Hasan Aksay

Hasan Aksay

Anayasayı kim hazırlamalı ve nasıl?

Anayasayı kim hazırlamalı ve nasıl?

Ülkede yaprak kıpırdamasın, bir şey yapılmasın, her şey olduğu yerde kalsın diye, akla sığmaz, yürüyen hayatın gerekleriyle bağdaşmaz işleri iş edinen, ne kadar insan var. “Bu meclis yeni anayasa yapamaz”mış. Kanadoğlu’nun oğlu baba mirası, “engelleme” yolunda. Bereket ki akla, hayata aykırı engelin ömrü kısa. Türkiye deneyim kazandıkça daha da kısalıyor. Baba Kanadoğlu’nun 367 keşfi, tam mevsimi idi. “Bin yıl yaşayacaktı.” Yine de yatsıya eremedi. Bu mevsimde ölü doğar.

Anayasa çalışmaları başladı. Kısa zamanda tamamlanmasını, hayırlı olmasını; iyi ve başarılı bir şekilde uygulama nasibini Allah’tan niyaz ederiz.


Bütün devletlerin anayasaları tercüme edilip basıldı. Uygulamayı görme ve bilgi edinme güzel bir imkandır. Yalnız, hazır var diye kolayı seçip taklit etme, örnek alma hatasına düşülmemelidir. İyi bir iş yapılmıştır. İnşallah bu imkan, gereksiz lafa dönüşüp zaman kaybettirmez. Taklit ve özenti, anayasayı yamalı bohçaya, palyaço kıyafetine döndürür. Böyle bir elbise milletimize yakışmaz. Kendi değerlerimizle bir anayasa gerek.


Arap baharı denen, yeni demokrasiye geçen, kurulu ve yerleşmiş bir meclisi olmayan ülkelerde kurucu meclis zarurettir. Oturmuş meclisi olan ülkelerde anayasayı meclisin yapması en tabii yoldur.


Anayasa her şeyden önce siyasi bir belgedir. Siyaset, deneyim gerektiren meslektir ve yeri meclistir. Kurucu meclis seçimleri sağlıksızdır. 1960 darbe kurucu meclisine, Osmaniye ve Adana’dan seçilerek Ankara’ya geldim. Ya Ankara?


1960 darbesinden başlarsak, yarım kalmış ve tamamlanmış bütün darbeler, anayasalarla özgürlüğü değil, millet için bin yıllık bir demir kafes hedeflemiştir. Özel yorumcular üremiştir. “TBMM’de 411 oy kaosa kalktı” tehdidinden, İslami anlamda başını örtenin okuma hakkından, vatandaşlık hakkına kadar hiçbir insan hakkının olamayacağını savunan medya gladyatörleri doğmuştur. Bu zulüm, Fransız mason locasının, “% 80 istemese aldırmayın” talimatıyla, “TBMM seçse de, başörtülüyü Çankaya’ya çıkarmayız” zorbalığına kadar varıp dayanmıştır.


Saymaya gerek yok. Milletimiz taklit ve kopya hükümlerden çok çekti. Yıllardan beri ruhuna ve bedenine uygun adil bir anayasa diyor. Meclis’ten beklenen bu. Abartıldığı kadar büyük değil. ABD’yi yeniden keşfetmeyeceğiz. Abartmayın. Abartırsanız, görgüsüzün çocuğunun bir tarafını kopartmasından beter, ne kadar saçmalık varsa onlar da girer anayasaya. Sade ve net olsun.


Genel yapı için iki nokta daha: 1) Yeter sayı olsa dahi halk oyuna sunulmalı. Külfet ve uzatmasına rağmen. a) Güç doğuracak? b) Baştan kararlılık, Anayasa hazırlığında milletin kriterlerini, AB ve bütün kriterlerin önüne geçirecek. c) Darbe anayasalarında, “Hele darbeci gitsin” dendi. Şimdi Meclisimizden şikayetimiz yok. Beğenmezsek, “Tekrar” deriz. Bu, halkla beraber yürüyüşün en üst çıtası olur.


2) Zalimler, “özgürlük” arzusunu haddinden fazla baskınlaştırdı. Özgürlük, hayatın bütünü değildir. “Bal da olsa fazlası zarar.” Özgürlük diye, ruh hastalarını ortaya salmak, milleti rahatsız, ahlakı ve insani değerleri tahrip eder. Unutmamalıyız, özgürlük rejimleri yalnız ahlaklı toplumlarda yaşar. Ahlaki sefalet diktatörlükle biter. Milleti, diktatörlüğe sürükleyecek, ahlaksızlığı hakim, insani değerleri mahkum eden bir özgürlüğü asla istemeyiz. İnsan da, insanlık da, demokrasi de, ahlak korunursa yaşar. Özgürlük diye sapıklık korunursa ölür. Sevgilisini doğrayıp çöpe atan kimse insan mıdır? Milletine, kurşun yağdıran diktatörün, İslami örtülü öğrenciyi okulundan atan rejimin adı demokratik cumhuriyet olsa ne anlam taşır? Siyasetin ruhu Hak’ta; gücü samimiyet ve güvendedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi