Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Mutluluğun resmini çizer misiniz?

Mutluluğun resmini çizer misiniz?

Bilirsiniz, çalışanlar açısından Pazartesileri zor günlerdir, çünkü her Pazartesi “yeni bir başlangıç”tır.
Pazar günü tembellik edilmiş (bizde tatil günü tembellik fırsatı olarak değerlendirilir), yan gelinip yatılmış, saat onbire doğru kahvaltıya oturulmuş, üçe doğru mangal yakılmıştır...
Hele bir de evin erkeğinin “kafa dengi” konukları gelmişse, Pazar günü tamı tamına “gel keyfim gel!” modunda geçmiştir.
Muhabbet gece yarısı sonrasına kadar sürmüştür kesin. Yarım saat kadar da kapı önünde laflanmış, saat ikiye doğru yatağa ancak girilmiş, bu yüzden erken saatte kalkıp işe gitmek beter derecede zorlaşmıştır.
Aksi gibi trafik de tam bir keşmekeştir.
Geçen Pazartesi günü böyle bir trafiğe daldım...
E-5 Karayolu’nun Beylikdüzü kesimi metrobüs yolu çalışmaları sebebiyle hercümerce dönmüştü...
Bilirsiniz: hiç acelesi olmayanlar bile böyle zamanlarda, çok acele ederler: Sıkıştırmalar, sürtünmeler, sürtüşmeler, kavgalar, klâkson sesleri, zikzaklar, tartışmalar...
İtiraf edeyim: Bütün bu hercümercin ortasında kendimi uzaydan gelmiş bir hilkat garibesi gibi hissettim. Çünkü herkesin ilgilendikleriyle bir ilgim yoktu.

Hayalim lise çağlarına döndü. Öğle paydosunda okulun avlusunun etrafında kümelenmiş papatyaları toplar, “seviyo-sevmiyo” falına bakardık...
Kendi belirsizliğime güzelim papatyaları alet edip bencilce kanatlarını yolduğum için bir yandan kendime kızar, bir yandan da “herkes yapıyo” mazeretine sığınırdım: “Seviyo-sevmiyo!..”
Belki o tutkuyla, küçücük bahçemde şimdi renk renk papatyalar yetiştiriyorum...
Asla kanatlarını yolmuyor, “yürek seferi” bağlamında çözümlenebilen sırlara papatyanın masum varlığını ortak etmiyorum.
Nazım Hikmet, ressam Abidin Dino’ya “Mutluluğun resmini çizer misin Abidin?..” diye sormuştu...
Ben olsam, geçen Pazartesi günü, tıkanan trafikte herkes birbiriyle didişirken, yolun hemen kenarında görüp mutlu olduğum iki beyaz papatyayı çizerdim...
Birbirine doğru eğilmiş halleriyle...
“Mutluluğun resmi” niyetine...
Vaktiyle Nazım Hikmet, Abidin Dino’dan istemiş bunu: “Mutluluğun resmini çizer misin Abidin?”
Sizden de ben aynı şeyi istesem, ne çizersiniz sahi?
Tuvali (üstüne resim çizilen nesne) siyaha boyayıp, “İşte mutluluğun resmi” diyebilir misiniz?
Yoksa ağaçları, kuşları, çiçekleri, kelebekleri mi çizersiniz?
Eminim bir sürü renk kullanır, ortaya cıvıl cıvıl bir resim çıkması için çabalarsınız.
Peki öyleyse, neden gerçek hayatınıza kuşları, çiçekleri, kelebekleri dahil etmiyorsunuz?..
Neden hayatınızı daha çok renkli yaşamak konusunda bir çaba göstermiyorsunuz?
Hayat boş bir tuval gibidir, sevgili dostlarım.
Onu siz, yaşayarak dolduracaksınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi