Tarhan Erdem

Tarhan Erdem

Kalkınmada yeni yaklaşımlar

Kalkınmada yeni yaklaşımlar

Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Güneydoğu bölgesinde toplantılarını sürdürüyor. Evvelki gün Diyarbakırda belediye, meslek odaları, baro başkanlarının da katıldığı toplantıda yerel yöneticileri dinledi.
Sayın Ekren, bölgesel kalkınma yaklaşımını iki ayak üzerine oturtmuş:
Biri, 'GAP'ın, yalnızca bir enerji ya da tarım projesi değil, bölgede sosyal ve kültürel değişim ve dönüşümü gerçekleştirecek bir proje' olduğu gerçeği. İkincisi de 'ana illerdeki geleneksel sektörleri saptayıp finansman olanaklarını da oluşturduktan sonra onlara rekabet imkânı sağlayacak' sektör araştırması.
Ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı, bu iki anlayış
'örtüştüğünde' 'yeni bir bölgesel kalkınma vizyonu' oluşturma 'şansının olacağı' kanısındadır. Gerçekten, bir ülke veya bölgenin kalkınmasını tek bir projeye bağlı sayarak bugüne kadar amaçlarımıza varamadık.
Toplantıda söylenenlerin bazılarını sizlerle paylaştıktan sonra, vizyona eklenmesi gerektiğine inandığım bir konuyu yazmak istiyorum. Önce, okuyabildiğim haberlerden özetler vereyim:
Belediye Başkanı Baydemir toplantıyı, 'katıldığım en verimli, en kapsamlı yetki ve sorumlulukları itibarıyla en sonuç alıcı' olarak tanımlamış. Baydemir sözünü sakınmayan bir siyaset adamı olduğu için, içtenliğine güvenebiliriz.
"Diyarbakır'ın kalkınması Türkiye'nin kalkınmasıdır" diyen Baydemir, bölge
için 'pozitif ayrımcılık' istemektedir. Baydemir, haklı olarak hazırlanan kalkınma projeleriyle, 'demokratikleşme ve toplumsal barış politikalarının' birleşmesi gerektiğinin de altını çizmiş.
Diyarbakır Belediye Başkanı bu sözleriyle, sorunların çözümünde halka güvenmenin ilk adım olduğuna inananları haklı çıkarmıştır. Umarım kendisini dinleyen siyaset adamları da bu sözleri doğru değerlendirmişlerdir.
Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu ile Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya da, sonuçta parasal ve siyasal açılımların birlikteliğinin değerini ortaya koymuşlar.
Habere göre toplantıda önemli bir konuya da değinilmiş: "İşsizlik değil mesleksizlik söz konusudur".
Kimin söylediği ve söylenen cümlenin tamamını haberde göremediğim bu saptama, böyle bir toplantının baş konusu olma değerindedir. Evet, Güneydoğu'da olduğu gibi, Sivas'ta da, Kütahya'da da, İstanbul'da da işsizlik değil, mesleksizlik söz konusudur.
Açıkçası 'işsizlik' diyerek konuştuğumuz bu konu gerçekte, iş yapacak çağa gelmiş, ancak herhangi bir iş becerisine sahip olmayanların para kazanamamaları, bu kadar çok sayıda vasıfsız işçiye iş yaratılamaması sorunudur.
Bu sorun, pek çok sorun gibi Güneydoğu'ya özgü değildir ama orada daha yoğundur, daha yakıcıdır.
Bunun içinden nasıl çıkılabilir? Belki Doğu bölgesi kalkınma projelerini tartışmaya bu soruyla başlamamız gereklidir. Ülkemizde, yaşamını sürdürmek için, onuru için, çocukları için, para kazanmak için iş arayan, açık mesleksiz 5 milyon çevresinde insanımız vardır. Dönemimizin en önemli sorunu, bunlara iş becerisi kazandırmaktır.
3-12 ayda meslek kazandıran, yatılı meslek okulları projesini hemen geliştirmeli ve uygulamaya koymalıyız. Bir düşünün, yılda 500 bin insanımızı iş becerisiyle donatan 'yetişkinler eğitimi' projesi, ülkemizi nerelere taşır?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tarhan Erdem Arşivi