Hasan Aksay

Hasan Aksay

Hırsın hadisede yansıyan şaşkınlık cehaleti

Hırsın hadisede yansıyan şaşkınlık cehaleti

Çıkar hırsı insanı kör eder. Hak düşmanlığı, haset ve kinle beslenirse cehalet ve şaşkınlığın zulmü doğar. Zalim, çıkarını hak bilir; milletin hak ve hukukuna, “Çobanın reyiyle benimki bir mi?” diye kördür. Akıl almaz zulüm, Firavunluk, Nemrutluk, Ebu Cehil’lik böyle doğar.

CHP’li iki bayan milletvekili, “Öğrenciler, imtihanda eşit bilgiyle eşit hak olursa, bizim kızlar açıkta kalır” diye kaygılanıp, Danıştay’a dava açmış. Millet de bunları, milletin hak ve hukukumu korusun diye seçmiş.

“İkna odaları” gibi zulümlerle on binlerce kız öğrencinin hayat yoluna mayın döşeyen Fatma Nur Serter, genel lise öğrencisinin tek şansı üniversite sınavını kazanmak. Katsayı uygulaması kalkarsa bunlar mağdur olur. Gerekçe: “Meslek lisesi öğrencileri var. Çeşitli avantaja sahip. Lise mezunun tek şansı bu imtihanı kazanmak” diyor. Yani genç başka iş yapabilecek ehliyette ise, okuyarak, kendini geliştirerek, millete daha iyi hizmet üretmesine imkan verilmemeli, önü kesilmeli. Öyle mi?

Madem çeşitli avantajı var, sizin kız da meslek okuluna gitsin demek, bunların ne demek istediğini anlamamak olur. İstenen, milyonlarca gencin ufkunu kapatmaktır. Adil yarıştan korkuyorlar. “Korkunun ölüme yararı yok” zararı var.

İnsan hakkı: Herkes okumak ve kendini geliştirmek hakkına sahiptir. Serter ne demek istiyor? Meslek liselilerin bilgi ve yetenekleri ne olursa olsun; milletin ihtiyaç duyduğu deha da olsa okuyamasın. Herkes okumaya kalkar, adil yarış olursa bizimkiler kazanamaz.

Diğer CHP Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ne demiş? Serter’in hiç olmazsa bir gerekçesi var. Başörtüsü zulmünden, “ikna odaları”ından tecrübeli. Tutmasa da gerekçe lazım. Fransa Masonları, ikna odalarını da ciddi ve yeterli görmemiş olmalı ki, “Halkın %80’i istese de başörtüsüne izin vermeyin” emrini gerekçe yapmıştı.

Fakat Dilek Hanım, basın toplantısında, Anadolu Lisesi 10. Sınıf öğrencisi kızı Göksen’in diğer çocuklar gibi, “Yaz-boz tahtasına” dönen eğitim sisteminden mağdur olduğunu anlatmış. Yani mağduriyet sebebi “sistem istikrarsızlığı” diyor. Yaptığı ne? Milyonlarca genç, bilgi ve ehliyetini imtihanla ispatlamasına rağmen, “Bilgi olarak kazandınız. Bizim hesapta kaybettiniz. Yoksa bizim kızlar kazanamaz, mağdur olur. On binlerce kız öğrenciyi benzer zulümlerle okullarından attık. Yurtdışında, yad ellerde başarı destanları yazdılar ama dediğimizi yaparız” der gibi bir şey.

Sayın Dilek, gerekçe diye mi niçinse, meslek liselilerin üniversite hakkını sınırlamaya özel bir basın toplantısında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çocuklara umre organizasyonuna çatıyor ve “Laik ve çağdaş eğitimden uzaklaşılıyor” diyor

Bir kere, Diyanet’in umre ziyareti ile, meslek lisesi mezunu gençlerin kazandığı imtihan notunun gaspı arasında mantık bağı kurmak, mantıkla mümkün değildir. Kaldı ki gençlik arasında parya türü böyle bir ayrım, gençliği, okulları, adaleti, milli bütünlüğü bölücü bir fitne ve Türk sanayisinin ufkuna kara bir zulüm perdesi çekmeye varan mantık dışı bir şaşkınlıktır.

İkincisi: Laik ve çağdaş eğitim. Lise öğrencisiyle aynı imtihana giren meslek lisesi öğrencisi kazandığı nota göre hak edinirse, laiklik ve çağdaş eğitimin neresine ne zarar gelirmiş? İmtihanla hak edilen notun, hesap oyunlarıyla gasp edilmesi midir laik ve çağdaş eğitim? Kabiliyetlerin önünün açılması, Türkiye’nin önünün açılmasıdır.

Üçüncüsü, siyasi karar diye, siyaset mi, herkesin aldığı notla hak kazanması mı karalanmak isteniyor? Ayıplanması gereken çirkin politika, orta tahsil gençliğinin, üniversite hakkı olan ve olmayanlar diye; okuma hakkı olan kızlar ve olmayan kızlar diye ayrıma tabi tutulması zulmüdür. Bundan daha kötüsü de, kamplaştırma felaket tohumunu ekenlerin yaptığı iş ve neticesinin farkına varamamasıdır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi