Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Kendi kalesine gol atmak!..

Kendi kalesine gol atmak!..

Futboldan pek anlamam ama bir futbolcunun hayatının en kötü anlarından birisini, kendi kalesine gol attığı zamandır herhalde.

Hele de bu gol, kritik bir maçta ve onun da son anlarında, yenilgi getirecek bir biçimde atılmışsa...

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri önder Sav da, hayatının en kötü günlerini yaşıyor olmalı.

önce Hac’da kurası çıkmayan bir vatandaşla yaptığı konuşmada sarfettiği çirkin sözler ve ardından da, büyük iddialarla ortaya atılan ve ardından hemen herkesi gülmek zorunda bırakan, şu ‘dinlenilme’ olayı...

önceleri sürekli onu destekleyenler de dahil olmak üzere, katıksız CHP taraftarları bile önder Sav’a ateş püskürüyorlar artık.

çünkü önder Sav, affedilmesi zor hatalar yaparak, kendi kalesine ardarda iki gol atmıştır...

Dinlenme olayının aslında nasıl gerçekleştiği netleşene kadar, ufuneti bol bir hava estirildi Türkiye’de.

Her nedense dinlendiklerini düşünen çevrelerde bir telaş, bir telaş!..

Dinleme olayına aracılık ettiği varsayılan kurumlara, herhangi bir delil olmadığı halde, hücuma geçildi, dört bir koldan.

Ama olayın teknolojik bir acziyetten ve biraz da dalgınlıktan kaynaklandığı anlaşıldığında, sus-pus olundu.

Ve bu arada esas mesele güme gitti.

Devletin bir Merkez Valisi ile, muhalefette bulunan bir partinin Genel Sekreteri’nin, kapalı kapılar ardında, sözkonusu valinin daha önce görev yaptığı ille alakalı siyasi tarafları ağır basan bir konuşma yapması, normal midir?

Eğer normal ise, dinlenmeden dolayı neden bu kadar gürültü koparıldı?

Yok anormal bir durum varsa ve dinlenmenin de, söylendiği gibi olmadığı anlaşıldığına göre, şimdi ne olacak?.

Hiçbir şey mi?..

O zaman bütün bu gürültü neden çıkarıldı?

Yoksa olup bitenler önder Sav’ın, Hacca gitmek isteyen vatandaşımıza karşı sarfettiği ve hâlâ özür bile dilemediği çirkin sözlerin üstünü örtmek için mi kotarıldı?..

Peki ama bütün bu olup bitenler, önder Sav’ın değil de başka birisinin başına gelse idi, ne olurdu?

Yani, partisinin genel merkezinde, bir merkez valisi ile, daha önce görev yaptığı ilin siyasi durumunu konuşurken dinlenen, CHP Genel Sekreteri önder Sav değil de, bir başka partinin genel sekreteri olsa idi, durum ne olurdu?..

Siyasi yelpazenin sağındaki bir parti ya da iktidardaki bir partinin genel sekreteri böyle bir işi yapmış ve bu da diyelim, kartel gazetelerinden birisinde yayınlanmış olsa, gazete ve bu işi yaptığı varsayılan kurumlar mı hedef tahtası olurdu, yoksa o genel sekreter ve vali mi hedefe oturtulurdu?..

üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir husus...

üzerinde düşünmenin yetmeyeceği ve mutlaka belli esaslara da oturtulması gereken bir konu.

Her nedense kendilerini bu memleketin gerçek sahipleri gibi gören ve ne yaparlarsa yapsınlar, bunların mutlaka doğru olduğu, ya da öyle sayılması gerektiği vehminde bulunanlara, anlatılması gereken önemli şeyler var.

Bu konuların başında da; yanlış olan bir şeyin, kim tarafından yapılırsa yapılsın yanlış olduğunun kavranması meselesi geliyor, öncelikle...

Devletin merkez valisi ile bir siyasi partinin genel sekreterinin, kapalı kapılar ardında, siyasi yönü ağır basan bir konuşma yapması normal değilse, böyle bir konuşma yapılmamalı.

Böyle bir şeyin, kendilerinde sıradışı güçler vehmedenler tarafından algılanması ve uygulanması zorsa, -ki öyle gözüküyor- o zaman bu konuşmaların başkaları tarafından dinlenilmemesi için gerekli bütün tedbirler bari alınmalı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi