Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

“Milliyetçi”ler ya kızgın, ya üzgün!

“Milliyetçi”ler ya kızgın, ya üzgün!

Türkiye İsrail ilişkileri kopuşa doğru gidiyor. Bu beklenmeyen bir sonuç değil.

Düne kadar İsrail bölgenin tek silâhlı gücü idi. Diğer ülkelerin askerî güçleri, ancak iç savaşa yetecek mikyasta idi. Türkiye de ne yazık ki böyle idi.
Türkiye dâhil, askeri eğitim (maalesef bu kelimeyi kullanıyorum, çünkü tahsil, terbiye ve talim gibi üç esaslı anlamı ifade eden kelimenin yerine artık bir tek bu kelime kullanılıyor) iç harbe yönelik olarak tanzim edilmişti.
Bizi 312 generalin hedefi haline getiren “Onbaşı Bile Olamayacakların General Olduğu Ülke” yazısının asıl acıtıcı kısmı askerî eğitimin ve yükselme sisteminin iç harbe göre tanzim edilmesi yönündeki eleştiri idi. Türkiye’de sistem iç harbe göre tanzim edilmişti ve üst rütbelere kendini iç harbe göre ayarlayanlar yükseliyordu. İrtica ile mücadele askeriyenin birinci işi idi. 28 Şubatta vaziyete hâkim olunca, birinci öncelikli tehdit olarak “irtica”yı devletin kitabına yazdırdılar.
Bugün Ergenekon ve Balyoz davaları dolayısıyla içeride olan generaller, öncelikli düşman irticaya karşı mücadele ederek bu mevkileri kazanmışlardı; ama artık irtica ile mücadele, iç savaş stratejileri prim yapmıyor. O zaman, dışa yönelik hedefler ön plana geçiyor.
İrtica ile en çok mücadele eden hangi gücümüzdü?
Deniz gücümüz! Neden? Çünkü deniz gücümüz Marmara’da üslenmişti, yılda bir defa tatbikat amacıyla Ege’ye açılır, Akdeniz’e ise tenezzüh maksadıyla çıkardı. Denizde işiniz yoksa, size başka işler kalır!
Dikkat edilirse “Marmara”ya “deniz” demedim. Karadeniz’le Akdeniz arasında bir ara alan. Ancak göl cesametinde!
Şimdi deniz gücümüzün adresi Akdeniz olacak!
Donanma komutanları belki de Çeşme’de veya İskenderun’da ikamet edecek!
Bu, iç harb generallerinin hiç arzu etmedikleri bir durum. Donanmamız Akdeniz stratejisine göre yeni paşalar çıkaracak, bundan hiç şüpheniz olmasın.
Barbaros’a, Oruç Reis’e, Turgut Reis’e, Kılıç Ali Reis’e, Cezayirli Gazi Hasan Paşa’ya atıfta bulunulan bir donanma Marmara’ya sıkıştırılamaz. Karadeniz ve Akdeniz onların tabiî sahası olmalıdır.
İşte o günler geldi!
Bu elbette İsrail milliyetçilerini, yani siyonistleri çok kızdırdı. Belki de kudurttu. Bugüne kadar bölgede onların tavuğuna kışt diyen yoktu.
Şimdi Türkiye İsrail’e diyor ki: Akdeniz’de hukuka uy!
Bunu yalnız İsrail’e söylemiyor, onunla sıkı fıkı olan Kıbrıs’ın güneyindeki korsan devlete de söylüyor: Ayağını denk al! Biz donanmayı bu günler için hazırladık!
Al sana: Rum milliyetçileri de kudurmuş durumda.
Ya kendini “Türk milliyetçisi” ilan edenlerin durumu?
Onlar da şaşkın ve üzgün!
İktidarda iken İsrail tarafından şehid edilen binbaşının hesabını soramamışlardı. Şimdi gayri milli ilan ettikleri hükümet “milliyetçi” iktidarın yapamadığını yapıyor. İsrail’e kontur çıkıyor.
Sevinmenin, millî gururu ortaya koymanın zamanı değil mi?
Bakıyorum “milliyetçi” gazetelerde “ABD istediği için böyle yapılıyor” havası estiriliyor.
Neredeyse danışıklı dövüş diyecekler!
İsrail’le ilişkilerin kesilmesi Türk milliyetçilerini neden rahatsız ediyor? Yoksa milliyetçilikte üstadları yahudiler olduğu için mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi