Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Kimlik çatıºmaları ve cemaat

Kimlik çatıºmaları ve cemaat

Mü’minlerdeki dinî kimlik hiyerarºisi ºöyledir:

En üst kimlik ve payda iman, İslâmiyet, Müslümanlıktır. Sonra Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat gelir. Onun altında mezhep vardır. Bunun da alt grubu, tarikat, cemaat. Bunların da çeºitli ekol ve grupları olabilir.
Bütün mü’minler, Müslüman olarak en üst kimlik ve payda olan bir cemaattir. Ancak, diğer alt kimlik ve paydalar, buna mani değil. Cemaat, meslek ve meºrepten doğmuº olmalı. Yani, huy, mizaç, karakter, üslûp ve metod farklılığından. Ayrı mezhepten olup, aynı meºrepte olanlar; yani farklı frekanslar, farklı grupları, cemaatleri oluºturur. Bu farklılıklar, sosyal hayatın tabiî bir sonucudur, zenginliktir, güzelliktir.
Tarikat ve cemaat, farklı meslek ve meºreptekilerin bir dayanıºma müessesesi olarak tarihin her devresinde var olagelmiºtir. Bundan sonra da var olacaktır.
Aynı tornadan çıkmıº, tek tip varlıklar değiliz. Farklı meslekler gibi, farklı cemaatlerin bulunması da sosyal hayatın tabiî bir sonucudur. İnsan fıtraten medenî olduğundan hemcinsleriyle bir araya gelmeye, teselliye, yardımlaºmaya, dayanıºmaya mecburdur. Bu, fıtrî bir meyil, psikososyal bir ihtiyaçtır. Medeniyetin sefih kısmı bu boºluğu; meyhane, pavyon, eğlence ve sefahet merkezi klüpler ve spor ile doldurmaya çalıºıyor… Ne var ki, sonuç her haliyle ve bütünüyle hüsran…
Cemaat aynı zamanda, maddî-manevî iºlerde ve hizmetlerde iº bölümüdür. Tıpkı çeºitli meslekler ve pazarcı esnafı gibi. Kimi giyim-kuºam, kimi kap-kaçak, kimisi sebze-meyve, soğan, biber pazarlar... Dikkat edilirse, pazarcılar, kendi malının değerini ve güzelliklerini nazara verir. Baºkalarının mahsulünün eksikleriyle, acılığıyla uğraºmaz!
İslâmî hizmetlerde de herkes kendi üretiminin özelliklerini, güzelliklerini dikkate sunmalı. Baºkalarını kötülemek, baºkalarının meslek ve meºrebini eksik göstermek, kendine değer katmaz. Zaten, zararlı olan, farklı cemaat ve tarikatların bulunması değil; bunların birbirlerini yermeleri, tenkit etmeleridir.
Osmanlı devletinde; emniyet, kontrol, vergi toplama, sulh ve anlaºma gibi temel meseleler dıºındaki eğitimden sağlığa, imar iºlerinden belediye hizmetlerine kadar bütün iºler vakıflara, tarikatlara, cemaatlere, bir anlamda gönüllü kuruluºlara devredilmiºti…
1850’lerden sonra, “sanayi devrimi” ile birlikte palazlanmaya baºlayan Deccalizm, sekülarizm dine, manevî değerlere, dolayısıyla dinî cemaat ve tarikatlara savaº açtı.
1925’lerde tekke, zâviye ve medreseler kapatılarak, okullardan din dersleri kaldırılarak iºe baºlandı. Cumhuriyet adı altında seküler, demokrasisiz, hak ve hürriyetlerden mahrum bir yapı ile din vicdanlara hapsedilmek ve toplum hayatından silinmek istendi. Dindarlar horlandı, sosyal bir yapılanma olan cemaatleºme de resmen illegal kabul edildi.
Din ve inancın evvelâ fert, sonra aile ve toplum hayatından tamamen silinmesi hedeflendi. 30 Kasım 1925 tarihinde tekke ve zâviyeler kapatılarak, ehl-i tarîk, cemaat, dinî ekol, mektep ve medrese ehli faaliyetlerinden men edildi. Üç kiºi bir araya gelip Kur’ân tefsiri okuyamazdı. Mevlid için bile izin istenirdi ve jandarmanın gözetimi altında okutulurdu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi