savaşırken, oruç tutacak kadar yakın...
Her mermiyi besmele eşliğinde gönderecek kadar yakın...
Bir televizyon açık oturumunda, 18 Mart Deniz Savaşı içinde önemli bir rol üstlenen Seyit Onbaşı için “Son mermiyi besmele eşliğinde gönderdi” dediğimde, karşımdaki kişi, “Amma da yaptın” demişti, “Mermi sağanağında ortalık cehenneme dönmüşken, bir de besmele mi çekti yani, oldu olacak bari hatim indirtseydiniz; o durumda kim besmele çekmeyi hatırlar ki?”
“Sizin gibi besmelesizler dışında herkes hatırlar” demiştim.
Sus-pus olmuştu.
Asıl öyle durumlarda besmele hatırlanır.
İki yüz elli kiloluk top mermilerini sırtında taşıyıp namluya süren Seyit, son mermiyi dans eşliğinde gönderecek değildi elbet, tabii ki besmele çekecek, Allah’tan yardım isteyecekti.
O durumda başka hangi güç ve kudret yardım edebilirdi ki zaten?
Ama bunu kavrayabilmek için Anadolu insanının ruhunu çözmek gerekiyor.
Kendi ruhuyla sorunlu olanlar, Anadolu insanının ruhunu nasıl çözsün?
Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Bey (sonra paşa) o ruhu çoktan çözmüştü...
Çözdüğü içindir ki, kendisine, Nusret Mayın Gemisi’nin sahile paralel olarak Karanlık Liman’a döktüğü yirmi altı yerli mayının tamamının patladığı ve düşman zırhlılarına büyük zararlar verdiği bildirildiğinde gülümsemiş, “O mayınları yapan Çanakkaleli ustalar, belli ki kara baruta bir miktar da besmele katmışlar” demişti.
Çünkü Anadolu insanını çok iyi tanıyordu.
Yalnızca gözlemleyerek değil, bizzat içlerinde yaşayarak onları çözmüştü.
Anlattığına göre, Çanakkale Türk Kuvvetleri Komutanı Alman Mareşal Otto Liman Von Sanders (biliyorsunuz Birinci Dünya Savaşında Almanlarla beraberdik) bir gün cepheyi denetlemeye çıkıyor...
Kurmay Albay Cevat Bey de yanında...
Önünde sıralanan Mehmetçiklerden birine damdan düşer gibi soruyor:
“Niçin savaşıyorsun?”
Cevap, mert Anadolu delikanlısının temel amacını haykırır gibidir:
“Allah için!”
Alman Mareşal Liman Von Sanders çarpılıyor âdeta...
Bir yandan da meraklanmıştır: Acaba askerde fikir birliği var mı?..
Başka birliklere geçiyor. Farklı birliklerde savaşan birkaç Mehmetçiğe daha aynı soruyu yöneltiyor:
“Niçin savaşıyorsun?”
Hayret!.. Cevap aynıdır:
“Allah için!”
Alman Mareşal, önce Cevat Bey’e, sonra diğer Türk subaylara bakıyor:
“Bravo beyler!..” diyor, “Yaptığı işi Allah için yapan evlatları olan bir millet mahvolmaz.”
Bugün aynı inanç, aynı kararlılıkla, aynı şeyi söyleyebiliyorsak, korkacak bir şey yok demektir.
Çanakkale Zaferi’ni kazanan insanı incelemek bu yüzden önemlidir.
Sonra devam edelim inşallah.
DİPNOT: Dostlarım! 19 Mart Cumartesi saat 20.00’de Salihli/ Poyrazdamları beldesi (Manisa), Belediye Konferans Salonunda; 20 Mart Pazar günü, saat 20.00’de Kula’da (Manisa), Kapalı Spor Salonunda; 22 Mart Salı günü, saat 19.30’da Sivas’ta; 23 Mart Çarşamba günü, saat 19.00’da Ümraniye’de (İstanbul) ve 24 Mart Perşembe günü, saat 19.00’da Küçükçekmece’de “Çanakkale Zaferi’nden Günümüze Yansımalar” konulu konferanslar vereceğim. Hepinizi bekliyorum.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi