Ersoy Dede

Ersoy Dede

Gözyaşlarımızı bitti mi sandın?

Gözyaşlarımızı bitti mi sandın?

Son birkaç gündür yaşadıklarımızı birkaç ana başlıkta ele almamız gerekiyor. Evvela çözüm süreci bakımından ele alalım yaşananları. 40 seneye yakındır akıttığımız gözyaşlarımızın artık dinmesi için atılan adımlarda sona yaklaştığımızı zannedenler bir defa daha yanıldı. Bu köşeyi düzenli olarak takip edenler hatırlayacaktır, barışın böylesine kolay, tereyağından kıl geçer gibi gelmeyeceğini, sinir uçlarımıza dokuna dokuna yürüneceğini falan çok yazdık. Devletin içinde de, örgütün içinde de barışın gelmesini istemeyenler olduğunu, bunların ülkeye barış gelmemesi için çaba sarf eden bazı Avrupa ülkeleriyle de ilişkili olduğunu söyledik. Saf olmayın.. İçinde kendilerinin olmadığı bir barışı bize böyle kolay bırakırlar mı sanıyordunuz?. Ama biz Kürtler ve Türkler, tırnaklarımızla kazıya kazıya bu noktaya getirdiğimiz barışı, çok üzgünüm “yedirmeyeceğiz”…

ABDULLAH ÖCALAN’A DARBE

Gelelim Kobanî bahanesiyle ortalığı yakıp yıkanlara. Dün Selahattin Demirtaş, kendi kitlesini sağ duyuya davet etti. Sanki sokağa o kitleyi ben dökmüşüm gibi.. Peki ama hiçbir şey olmamış gibi “hadi artık evinize dönün” demesinin altında yatan ana neden ne?.. Arz edelim. Barış süreci içinde PKK’nın kendi heterojen yapısı da su yüzüne çıktı. Bakın Demirtaş, o kitlesine “eve dönün” dediği açıklamasının satır arasında tek cümle bir şey söyledi.. “Sayın Öcalan ile de mesaj yoluyla iletişim kurduk, o da böyle düşünüyor” dedi… Yani by-pass edilen Öcalan silkelenip duruma müdahale etmiş ve gerek örgüt gerekse HDP tabanı üzerinde oluşturduğu karizmatik liderliğinden aldığı güçle Selahattin Demirtaş’a bu açıklamayı yaptırmıştı. Bunun başka bir okuması yok. Bu son süreçte az kalsın Cemil Bayık Öcalan’a rağmen kendi gücünü örgüt üzerinde etkili kılacak ve hatta bunu da Öcalan adına yaptığına inandıracaktı insanları. Nasıl ki Lenin’e rağmen partiyi ele geçiren Stalin, Troçki’yi sürgüne yolladıysa PKK içinde de Öcalan’ı devre dışı bırakan bu tür girişimlerin sıklıkla denendiğini görüyoruz. 

9 EKİM 

Öcalan’a rağmen Öcalan adına derken neyi kastettiğimi de açıklayayım hemen. Olayların arkasındaki güç, Abdulah Öcalan’ın yakalanma sürecinin başladığı Suriye’den çıkışının sene-i devriyesine önem atfediyor. 9 Ekim’in özelliği bu. Sorsan “Öcalan’a özgürlük” naraları atarlar, Öcalan’ın yakalanış ya da kaçış sürecini ‘özel gün’ gibi gösterirler, doğum gününe özel işler yaparlar. Dışarıdan bakıldığında Öcalan’ın da içinde olduğu bir planmış gibi görünür. Ama netice bu… Peki bunun arkasında kim var?. İşte Suriye ekibi ve Cemil Bayık’ın etkisini söyledik. Onların arkasındaki güç ise Almanya ve ‘Güneydeki Sevdiğimiz Ülke’… Güneydeki sevdiğimiz ülke derken ittifakın bir kanadı daha kendi kendine iyot gibi açığa çıkmış oluyor. Bundan birkaç ay önce ‘Öcalan’sız PKK’ planlarının yapıldığını, yayınlanan tapelerden öğrenmedik mi?..  Almanya, Neocon’lar ve paraleller el ele vermiş, derin PKK’yı kullanarak yakıyorlar ülkeyi.  

KILIÇDAROĞLU TEZKERESİ

Gelelim meselenin iç politik yansımalarına. Başta tezkereye hayır diyerek IŞİD’e karşı mücadelede başka bir pozisyon aldığını ilan eden CHP’nin başkanı dün kameralar önündeydi. Ve dedi ki; “kapsamını değiştirin şu tezkerenin biz de destek verelim bir daha geçirelim”.. Ne istiyor kapsam olarak? “…… Gelin, askerimizin kara harekâtını Kobani’nin kurtarılması ve IŞİD’ten temizlenmesi amacıyla sınırlandıralım….” Daha hâlâ anlamamış ki Kılıçdaroğlu meseleyi.. Sanıyor ki bizim Kobanî gibi bir önceliğimiz var. Peki yarın Afrin, Kamışlı, Serekaniye, Derik, Tel Abyad dara düşerse oralara özel “kurtarma tezkereleri” mi çıkaracağız?.. Kılıçdaroğlu kadar non-politik bir adam daha görmedim. Bizim derdimiz Kobanî ile değil ki, ülkemizin güvenliğiyle ey CHP… Biz bir güvenlik sorunu yaşıyoruz. Tezkere de bununla ilgili. Koalisyonun fiili patronu Amerika bile “Kobani bizim için önemli değil” diye açıklama yapmış sen kim adına Kobani’ye girelim IŞİD’i dağıtalım diyorsun, anlamak mümkün değil… Biz kendi ülkemizi koruyoruz. Esed’i değil. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi