- Lütfü Bey; tarihimizin en zalim darbesi olan 12 Eylül döneminde askeri yönetime karşı bir eylem yapmış ve “Darbeci generaller bir an önce cezaevlerinin şartlarını iyileştirsinler; çünkü şimdi bizi attıkları cezaevlerine ileride onlar girecekler” demiştiniz. İşte darbeci generallerin yargılanmasını engelleyen 12 Eylül Anayasası’nın geçici 15. maddesinin referandumda kaldırılmasının ardından bu dedikleriniz gerçekleşiyor. Oysa referanduma sunulan bu Anayasa değişikliğine karşı çıkıp “Hayır” diyenler, darbeci generallerin yargılanamayacağını söylemişlerdi. Gelinen bu noktada neler söylemek istersiniz?

- Demek ki referandumda başta Kenan Evren olmak üzere darbeci generallerin yargılanamayacağını savunanlar değil, yargılanacağını savunanlar haklı çıktı. Referanduma sunulan Anayasa değişikliğine “Hayır” diyenler, darbeci generallerin yargılanmasına da “Hayır” dedikleriyle kaldı. Eğer faşist bir zihniyete sahip değilseniz, milletin parasıyla alınmış silahları millete karşı kullanarak, milli iradeyi yok eden darbecilerden hesap sorulmasını memnuniyetle karşılarsınız. Millete zulmeden, demokrasiyi, hukuku, insan hak ve hürriyetlerini paspas gibi çiğneyenlerden hesap sorulmasından sevinç duyarsınız. Sonuçta askeri darbenin getirdiği faşizmdir. İster askeri darbeyle, ister Hitler gibi sivil yolla gelsin, faşizme karşı çıkmak, hesap sormak gerekir.

Ve işte sonuçta faşizm demek olan darbelerden ve onları yapan Kenan Evren gibi generallerden hesap sorulacak günler gelmiştir. Ancak bu günlere kolay gelinmemiştir. Bu günlerin gelmesi için büyük mücadele verilmiş, büyük bedel ödenmiştir. Sizin de sorunuzda belirttiğiniz gibi, darbeci generallerin astığı astık, kestiği kestik 12 Eylül döneminde kelleyi koltuğa alarak yaptığım eylemde söylediğim “Darbeci generaller bizi attıkları zindanların şartlarını bir an önce iyileştirsinler; ama bizi düşünerek değil kendilerini düşünerek bunu yapsınlar; çünkü gün gelecek oralara kendileri girecekler” şeklindeki sözlerimin gerçekleşmesi için çok ağır bedelleri olan bir mücadele verildi.

O mücadelenin sonucunda Kenan Evren gibi darbeci generaller için yargı yolunun, hapishane yolunun açıldığı bu günlere gelindi. Şimdi darbecilik denen faşist zihniyete öyle ölümcül bir darbe indirilmeli ki, artık demokrasi, hukuk, insan hak ve hürriyetleri kesintisiz olarak yaşasın. Faşizmi yargılayan mahkeme salonları “Faşizme ölüm, halka hürriyet” diye çınlasın!

ABD KARŞITIYSAN, ABD YANLISININ YANINDA OLMA!

- Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu İşçi Partisi, darbeye teşebbüs etmekle suçlanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasına en çok tepki gösteren parti oldu. Hatta İşçi Partisi, İlker Başbuğ’un konulduğu cezaevinin önünde bir protesto gösterisi bile düzenledi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Malumunuz İlker Başbuğ, Genelkurmay Başkanı olur olmaz yaptığı ilk açıklamada, “ABD ile Türkiye arasındaki askeri işbirliğini mükemmelleştirmek görevimdir” diyen bir Genelkurmay Başkanıydı. Tutuklanıp Silivri Cezaevi’ne konulmadan kısa bir süre önce çıktığı televizyon programında, “Irak’ı işgal edecek ABD Ordusu’nun Türkiye topraklarında konuşlanmasına izin veren tezkerenin Meclis’te reddedilmesi yanlış olmuştur. Bu tezkere kabul edilmeliydi” diyen bir Genelkurmay Başkanıydı. Sırf bunlar bile gösteriyor ki, İlker Başbuğ ABD karşıtı değil ABD yanlısı bir Genelkurmay Başkanıydı. Nitekim “ulusalcı” olarak bilinen emekli General Nejat Eslen, birkaç gün önce katıldığı bir televizyon programında İlker Başbuğ’u ABD yanlısı bir Genelkurmay Başkanı olarak tanımladı.

Kaldı ki ABD yetkilileri de İlker Başbuğ’un tutuklanmasını hoş karşılamadıklarını belirten açıklamalar yaptı. Bu demektir ki İşçi Partisi, ABD yanlısı bir Genelkurmay Başkanına sahip çıkıyor. Onun tutuklanmasına tepki gösteriyor. Oysa İşçi Partisi, ABD karşıtı bir parti olduğunu söylüyor. ABD karşıtıysanız, Genelkurmay Başkanı olur olmaz “ABD ile Türkiye arasındaki askeri işbirliğini mükemmelleştirmek görevimdir” diyen bir Genelkurmay Başkanına nasıl sahip çıkarsınız? ABD karşıtıysanız, “Irak’ı işgal edecek ABD Ordusu’nun Türkiye topraklarında konuşlanmasına izin veren tezkerenin Meclis’te reddedilmesi yanlış olmuştur. Bu tezkere kabul edilmeliydi” diyen bir Genelkurmay Başkanını nasıl böylesine koruyup kollarsınız? Böyle yaparsanız, ABD karşıtı olduğunuza halkı nasıl inandırırsınız?