Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

“Şeker”de neler oluyor?

“Şeker”de neler oluyor?

Akit’in Pazartesi günkü sayısında dikkat çeken bir haber vardı.
Aktarılan bilgiler korkunç!
Toplam ederleri yaklaşık 2.5 milyar TL olan 4 şeker fabrikası 500 milyon TL’ye satılmış, iyi mi?
Haberin ayrıntılarına geçmeden önce…
Hemen akla önceki özelleştirmeleri getireceğinden;
Bugüne kadar ki “devlet satışları”na şöyle bir göz atalım:

Son dönemde adından en çok söz edilen devlet kurumlarından olan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre, ülkemizde özelleştirme ilk 1986 yılında yapılmış.
1986 yılından bugüne kadar 199 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış/devir işlemi gerçekleştirilmiş ve bu kuruluşlardan 188’inde hiç kamu payı kalmamış.

Bunlardan toplam 42 milyar dolar gelir elde edilmiş.

Yıllar itibariyle özelleştirme işlemlerine bakıldığı zaman, çok önemli bir bölümünün AK Parti döneminde gerçekleştiği görülüyor.

Bu 42 milyar dolarlık özelleştirmenin, sadece 8 milyar doları 2002 ve öncesine ait.
AK Parti döneminde 34 milyar dolarlık özelleştirme yapılmış.

Özelleştirme ile devletin elinden çıkarılan kurumların başlıcaları şöyle:

Türk Telekom, Telsim, ERDEMİR, Kuşadası Limanı, İzmir Limanı, Başak Sigorta, Adabank, Avea, Petkim, Tekel, Finansbank, Oyakbank, Denizbank, Türkiye Finans, TEB, Cbank, MNG Bank, Dışbank, Şekerbank, Beymen, Sümer Holding, Enerjisan, Garanti, Eczacıbaşı İlaç, İzocam, Demir Döküm, Döktaş, POAŞ, SEKA, TAKSAN, GERKONSAN, ETİ, EBÜAŞ, TÜGSAŞ, TEDAŞ, USAŞ, SEK, Et Balık Kurumu, Araç Muayene İstasyonları…

Halk Bankası, Türk Hava Yolları, otoyollar, köprüler, limanlar, Başkent Doğalgaz A.Ş. özelleştirme kapsamında bulunan kurumlardan öne çıkanlar.

En son özelleştirilen devlet kurumları, yukarıda bahsettiğim haberde perde arkası ortaya konulan şeker fabrikaları.

Geçtiğimiz hafta Erzincan, Elazığ, Elbistan ve Malatya şeker fabrikaları, Kolin-Limak adlı ortak girişim grubuna 266 milyon dolara satıldı.
Yani yaklaşık 500 milyon TL’ye.

Akit’in aktardığı bilgilere göre, 500 milyon TL’ye satılan bu 4 şeker fabrikasından sadece birinin arsası 540 milyon TL değerinde…
Şöyle ki;
500 milyon TL’ye satılan 4 fabrikadan biri olan Malatya Şeker’in 2010 yılı için Malatya Belediyesi’ne ödediği emlak vergisi tutarı 240 bin lira.
Buradan arsanın değerinin 240 milyon lirayı bulduğu anlaşılıyor.
Emsale göre ise çok ama çok daha yüksek.
O da şöyle:
Belediye, 2009 yılında şehrin merkezindeki 32 bin metrekarelik bir alana sahip olan eski hal binasını Hollandalı bir firmaya 52 milyon liraya satmış.
Arsalar yanyana.
Bu satıştan yola çıkarak Malatya Şeker Fabrikası’nın arsasının değerini hesaplamaya kalktığınızda ortaya 540 milyon lira gibi bir değer çıkıyor.
Çünkü şehrin en değerli bölgesinde bulunan Malatya Şeker Fabrikası’nın arsası, eski hal binasının arsasının 10 katından fazla bir büyüklüğe sahip.

Peki bu arsa, fabrikayla birlikte kaça satılmış?
500 milyon TL’ye.

Bitmedi:
3 ayrı fabrika daha, arsalarıyla birlikte ve bu fabrikaların arsaları Malatya Şeker’in 540 milyon TL’lik arsasını 3’e, 5’e katlayacak büyüklükte.

Yine bitmedi:
Kolin-Limak, 500 milyon TL’yle fabrika ve arsaların yanında bu portföye ait 131 bin 400 tonluk ‘A’ şeker kotasını da almış durumda.
Bunun bedeli ne dersiniz?
En kötü 200 milyon TL.

Gelin birlikte hesaplayalım:

4 şeker fabrikası, arsaları ve kotası ile birlikte 500 milyon TL’ye satıldı.
4 şeker fabrikasının kuru ederini geçtik…
Sadece birinin arsa değeri 540 milyon TL.
Daha büyük olan diğer 3 fabrika arsasının ederlerini de bu fiyattan hesaplarsak, 1 milyar 620 milyon TL gibi bir rakam ediyor.
Etti mi 2 milyar 160 milyon TL.
200 milyon TL kota ederini de ekleyelim:
Eder 2 milyar 360 milyon TL.
Fabrikaları hiç hesaba katmıyoruz.
500 milyon TL nere, fabrikalar ile 2.3 milyar TL nere?

Tüm bu bilgiler geçtiğimiz hafta yapılan şeker özelleştirmesiyle ilgili olarak ‘kim kazandı?’ sorusunu gündeme getiriyor…
Devlet mi, millet mi?
Yoksa?..
Kamu yararı bunun neresinde?

Ve şu soru:
Daha önce özelleştirilen diğer kurumlar da bu şekilde öldü pahasına mı gitti yoksa?

İŞÇİLERİN FERYADI: YAPMAYIN ETMEYİN...

Bu rakamları görünce, Şeker İş Genel Başkanı İsa Gök'ün, şu açıklamasını daha bir önemsedim:

"Dünyanın en liberal ülkelerinde dahi şeker üretimi şahısların değil, çiftçinin, işçinin ve devletin elindedir. Polonya bile geçmişte yaptığı hatalardan ders çıkarmış, özelleştirme stratejisini yeniden gözden geçirerek, özelleştirilecek olan fabrikaların işçiye ve çiftçiye satılmasını öngören kanunlar çıkarmıştır. Bizde ise Özelleştirme İdaresi akla, mantığa ve vicdana sığmayan düşüncelerle adeta cinnet iklimine girmiş ve buradan çıkamamıştır.
 
Buradan Sayın Başbakan’a seslenmek istiyorum. Sayın Başbakan’ım; Şeker sektörü çalışanları en kötü günlerinde bile ekmeği için tepki göstermedi. Dar günleri dert etmedi. Van depreminde, her tür olumsuz koşula rağmen üretimine aralıksız devam etti. Sektöre yıllardır işçi alınmamasına rağmen üretimi bir gün olsun aksatmadı, devleti ile didişmedi, ülkesi ve ekmeği için gecesini gündüzüne kattı. Kimse de, Şeker İş Sendikası kişisel çıkarları için özelleştirmeye karşı çıkıyor demedi, diyemedi. Çünkü biz sektör aleyhine olduğuna inandığımız tüm kararlara karşı mücadele ettik; bunun için Şeker Kurumunun kapatılması kararının, NBŞ kotalarının artırımı kararlarının iptali için davalar açtık…
 
Sonuç olarak; herkes bilsin ki biz buradayız. Sektörümüze, ülkemize ve insanımıza yapılan yanlışın karşısında, gerçekleri sonuna kadar ifade etmek için..."
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi