Ersoy Dede

Ersoy Dede

Güvenlik paranoyası

Güvenlik paranoyası

Deniz Otobüsüne yönelik eylemden sonra toplu ulaşım araçlarında güvenlik önlemi meselesi tartışma konusu oldu. Bu hatta çalışan bir gemiye, nasıl olmuştu da böyle bir eylem düzenlenmişti? Cevabı basit.. Çünkü x-Ray cihazı yok.. Üç gündür bu muhabbeti dinliyorum.. Biliyorsunuz eylemden hemen sonra Ulaştırma Bakanı, yolcu emniyeti için gerekli tedbirlerin gözden geçirileceğini söyledi. Bu şu anlama geliyor; “artık şehir hatları vapurlarına binmek işkenceye dönüşecek”.

Sadece gemilerde mi? Sokaktaki insana sorun, ne diyorlar? Metrobüslere binerken de x-Ray cihazı yok. Dolayısıyla metrobüsler de güvensiz.. Diyorlar mı bunu? Yani metrobüs istasyonlarına da metal dedektörlü güvenlikler koyalım. Evet de bunun sonu var mı sevgili okurlar? Kim teklif edebilir ki, Kadıköy-Küçükbakkalköy dolmuşlarına binerken çantalar kontrol edilsin?.. Yani terör eylemi olacaksa oluyor zaten. Alışveriş merkezlerine girişte sıkı güvenlik önlemleri var öyle değil mi? Kapıdan içeri girerken, tırnak makası bile sokamıyorsunuz AVM’lere.. Peki AVM’ler içindeki av malzemesi satan dükkanlarda, havalı tüfeğinden rambo bıçağına kadar her şeyi satın almak mümkün değil mi?

Dahası, AVM’ler, insanların kalabalık olduğu yerler de, sinemalar-tiyatrolar değil mi? Yani kitlesel bir terör eylemi gerçekleştirmek istese bir adam, tiyatroyu, sinemayı, çay bahçesini seçmez mi? Mecidiyeköy’de Profilo Alışveriş Merkezi’ni koruyorsunuz diyelim, hemen dibine kurulan Mecidiyeköy Pazarı’nı da koruyabilecek misiniz? Profilo’nun kapısı ile pazarın ilk tezgahı yan yana.. kendimizi kandırmayalım. İngiltere bundan birkaç yıl önce böyle bir paranoyaya tutulduğunda, sokaklarda evlerde cadı avına çıkmaya başlamışlardı. İnsanlar rahatça metroya binemez, çarşıya-pazara gidemez olmuşlardı. Bizde de benzer günler gelmek üzere. Ve PKK’nın yapmak istediğinin de bu olduğu çok açık.

Terör, kendi başına adam öldürmek, cinayet işlemek üzerine kurulu bir şey olabilir. Ama halkta korku ve panik oluşturmak da terörün tanımı içinde bir yerde. Ve halkta panik ister terörist eliyle oluşturulsun isterse yerel yetkililer, sonuç değişmez. Size daha çarpıcı bir şey söyleyeyim; en sıkı korunan yerler havaalanları değil mi?

Uçağa binerken ayağınızdaki ayakkabıya kadar çıkarmıyor musunuz? Hem de en az iki defa. Peki uçak kaçırılmıyor mu? Dahası en fazla kaçırılan toplu ulaşım aracıdır uçak. Hatta hava korsanlığı, halkta bir tür havacılık tabiri gibidir. Otobüs, tren ya da dolmuş kaçıranlar, uçak kaçıranlara oranla marjinal sayılır. Gemi kaçırma işinin örnekleri var şüphesiz. Yine de olacaktır.

Gerek fidye amaçlı gerekse siyasi amaçlı kaçırmalar dünyanın dört bir tarafında sürecektir. Bugün PKK kaçırır yarın Somalili korsanlar. Güvenlik paranoyasına tutulup da hayatı zindan etmenin anlamı yok.

“KARA-VAN’A”

Van’daki depremzedelere ne yapılabilir diye kafa yoruyor herkes. Bir tanesi alüminyüm folyodan ceket yapmış 60 TL’ye satıyor. Bir de diyor ki; “devlet eğer Van için topluca alacak olursa indirim yaparım”..

Bir başka gazetede bir ilan; “sosyal sorumluluk kampanyaları için uygun fiyatlı bot”.. Size söyleyeyim bunun adı en hafif tabir ile fırsatçılıktır. Bir şey yapmak istiyorsanız yaparsınız, yapmayacaksanız, ticari hedef olarak kendinize başka yerler arayın. Oradaki insanların tepesine kar yağıyor. Bütün bir kış ihtiyacınız olmayacak.

Yazlıklarınızın anahtarlarını versenize depremzedelere. Karavan sahipleri, göndersenize karavanınızı Van’a.. Bu kış, içinde üç yavru ısınsın, ocağında bir çorba kaynasın. Ne kadar zarar verebilirler ki aracınıza bir kış boyunca. Kamp çadırı olanlar. 10 senede bir defa kamp yapacaksınız diye dolap bekliyor o çadırlar. Söylemeye utanıyorum. Ama söylemezsen, ucuza bot üretip topluca satmaya çalışıyor adamlar. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi