Resul Tosun

Resul Tosun

Hezeyandan normalleşmeye

Hezeyandan normalleşmeye

Bundan tam 6 sene önce 7 Aralık 2005 tarihinde bu köşede bir yazı yayınladım.

'Daha sivil bir görüntü' başlığını taşıyan bu yazı Ankara'ya hâkim olan askeri görüntüye değinmiş, özellikle TBMM bünyesindeki muhafız taburunun garabetine temas etmiş, yazının sonunda da kuvvet komutanlıklarının, kara harb okulunun şehir dışına taşınmasını, muhafız taburunun da Meclis'ten çıkarılmasını talep etmiştim.

Muhafız taburuyla ilgili bölümde şunları yazmıştım: 'Dahası, TBMM'nin orta yerinde milletvekilleri bürosunun bitişiğinde koca bir kışla vardır, milletvekilleri askeri eğitim sedalarının gölgesinde görev yapmaktadır, bürolarına gelen misafirler şaşakalmaktadırlar. Akşam 19.00'dan sonra ise TBMM'nin güvenliği askere tevdi edilmekte bu saatten sonra bürosuna gitmek isteyen milletvekili kapıdaki nöbetçi ere kimliğini göstermek zorundadır. Hatta geçen sene CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce 19.00'dan sonra bürosuna gitmek üzere Meclis kapısına geldiğinde nöbetçi erler kendisinden milletvekili olduğunu ispat etmesini istemişler ve kısa süreli bir gerginlik yaşanmış ve olay basına yansımıştı.'(7 Aralık 2005, Yeni Şafak)

O tarihte milletvekiliydim. Ertesi gün basında milletvekilinin tabur rahatsızlığı şeklinde manşetler atılmış hiç beklemediğim bir şekilde gündemin birinci maddesi olmuştum.

Medyanın kışkırtıcı yayını üzerine 8 Aralık 2005 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı dört paragraflık bir açıklama yaptı.

Açıklamanın özünü oluşturan paragraf şöyleydi: 'Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, bağrından çıktığı yüce Türk ulusunun önce gözünden sonra gönlünden uzaklaştırma gayreti olarak değerlendirilen bu tür girişimler endişe ve hayretle karşılanmakta ve münferit bir hezeyan olarak değerlendirilmektedir.'

Genelkurmay'ın bu açıklamasından sonra bir hafta boyunca özellikle muhafız taburunun Meclis dışına çıkarılması tartışılmıştı. Ordu içindeki bugün bir kısmının mahkeme karşısında hesap verdiği Ergenekon zihniyeti medyadaki yandaşlarını harekete geçirmiş ve bana karşı bir linç harekatı başlamıştı. Hakaretlerin tehditlerin küfürlerin bini bir paraydı.

Kendi partimin ve gazetemin bile sessiz kaldığı o dönemde birkaç yazar (Fehmi Koru, Hakkı Devrim, Koray Düzgören, Ömer Lütfü Mete, Nazlı Ilıcak) dışında kimse doğruyu savunma cesaretini bile gösterememiş aksine bazıları gönderdiğim tekzip metnini bile yayınlamaktan çekinmişlerdir.

Başbakan Erdoğan ve Meclis Başkanı Arınç o hafta yurt dışındaydılar, geldiklerinde onlara sorulan ilk soru da benim yazım olmuştu. Her ikisi de doğruyu ifade etmekten çekinmemişler, demokratik bir tavır sergilemişlerdi. Ve o gün kimin hakiki siyasetçi kimin çakma siyasetçi olduğu da netleşmişti.

Bu konuyu Kayıhan Yayınları'nın bastığı 'Ne Süleyman'a esiriz, ne Selim'in kuluyuz' isimli kitabımda detaylarıyla anlattım.

Şimdi ne mi oldu?

Yenilenen TBMM İdari Teşkilat Yasası muhafız taburunun Meclis dışına taşınması istikametinde şekillendi ve tabur şimdilerde taşınma hazırlıklarını yapıyor.

Benim yazıma münferit hezeyan diyen Genelkurmay bu kararı uyguluyor.

Çünkü ordu 2005 yılına göre daha demokratik bir konumda ve milli irade 2005'e göre daha güçlü bir pozisyonda.

Asıl görevi darbelere karşı Meclis'i korumak olan bu tabur darbelerin üçünde de Meclis'i darbecilere teslim ederek görevini yapmamış, demokrasimiz üzerindeki askeri vesayetin Meclis ayağını temsil etmişti.

Muhafız taburunun Meclis'ten ayrılması askerimizi milletin gözünden ya da gönlünden uzaklaştırma gayreti değildir aksine milleti esas alan demokratikleşmenin bir tezahürüdür.

Bu karar Türkiye'nin çağdaş demokrasi çıtasını yakalamaya doğru attığı önemli bir adımdır.

TBMM İdari Teşkilat Yasası Meclis'ten geçince bir milletvekili arkadaşım gece yarısı aradı, "Yasa geçince seni hatırladım, sen altı sene önce söyledin kıyamet koptu bugün talebin gerçekleşti" diyerek iltifatta bulundu.

Hasıl-ı kelam Türkiye her şeye rağmen her gün biraz daha normalleşiyor.

Gerçekleri konuşmaktan korkmamalıyız.

Doğrudur, gerçek bazen insanı yakabilir.

Lakin, sen yanmazsan ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Resul Tosun Arşivi