Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

“Tehniyye-i Iydiyye”

“Tehniyye-i Iydiyye”

Eski İstanbul’da, bayramların en görkemli şekilde yaşandığı mekân “Saray-ı Amire”, yani Topkapı Sarayı idi.


Topkapı Sarayı her bayramda görkemli kutlamalara sahne olur, saray protokolünün gerektirdiği tüm ayrıntılar eksiksiz yaşanırdı.


Resmî bayramlaşma bayramdan üç gün önce başlardı.


Sarayda bayramlaşmanın nasıl olacağı, Fatih Kanunnamesi’nde ayrıntılı bir şekilde belirtilmişti.


Kanunname’ye göre, padişah, sabah namazını Hırka-i Saadet Dairesi’nde kılacak, daha sonra Hırka-i Saadet Dairesi’nin önüne yerleştirilen tahtına oturacaktı.


Padişah tahta oturunca orada bulunan hocalar dualar okuyacaklar, ardından görevliler bunlara hediyelerini vereceklerdi.


Mehter çalmaya başlayınca, bir taraftan da “Bu gibi günlere yetişmek her zaman müyesser ola” anlamında bağırılıp dua edilecekti.


Kanunname şöyle diyor...


“Ve bayramlarda Meydan-ı Divan’a taht kurulmak emrim olmuştur. El öpüldükte vüzeram ve Kadı Askerlerim ve Defterdarlarım kafadarım olup duralar...


“Ve hocama ve Müftü’l-Enem’a ve vüzerama ve kadı askerlerime ve Baş Defterdar’ıma ve Nişancıya kendüm kalkmak kanunumdur...


“Ve çavuşlar el öpmek kanunumdur. Ve ehl-i mansıbın hurde ehl-i mensıplarından Alay Beği el öpmek kanunumdur...


“Ve Müteferrika ulufe ile olursa el öpmek kanunumdur. Ve Çeşnigir el öpmek kanunumdur. Ve Zaim ve Erbab-ı Tımar el öpmek lazım değildur...


“Zaim Müteferrikası yüz elli bin akçe ile el öpmek kanunumdur. Ve altmış akçeden yukarı ve yetmiş akçe kadılar el öpmek kanunumdur. Ve yirmi akçe Müderris el öpmek kanunumdur. Ve kitaptan nefer olan Reis Kâtipleri ve Defterhane Kâtipleri, gerek kâtip oldukta ve gerek iyd’de (bayramlarda) el öpmek kanunum değildir.


“Ve Ehl-i Mansıb olan muhasebesi ve Yeniçeri Kâtibi ve Sipahiler Kâtibi ve Rüznameci el öpmek kanunumdur. Ve bilcümle divana uzun yenli kaftan ile gelenler hace makamındadur.” (Kanunnâme–i Âl–i Osman, s. 25).


Bayramlar, Osmanlı Başkenti ve saray açısından hayatı renklendiren önemli günlerdi...


Bir tarafı ibadet, bir tarafı neşe idi...


Harem halkı meşruiyet içinde eğlenir, karşılıklı hediyeleşmeler yaşanır, küslerin barışması sağlanırdı.


Bu süreçte padişahın dindarlık ve iyilikseverliğini vurgulamak amacıyla yoksullara sadakalar dağıtılırdı...


Halkın iyi bir bayram geçirmesi için tedbirler alınır, kente daha fazla zahire, meyve, sebze ve canlı hayvan getirtilmesi sağlanırdı...


Büyük camilerin avlularına yemiş, baharat, bakkaliye, şekerleme, mum, fener, kandil gibi yiyecek maddeleri ile kapamacı işi hazır elbise ve kumaş satan sergiler kurulurdu...


Bazı sergilerde kitap ve oyuncak satılırdı...


Törenler “Arefe Muayedesi” (Arefe Merasimi) “Tehniyye-i İydiyye” (bayram kutlamaları), “Muayede Resm-i Hümayunu” (padişahla bayramlaşma) ve “Alay-ı İyd” (bayram alayı) olmak üzere dört aşamada yapılırdı.


Bayram tebrikine yalnız Müslümanlar katılmazdı. Ermeni Patriği’nden Keldani Patriği’ne, Ortodoks Metropolitler’den Karadağ Prensi’ne kadar azınlık temsilcileri de padişahla bayramlaşırdı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi