CHP’nin uzun tutukluluğu bitirecek teklifi tartışılıyor. CHP elbette başka hesaplar peşinde. Onlar milletvekillerini kurtarmaya çalışıyor. Oysa başka bir gerçek daha var ortada.. 2,427 kişinin serbest kalmasına neden olabilecek bir düzenleme teklif ediliyor. “Polis öldürenler, katiller, tecavüzcüler, çocuklara karşı cinsel istismarda bulunanlar da bu yasadan yararlanır” diyor Adalet Bakanı Sadullah Ergin.. Gerçek olan bu.. Yazarınız bu sütunda binlerce kez uzun tutukluluk sürelerini eleştirmiş, tutukluluğun cezalandırmaya dönüştüğü serzenişine katılmış biridir. Dolayısıyla bugün farklı düşünmem mümkün değildir. Evet, elbette tutuksuz yargılama esas olmalı, adli kontrol tedbirine öncelik verilmeli fakat asıl sorun bunlar değil.. Neden 2 bin küsur tutuklu serbest kalır, toplumu irrite edecek sanıklar sokaklarda dolaşmaya başlar, biliyor musunuz? Çünkü henüz davaları sonuçlanmayan, haklarında hüküm verilmeyen 80 bin kişi cezaevinde yatıyor.. Teklifle örtüşen tutuklu sayısının en iyimser tahmini 2 bin civarı.. Bu rakam çok rahat yukarı çekilebilir.. Bugün tartışmamız gereken ise uzun tutukluluk süreleri kadar, yargılamanın hızlandırılması ve hazırlık soruşturması...

*

Bizim hukuk sistemimizde de yeri olan hazırlık soruşturması mekanizması işletilse, bunları tartışmıyor olacağız.. Hazırlık soruşturması deyince anladığımız şu; iddianame hazırlanana kadar sanıkların tutuklanmaması.. Orada şüphesiz istisnai durumlar olabilir. Kaçma, delil karartma vs.. Ama bu istisnai bir çözüm olmalı.. Bu süreçte de adli kontrol tedbiri işletilmesi esas olmalı.. Ama yargıda atılması gereken en önemli adım, yargılamanın hızlandırılması.. Hizbullah sanıklarının serbest kalmasıyla kamuda yaşanan tartışmayı hatırlıyor musunuz? Tutukluluk süreleri de kısa değildi halbuki.. 10 yıl yattılar.. Ama Yargıtay, (şu veya bu nedenle) kararını vermek için, 10 yıllık sürenin dolmasını beklediğinden, ortalık karıştı.. Şu halde, bizim ivedilikle halletmemiz gereken problem adil ve hızlı yargılama.. O zaman KCK’lılarla ilgili tartışmalar da, Ergenekon ya da Balyoz’la ilgili tartışmalar da haklılığını yitirir.

Suçunu belirlersin, yargılarsın, beraat edecekse eder, ceza alacaksa alır. O saatten sonra istersen milletvekili yapmaya çalışırsın, istersen parti başkanı.. Yasası, mevzuatı belli olduğundan, kafalar karışmaz.. Şimdiki kaosa bilerek girildi.. Kılıçdaroğlu da, Bahçeli de, PKK da biliyordu ki, YSK “Seçime girmesine engel yoktur” dese bile, seçildiği taktirde hakim serbest bırakmama hakkına sahipti.. Ama bu kişiler tutuklu yargılanmıyor da, örneğin cezalarını çekiyor olsalardı, yani hükümlü olsalardı, o vakit bu tartışmaların hiç biri yaşanmayacaktı.. Şüphesiz tutuksuz yargılanıyor olsalardı da yaşanmayacaktı. Mesela Sinan Aygün’de yaşanmadı. Mesela İlhan Cihaner’de yaşanmadı.

ÖCALAN’A DA YARAR MI?

Bu tip tartışmalarda hep tersten bakmaya olan alışkanlığımız, meselenin özünü görmemize engel oluyor. “Öcalan’a da yarar mı?” türü sorular nedeniyle işin esasını ıskalıyoruz.. Şüphesiz ki CHP, sicili nedeniyle çok güvenilir bir taslak hazırlıyor olmayabilir. Bu fikre itibar ederim. Ama “Öcalan’ı serbest bırakmak için plan yapıyorlar” yorumu, biraz zorlama bir yorum gibi geliyor bana.. Bunun, hukuki açıklaması şu; “milletvekili seçilenler derhal serbest bırakılır” türü bir madde geçerse ve Öcalan da milletvekili seçilirse, derhal serbest kalır, denebilir.. Ancak unutulmamalı ki, milletvekili adayı olma esaslarında herhangi bir değişiklik öngörülmüyor. Yani Öcalan’ın aday gösterilmesi ve YSK’nın da bunu onaylaması gerekiyor ki, imkansıza yakın.. Ha, geçmişte “imkansız” gibi görünen neleri “normal” karşılıyoruz bugün? Orası da ayrı.. Kalın sağlıcakla

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Rating uğruna göklere çıkardığımız adamları, düştüğü anda tekmelemediğimiz zaman..