Gemiden gemiye koşmak

Gemiden gemiye koşmak

Bir noktaya işaret etmekten nedense çekiniyoruz.

Türkiye’nin terörle mücadele tarihinde bir ilk yaşanıyor.

Tansu çiller-Doğan Güreş ikilisinin ‘tak-şak’ muhabbetini saymazsak, ilk defa siyasi iktidarla Türk Silahlı Kuvvetleri arasında mücadele konusunda kelimenin tam anlamıyla bir uyum var.

Bu ‘uyum’, MGK toplantılarına, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün söylemine ve genel anlamda topluma yansımış durumda. önyargılarını kimlikleri haline getiren birkaç istisna dışında kamuoyunda ciddi bir görüş birliği var. Yani hemen herkes hükümetin terörle mücadele konusunda attığı adımları destekliyor.

Tüm bunlar Türkiye’nin Kuzey Irak politikasına, aynı zamanda bölge politikalarına da olumlu yansıyor kuşkusuz. Kısa sürede daha önemli adımlar atılacak. Ankara’da bu yönde yoğun bir hareketlilik var.

Peki siyasi iktidarla TSK arasındaki bu uyumdan sözetmekten niye kaçınıyoruz? Başka bir deyişle Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu bir hükümetin kurumlar arasında ciddi bir işbirliğini sağladığını söylemek neden zor geliyor?

Bunun altını çizince, sözgelimi ‘kapatma davasıyla başlayan hamle etkisiz kalabilir’ endişesi taşıyanlar mı var?

Tekrar hatırlatalım.

Bu kapatma davasının hedefi Başbakan Erdoğan’dır. Nitekim davayla ilgili ortaya çıkan tartışmaların seyri de bunu gösteriyor.

Birileri ‘Bu siyasi hareket yoluna biraz küçülerek devam etsin, ama Erdoğan köşeye çekilsin’ tezini daha güçlü olarak dile getirmeye başladılar.

Maşallah. Ortalık başbakan adayından geçilmiyor. Asıl dikkat çekici olan ortaya atılan isimler değil elbette. çünkü bu tartışmaları başlatanların öncelikli hedefi, ‘Erdoğan’sız bir AK Parti üzerinde zihin egzersizi’ yaptırmak.

Şu günlerde alkol duvarının aşıldığı bazı ortamlarda ağızdan kaçırılan sözler de buna işaret ediyor.

Türkiye ne yazık ki senaryo zenginliğine sahip bir ülke değil. Bu tartışmaları doğru dürüst yürütecek bir bilgi ve birikimden sözetmek, ancak kendimizi aldatmak olur. Herkes ‘hangi gemi batıyor, hangisi yola çıkıyor’un kaba telaşı içinde.

Binmek için can attıkları gemiyi hangi ‘tufan’ın beklediği konusunda kimseyi uyarmak gibi bir derdim yok.

Bu işlerden anlamayan, zihninin kıvrımları buna müsait olmayan herkes istediği fırtınada, dilediği yerde boğulabilir.

Kapatma davasında karar aşaması yaklaştıkça, bu konularda size çok şaşırtıcı ayrıntılar aktaracağım.

Şimdilik derim ki, Erdoğan’ı tasfiye etmek isteyen güç, sizi de o gemiden atar.

Onun için gün, AK Parti’nin Erdoğan’a sahip çıkma günüdür.

Gerisi hikayedir.


E-BİKO’dan notlar


Hemen söyleyelim. E-BİKO’nun açılımı şöyle: Eğitimde Bilişim Kültürü Oluşumu.

İşte bu organizasyon tam dört yıldır Uluslararası Tasarım Olimpiyatı düzenliyor.

Yarışmalara ilköğretim ve lise öğrencileri kendi hazırladıkları projelerle katılıyor. Hedefi, her halükarda internete ve teknolojiye yoğun bir ilgi gösteren çocukları ve gençleri, daha üretici ve geleceğe uzanan projelerle verimli kılmak.

Dün Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu’nda ödül törenini takip ettik. Saymaya gerek yok. çok sayıda siyasetçi, bürokrat, gazeteci ve iş dünyası temsilcileri oradaydı.

Uluslararası Tasarım Olimpiyatları’na bu yılki katılımla ilgili bazı rakamlar vermek, olup bitenin önemini anlamamıza yardımcı olabilir.

Bu yıl 27 ülkeden, Türkiye’deki 63 ilden, toplam 11200 öğrenci, 4310 projeyle yarışmaya başvurmuş. Başvuran toplam okul sayısı ise 674.

En başta Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü olmak üzere, kamudan ve özel sektörden pekçok önemli kuruluş organizasyona sponsor olarak destek vermiş. Tüm bu çalışmaları düzenleyen Teknoloji Tasarım ve Sanat Merkezi. Atlantik Eğitim Kurumları’nın çabalarını da anmadan geçmeyelim.

ödül töreni ve genel olarak organizasyon gerçekten çok başarılıydı. Herşey bir yana heyecan verici olan, binlerce öğrencinin yazılım gibi günümüzün en gözde alanlarında gerçekten inanılması güç projelerle yarışmaya katılması.

İnterneti ve teknolojiyi zararlı amaçlarla kullanma konusunda ülkemizin kötü bir şöhreti var ne yazık ki. Bu alanda türkiye listelerin üst sıralarında yeralıyor. Bunların önemli bir bölümünün çocuklar ve gençler olduğunu da unutmayalım.

E-BİKO, ‘bilgi’yi verimli kullanmak için önümüze devasa bir hedef koymuş. Emeği geçen herkese teşekkür edelim.

çünkü bu hepimizin geleceği.


Tamam pes, kutluyorum


Okuyucu, futbolla ilgili yazdığım birkaç küçük notu unutmamış.

Israrla Galatasaray’ın şampiyonluğunu kutlamamı, hakkını teslim etmemi istiyor.

Elbette kutluyorum.

Fenerbahçe’yi de kınıyorum!

Sahasına, altyapıya, kurumlaşmaya, gelir getiren pek çok yatırıma, geleceğe zaman ayırdığı, kafa patlattığı, kısacası adam gibi bir kulüp olmak için gayret gösterdiği için şiddetle kınıyorum!

Bu ülkede bunlara gerek yok. Derhal eski günlere dön.

Herkesin birbirini yediği, Avrupa’da rezil olduğumuz, üç günde teknik adam, birkaç maçta futbolcu harcanan günleri nasıl özledik bilemezsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi