Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

İstek ve duâlarımız arasındaki sırlı ilişki

İstek ve duâlarımız arasındaki sırlı ilişki

İstek; rûhî, zihnî, duygusal bir eylemdir. Her eylemin bir karşılığı, bir sonucu vardır. Şu halde arzu, talep ile duâ arasında esrarlı bağlantılar olmalıdır.

İstek; rûh/duygu, beynimizi, yâni, psiko-biyo-fizyolojik yapımızı harekete geçiren anahtardır.
İster olumlu, ister negatif olsun; doğru bir zamanda, doğru şartlarda, doğru olarak ve içtenlikle her isteğimize Rabbimiz tarafından cevap verilir, çoğunlukla yerine getirilir. Çünkü, isteklerimizin nasıl şekilleneceğinin sınanması için istekler dünyasına gönderildik. Potansiyel yeteneklerimizi, gücümüzü sayısız kabiliyetlere dönüştürecek maharet ve hür irâde bunun için verilmiştir. Değişme, gelişme ve daha iyi bir konuma gelme şuûrlu istek hâline dönüştürülürse bir anlam ifâde eder. İster gizli, ister açık, ister zihnî, ister kalbî olsun isteklerimize cevaplar verilir. Fakat, bunlar çeşitli yollarla gerçekleştirilir. Kimi zaman tabiat kanunları, kimi zaman melekler vasıtasıyla ilham edilir, kimi zaman rüyalarla, kimi zaman da hayvan veya bitkiler vasıtasıyla çağrışım yaptırılarak karşılanır.
İsteme duygumuzla birlikte, isteyeceğimiz şeyleri Yaratan kim ise; isteklerimize cevap verecek olan da O’dur. Bu gerçeği Bediüzzaman, “Vermek istemeseydi, istemek vermezdi” vecizesiyle dile getirir. Eğer, neyi, niçin, nasıl istememiz gerektiğini bilmezsek, “talep ve arz” kuralına göre isteklerimiz karşılanmaz. İstemesini bilmeyen, isteyecek mercii tanımayan zaten talepte bulunamaz. İstemeyene de arz edilmez. Ne istersek onu, hattâ daha iyisini vereceğini de vaad etmiştir:
“Her kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de âhiret sevabını isterse, ona da bundan veririz.” 1
Ayrıca bir âyet mealinde “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır” 2 buyurulur.
Bütün duyu ve duygularımızın fıtrî-tabiî isteklerini yerine getiren; elbette sözlü, şifâhî taleplerimizi de hikmetinin muktezasıyla yerine getirir. Ki, “Bana duâ edin size cevap vereyim” 3 sözüyle garanti edilmiştir.
İstemek aynı zamanda bir fizik kanunudur. Nasıl ki, madde, ses, görüntü gibi hiçbir şey kaybolmamaktadır. Dolayısıyla düşüncelerimiz, taleplerimiz ve duygularımızın yaydığı enerjiler de kaybolmaz. İyilikler gibi, isteklerimiz, taleplerimiz, duâlarımız da yokluğa gönderilmez ve karşılıkları verilir. Onları boşa çıkaran veya zararlı unsurlar hâline getiren düşünce tarzımız, yaklaşımımızdır. Şunu da unutmayalım: Allah insana bir kısım ince lâtifeler, yani ince duygular, enerji boyutları vermiştir. Bunlardan birisi de duâdır. Duâ, istek, arzu, talep, fiilen olduğu gibi, istidat şeklinde de olabilir. Buna binaen ister inançlı, ister inançsız olsun, kul ne isterse, Yaratıcı hikmetinin muktezasınca onu verir. Nasıl göz ile görmek, kulak ile işitmek bir kanun ise, o ince lâtife ve enerji boyutlarıyla istenen bir şey varsa, karşılığının verilmesi de İlâhî bir kanundur. 4

Dipnotlar: 1- Kur’ân, Al-i İmrân Sûresi, 145. 2-Age, Necm Sûresi, 39. 3- Agk, Mü’min Sûresi, 60. 4- Mesnevî-i Nuriye, s. 2002.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi