Bir garip çete

Bir garip çete

Birkaç gündür tuhaf bir haber metnini anlamaya çalışıyorum. Tuhaflığı şurada. Haberi gazetelerden, internetten, ajanslardan okuyorsunuz; ama tam olarak ne söylediğini anlayamıyorsunuz.

Haber konusu ‘Matkap’ adıyla bilinen operasyon. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı iddianameyi tamamlamış. İddianamede üç ay önce vefat eden MHP eski milletvekili Mehmet Gül olmak üzere, AK Parti Diyarbakır Milletvekili M. İhsan Arslan, Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda, ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım, emniyet müdürleri, vali ve asker olmak üzere pekçok isim geçiyor.

İşin ilginç tarafı tam da burası. çünkü okuduğunuz haberlerden kim sanık, kim mağdur, kim şikayetçi, kimler neyle suçlanıyor anlamak mümkün değil. Hele dosyaya giren bazı dinleme kayıtlarıyla birlikte iş iyice karışıyor. Tam bir kimin eli kimin cebinde belli değil hikayesi.

Oysa olup bitene biraz yakından bakınca ortada hayli çarpıcı ve ürkütücü bir dosya olduğunu görüyorsunuz.

Bir yanda PKK’nın açıkça ölümle tehdit ettiği isimler. Diğer yanda ‘Sizi öldürecekler, biz sizi PKK’dan koruruz’ iddiasıyla ortaya çıkan bir yapılanma.

‘Biz sizi koruruz’ diyen yapının içinde eski milletvekili Mehmet Gül’den, Yeşil’e, PKK itirafçılarından bazı subaylara kadar pekçok isim var.

Tehdit altında olanlar ise AK Parti’nin iki güneydoğu milletvekili, İhsan Arslan ve Veli Seyda.

Peki bu ilişki nasıl kurulmuş? Yani milletvekillerine PKK tehdidi nasıl ulaşmış ve sizi koruruz diye ortaya çıkanlar tüm bunlardan hangi vesile ile haberdar olmuşlar.

Konunun birinci dereceden muhataplarıyla yaptığım görüşmelerden bazı notlar aktarmak istiyorum.

Mesela Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan’a yönelik tehditler, sadece bu hadiseyle sınırlı değil. çok daha öncesinden kendisine, PKK dahil muhtelif odaklardan tehditler geliyor. Hatta bu yüzden kendisine koruma tahsis ediliyor.

‘Matkap’ çetesiyle birlikte ortaya çıkan tehditler bu zincirin sadece bir parçası. Tek fark şu. İhsan Arslan’ı bu tehdidin varlığından haberdar edenler, bizzat tetikçi olarak söylenen ismi alıp kendisine getirmek istiyorlar.

Bu noktada İhsan Arslan muhataplarıyla görüşmeden önce devletin tüm resmi makamlarını haberdar ediyor. Ankara Valisi, Ankara Emniyet Müdürü, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı, İstanbul Emniyet Müdürü, ‘Matkap’ kapsamındaki bu tehditten haberdar ediliyor. Ayrıca Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na da suç duyurusu yapılıyor.

Yani özeti, İhsan Arslan, kendisine yönelik tehdidi resmi olarak ilgili kurumlarla tek tek, isim isim paylaşıyor. Dolayısıyla da ortada ‘Matkap’ diye adlandırılan yapıyla kurulan gizli-saklı bir ilişki filan yok. Tehdit meselesiyle ilgili tüm görüşmeler, devletin resmi makamlarına bilgi verilmesinden sonra yapılıyor.

Peki ortada bu ilişkiden sağlanan bir çıkar var mı? Yani mesela İhsan Arslan, bu tehditten kurtulmak için adı geçen organizasyona herhangi bir maddi yardımda bulundu mu? Ya da onlara ait bir işin çözümüne katkı sağladı mı? çünkü gazetelere yansıyan haberlerde buna dair iddialar var.

Bu bölümü İhsan Arslan’ın bizzat kendisinden aktaralım:

‘Hiçbir şekilde bu görüşmeler öncesinde ya da sonrasında onlarla bir iş ilişkim olmadı. Onlara herhangi bir vesile ile çıkar sağlamam da sözkonusu değildir. Bu konuda kendimden eminim ve rahatım.’

Arslan, davayla ilgili daha fazla konuşmaktan yana değil. ‘Ben şahsıma yönelik tehditlerle ilgili gereken tüm makamları bilgilendirdim. Şikayetimi, mağduriyetimi ifade ettim. Gerisi onlara kalmış.’

Matkap’la ilgili dava süreci devam ediyor. Devlet içinde ya da dışında hangi güçlerin kimlerle ne yaptığı zaten dava sonucunda ortaya çıkacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi