Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

Ali Karacan'ın mesajı

Ali Karacan'ın mesajı

BBen bir Hasan Cemal okuruyum. Yalnızca gazete yazılarını değil, kitaplarını da hatmetmişimdir. Şimdilerde ara sıra göz attığım eski gazetesindeyken de yazdıklarını kaçırmazdım.


Zaman zaman düştüğü siyasi hataları göz ardı etmişsem, biraz bu düşkünlüğümden biraz da onun gerçeği görünce itiraftan çekinmeyen karakterine güvenimdendir...

Hasan Cemal son günlerde rahatsız... Milliyet'in el değiştirmesi gazetede en fazla onu etkilemişe benziyor; hiç değilse yazılarına bakıldığında öyle... Önce kendiliğinden rahatsızlığını beyan eden bir yazıyla çıktı okurlarının karşısına, ardından gazetenin yeni sahiplerinden Ali Karacan'ın kendisine gönderdiği mesajı ve cevabını sütununda yayımladı.

Cesur yazılardı.

Kesinlikle cesur yazılardı, ancak yazılarını dayandırdığı örnek zayıftı.

Dediği şu: Gazeteler gazetecilerindir. Patronları vardır gazetelerin, ancak onlar yayın işine karışmazlar. Gazeteler el değiştirirken çalışanların da söz hakkı olması gerekir. Nitekim, Wall Street Journal (WSJ) Rupert Murdoch'a satılırken, eski sahipler çalışanların onayını aldıkları gibi hazırlanan yayın kurallarının alıcıya kabul ettirilmesini de sağladılar...

Milliyet böyle el değiştirmedi; satıştan yazarlar ve yazı işleri kadrosu her şey olup bittikten sonra haberdar oldu. Hasan Cemal'in rahatsızlığının temelinde de bu gerçek yatıyor...

Rahatsızlığını anlayabiliyorum elbette; ancak WSJ satışını örnek göstermesi de, Murdoch'un patronluğunun kabulü de yanıltıcı. "İyi ki Milliyet Murdoch gibi birine satılmadı" dedirtecek kadar hem de...

Bilmeyenlere kısa bir Murdoch tanıtımı: Memleketi Avustralya'dan dünyaya açılan bir medya patronu... Önce İngiliz medyasına girdi, ardından ABD'dekilere ve başka ülkelerinkine... İngiltere'de ölçüleri hayli tartışmalı 'Sun' gazetesinden sonra 'The Times' ve 'Sunday Times'a talip olduğunda, İngilizler ayaklandılar. Araya Kraliyet Ailesi bile girdi. Murdoch bunun üzerine kendisine sunulan bütün şartları kabul ettiğine dair bir kâğıda imza atmayı kendisi önerdi.

Anlaşmanın en büyük teminatı olarak Times'ın başına getirilen yayın yönetmeninin görev ömrü pek kısa sürdü.

WSJ için de durum bundan farklı değil. Medya çevreleri Murdoch'un ABD'nin en çok satan ciddi gazetesini satın alırken vardığı anlaşmaya uyulmadığı yolundaki eleştirilerle çalkalanıyor nicedir... Murdoch'un sahibi olduğu Times gazetesi artık eski Times değil; WSJ'ın da âkıbeti çok yakında Times gibi olacak...

Özetin özeti şu: Önemli olan çalışanların desteğini alarak yapılacak bir anlaşma değildir. Anlaşmayı çiğnediğinde parayı saymış olan patronun elinden gazeteyi kim geri alabilir ki? Önemli olan, gazetenin sahibinin kimliğidir.

Daha önce de yazmıştım. ABD'ye ilk girdiğinde, Murdoch'un hedefi en büyük bulvar gazetesi olan 'New York Post'u satın almaktı. Aldı. Ardından, "Bu kentin belediye başkanını ben seçmeliyim" dedi ve yapılan ilk seçimde başkan adayları arasında en şanssız kişiyi yanına çekti. Edward Koch onun sayesinde üç dönem New York'ta belediye başkanlığı yaptı.

Sözün kısası, Rupert Murdoch gibi bir patronun gazete sahipliğine ulaşırken yaptığı anlaşmayı ideal bir yöntem olarak görmek doğru değildir.

Hep arzu ettiğim bir noktayı dillendirmenin tam sırası: Milliyet hayli zamandır satışa hazırlanan bir gazeteydi; sonunda eski sahiplerinin mirasçılarının da içinde yer aldığı bir ortaklığa satıldı... Gayet makul bir fiyatla... O arada çalışanlar bir ortaklık oluşturup gazeteyi kendilerinin yapma çabasına girebilirlerdi. Neden böyle bir yola gitmediler?

Fransa'nın öndegelen iki gazetesi bu yolla çalışanların oldu. İngiltere'de Times'ın el değiştirmesine gönüllerini sindiremeyen gazeteciler kendileri bir gazete (Independent) çıkardılar... Türkiye'de de pekâlâ başarılabilirdi böyle bir şey...

Kaçan bir fırsat bu.

Ülkemizin önemli gazetelerinin başında geliyordu Milliyet; ama ciddi rakipler karşısında önemini gıdım gıdım yitirmekteydi. Eski sahibinin daha büyük gazetesine dikkatini yoğunlaştırması da Milliyet'in aleyhine işliyordu. Yeni sahipler yeni bir fırsat anlamına gelebilir; gazetecilik konusunda hassas olan çalışanlar için de iyi sonuçlar doğurabilir bu yeni durum.

Daha önce burada 'Gazeteler de satılır' diye bu olumlu beklentimi yazdım zaten.

Bu yazının başlığı 'Ali Karacan'ın mesajı' olduğu halde şu ana kadar bir türlü mesaja sıra gelmedi. cŞimdi sırası. Konuya ilişkin yazımın çıktığı gün Ali Karacan ipad'inden bana şu mesajı gönderdi:

"Yazınızda yazdığınız herşey doğru; Eresin bölümü ve geri verme hariç. Bu işle ilgili en doğru gözlemi yaptığınız için sizi kutlarım. Saygılarımla. Ali Karacan. "

Ben de bilgilerinize sunarım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Kıvanç Arşivi