Kıvanç Tığlı

Kıvanç Tığlı

Evlilikte öfkeye hakim olabilmek

Evlilikte öfkeye hakim olabilmek

Barış Bey ile Selma Hanım, on yıllık evlilerdi ve bir kız çocukları vardı.
Barış Bey bir hafta önce bana telefon açarak çift terapisi almak istediklerini, eşiyle sorunları olduğunu ve artık sorunları aşamadıklarını belirtmişti. İlk seansta, Barış Bey tuhaf bir biçimde aşırı yumuşak davranıyor, Selma Hanım ise solgun ve perişan görünüyordu. Selma Hanım’ın alnında mor bir iz olduğunu fark ettim. Bana ve birbirlerine tek kelime söylemeden geçip oturdular. Neler olduğunu sorduğumda, Barış Bey bir gece önce yaşadıkları ve onları yıkıp geçen kavgayı anlatmaya başladı; ona göre bu olaya sebep olan Selma Hanım idi. “Para meselesinden konuşuyorduk, o sıralar maddi olarak zorluk yaşıyorduk. Eşimin de beni anlamasını istiyordum ve ondan yardım bekliyordum. Ben konuşurken, eşim bana ters ters bakarak sinirimi tepeme çıkartmayı çok iyi becerir. Sonra bana, bundan o kadar çok rahatsız oluyorsam daha iyi bir iş bulmamı söyledi. Paradan şikayet etmemden bıkmış ve yorulmuştu. Çok sinirlenmiştim, ne olduğunu anlayamadan suratına bir tokat patlattım. O da bana vurdu ve boğuşmaya başladık. Her ikimiz de kontrolden çıkmıştık.” Barış Bey ve Selma Hanım, evliliklerinin on yılı boyunca bir sürü sözlü tartışma yaşamış olmalarına rağmen, ilk kez birbirlerine vuruyorlardı. Tartışmalarının ardından gelen bu beklenmedik şiddet eğilimi her ikisini de şoka sokmuştu.
Böyle patlamalar çiftler arasında nadir görülür. Çiftlerin öfkelerini bastırarak bunu yıkıcı eleştirilerle açığa çıkarmaları çok daha yaygındır. Barış Bey ve Selma Hanım’dan sonra gördüğüm çift olan Kamil Bey ve Neşe Hanım için de durum böyleydi. Onlar da bir gün önce şiddetli bir kavga yapmışlardı, fakat zıtlaşmalarını acımasız sözcüklerle sınırlamışlardı. Anlaşmazlıkları; yaptırmayı planladıkları yeni evle ilgiliydi. Neşe Hanım eşine sormadan, onun fikrini almadan evin mutfağının düzenlemesi ile ilgili bir sipariş vermişti. Kocası ise kendine danışılmamış olmasına çok içerlemişti. Onu öfkelendiren şey onayının alınmamasıydı.
Selma Hanım’ın seansta yaptığı bir yorum bana çok çarpıcı geldi, çünkü eleştirinin yıpratıcı gücünün önemini anlatıyordu. Kocasının öfkesine dair onu asıl inciten şeyi tanımlarken, “Öfkeli sözleri yağmur gibi üzerime yağdı. Konuşması bittiğinde dayak yemiş gibiydim.” Kocası ona dokunmamıştı ama o kendini ruhsal olarak dayak yemiş kadar incinmiş hissediyordu. Selma’nın öfkesi tasmasından kurtulmuş olmakla birlikte bir tokatla değil, eleştirinin ve kinin silahından çıkan sözcüklerle kendini göstermişti.
Değerli okuyucularım, öfke; hoşnut olunmayan durumlara karşı verilen temel duygulardan biridir. Günlük yaşamda trafikte hatalı sollayanlar, iş yerinde işini savsaklayan, anlayışsız arkadaşlar, baskıcı bunaltıcı anne babalar, hakaret eden patronlar karşısında çoğu zaman öfkeleniriz. Bu tür olaylara uygun tepkiler verildiğinde, öfke gayet sağlıklı bir duygudur. Çoğu insan bu durumlarda tepkisini direkt olarak gösterir; ya bağırıp çağırır, ya kavga eder ya da sağı solu kırıp kırıp döker. Bu tepkileri kontrol edemediğimiz takdirde kendimize zarar verebiliriz veya sosyal ilişkilerimizi yıkıma uğratabiliriz. Kimisi de tepkisini içine atar biriktirir. Bu ikinci grup insanlar “Olayları hep içime atıyorum, kimseye tepki veremiyorum. Hayır diyemiyorum” diyen insanlardır. Bu kişiler öfkelerini biriktirirler. Stres insan vücuduna girdiği zaman bir şekilde çıkacak yol arar, aynı elektriğin girdikten sonra bedenin belli bir yerinden çıkması gibi... İşte günlük hayatta biriktirdiğimiz stres ve kızgınlık da benzer şekilde etki oluşturur. Küçük stres olayları birikir ve bir eşik üstü uyaranla karşılaşıldığında dışarı çıkar. Öfke patlaması yaşayan insanların birçoğu olayı tetikleyen etkenden ziyade bu birikmiş öfkeyi yaşarlar.
Öfke anında kişide, kan basıncı artar ve kalp atışları hızlanır. Nefes alıp vermede düzensizlik görülür. Öfke kontrol bozukluğu yaşayan kişiler, aşırı stresli ve gergin olurlar. Tartışma sırasında kişiye veya herhangi bir nesneye yönelik şiddet uygularlar. Örneğin evli çiftlerde bu durum oldukça sık görülür. Çiftlerden biri tartışma sırasında kendini kaybedip, eşine tabak gibi herhangi bir eşya fırlatabilir veya eşini tırmıklar, üzerine saldırabilir. Öfke kontrol bozukluğu yaşayan bireylerde mutluluk hormonu adı verilen serotonin hormonunun çalışmasında da bir sıkıntı olduğu bilinmektedir.
Evlilikte; tartışma-kavga olmaması mümkün değildir, önemli olan bu tartışmalar sırasında öfkemize hakim olmak, eşimizle empati kurarak onu anlayabilmektir. Kavga anında nasıl davranmalı ve düşünmeliyiz, bu konuda sizlere birkaç önerim olacak;
Kavga ile ilgili temel duygu “Ben haklıyım” duygusudur. Bu duygudan geçici olarak kendinizi uzak tutun. Böylelikle bakış açınız biraz yumuşar ve anlaşmaya varmanız daha kolay olur.
Çabuk sinirlenen biriyseniz, gerektiğinde kendinize sakinleşmek için zaman verin. Böylelikle eşinize daha sonra pişmanlık duyacağınız sözler söylememiş olursunuz.
Çareyi geçici kaçış yollarında aramayın, bunlar sizi rahatlatmaz aksine daha çok duygularınız ortaya çıkar. Sonunda da barışma çizgisine asla varamayabilirsiniz.
Hayatınızda günlük ilişkilerinizde öfkenize hakim olamayıp kendinizi kaybediyorsanız ve karşınızdaki kişiye zarar veriyorsanız mutlaka psikolojik destek almalısınız.
Evliliğinizde öfkenize hakim olabilmeniz duasıyla Allah a emanet olunuz.
Danışma Tel: 0212 503 79 95

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kıvanç Tığlı Arşivi