Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Hakiki dost şifadır

Hakiki dost şifadır

Hastalıkların tedavisi sadece bir takım iğne ve haplardan ibaret değildir. Allah (c.c) Kur’ân-ı Kerîm’de, Kur’ân ve balın şifa olduğunu beyan ediyor. Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v) fakirleri doyurmanın, yetimi sevindirmenin, sadaka vermenin, tebessümün... de birçok hastalıklar için şifa olduğunu haber veriyor.

Hz. Dâvud Aleyhisselâm’ın hikmetli bir sözü vardır. Der ki:

“Dostlardan ayrı kalmak kişiyi hasta eder.”

Demek ki, hakiki dost da birçok hastalıklar için şifa oluyor.

Hakiki dostluk Allah (c.c) için olanıdır. Bundan dolayı hakiki dostlar demişler ki:

Fâni dünyanın padişahı değiliz.

Gönül hırkalarını yamar giyeriz.

Dostlarla ağlar dostlarla güleriz...

Dostlarla gülüp dostlarla ağlayabilmek; böyleleriyle dostluk bağları oluşturabilmek mesele budur. Böyle dostların yokluğudur insanları hasta eden.

Şair Bâki’ye arkadaşları kaç çeşit dost var diye sorarlar. Bâki, üç çeşit dost olduğunu söyler ve şöyle sıralar:

“Bir dost vardır gıda gibidir, onu her gün ararsın

Bir dost vardır ilâç gibidir, icâb ettiğinde ararsın.

Bir dost vardır ki hastalık gibidir, o seni arar.”

Hadi, kendinizi tahlil edin bakalım, sizin dostluğunuz ve dostlarınız hangi gruba giriyor?

Dostlarınız ne kadar çok olursa olsun katiyyen bezginlik göstermeyin. Dostları çoğumsamayacağız, bin dostumuz da olsa. Düşmanlarımızı da bir tane bile olsa azımsamayacağız. Dinimizin düşmanı câmi bile yapsa onu “Mescid-i Dırar” bileceğiz.

Dostlarını asla üzmeyeceksin; nasıl olsa onlar sadık diyerek ihmâl de etmeyeceksin. Senin dostluğun eline geçen makam, mevki, şan ve şöhretle birlikte netleşir. Eba Müslim Horasanî’nin enfes bir tespbiti vardır. Levha yapıp duvarlara asılması her gün de okunması gereken bir tespit. O diyor ki:

“Onlar, zararlarından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular.

Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar.

Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırdıkları dost düşman oldu.

Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”

Bu meyanda Hz. Ali (RA)’nin bir sözü burada yerini almalı. Diyor ki:

“Dostların kâlbini kırmakla düşmanların arzularına hizmet etmiş olursun...”

Dostunu-düşmanını tanıyamamak denilen şey de bu olsa gerek.

İmam-ı Şâfii rahmetullahi aleyh hazretleri de dostluk hakkında hep kulaklarımızda küpe gibi kalması gereken şu tespitinde der ki:

“Zor günde faydası olmayan arkadaş,

Düşmanına yakındır kıyaslanırsa,

Hangi asırda yaşarsa yaşasınlar,

Gerçek dostlar ve kardeşler,

Ortaya çıkar o kederli ânlarda...”

Batı ve Batılı kafa yapısına sahip kimselerden gerçek dost olmaz. çünkü Batılı insanın kafası bakkal terazisi gibidir. Hep maddî düşünür. Ne kadar menfaat koyarsan o kadar dostluk alırsın. Onların dostluğu, arkadaşlığı, akrabalığı, komşuluğu hep menfaate dayanır. Batılı’nın aklı kendi eliyle yapıp istasyonlara koyduğu gazoz makinesi gibidir. Bu makineye para atmazsan nasıl gazoz çıkmazsa, Batılılara da menfaat vermezsen dostluk alamazsın. Sadece menfaate dayanan Batı dostluğuna kanmak şuursuzluğun neticesidir.

Dostlarımıza bakalım; hakiki mi sahte mi? Denemeden de anlayamayız. Muhtaç olduğumuz anlar denemek için bir fırsattır. Şair ümit Yaşar Oğuzcan’ın dost denemesini “Dost Bildiklerim” başlıklı şiirinden buyrun birlikte okuyalım:


Sanırdım gündüzdü onlarla gecem,

İçimde ümitti dost bildiklerim.

Ne zaman yıkılıp yere düştüysem,

Bırakıp da gitti dost bildiklerim.


Hepsi varken baharımda, yazımda;

Kışın bir burukluk kaldı ağzımda,

Seneler senesi oysa gözümde,

Cihana eşitti dost bildiklerim.


Nerede o sözlere kandığım günler?

Her gülen yüzü dost sandığım günler?

Acıdan kahrolup yandığım günler,

Ta canıma yetti dost bildiklerim.


Meydana çıkalı asıl çehreler,

Aydınlanmaz oldu artık geceler,

Yalanlar tükendi, indi maskeler,

Birer birer bitti dost bildiklerim.


Korkar oldum bana “dostum” diyenden,

Yoksa yok olandan, varsa yiyenden,

Ne onlardan eser kaldı ne benden,

Beni benden etti dost bildiklerim.

Hakiki dost şifadır; onlardan ayrı kalmak ise hastalıktır. Allah (c.c) hayırsız “dost”lardan korusun ve kurtarsın...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi