Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Aydının ideoloji ile imtihanı

Aydının ideoloji ile imtihanı

Merhaba sevgili dostlarım…

İdeoloji ile demokrasi yan yana yaşayamaz. Aydının ideolojisi var. Aydının saplantıları, tabuları var. Oysa demokrasi özgürlükler rejimidir. Demokrasi tabusuzluktur. Tabuları olan aydın, demokrasiyi nasıl içine sindirsin?

İşte bu yüzden eksiksiz demokrasinin sadece sözünü eder, sadece sözünü ederek halkı oyalamaya çalışırlar. Yoksa halka hürriyet vermeye niyetleri yoktur. Zira hürriyet ortamında iktidar dizginini ellerinden kaçırmaları mukadderdir: Buna katlanamazlar.

Halktan yana zaten umutları kırık: Bu yüzden “Bidon kafalı” filan diye aşağılamaya kalkışırlar…

Kendilerini “akıllı”, halkı “aptal” bulurlar! Oysa kendini akıllı, başkalarını aptal zannetmek, en büyük aptallıktır!

Bütün bunlar neden mi olur ülkemizde? Çünkü aydınımızın ideolojisi var. Aydının saplantıları, tabuları var. Oysa demokrasi özgürlükler rejimidir. Demokrasi tabusuzluktur. Tabuları olan aydın, demokrasiyi nasıl içine sindirsin?

Nazarlarında halkın ekseriyeti “gerici”dir. Kendileri ise “ilerici”… Oysa hiçbir ileri adımları yoktur. Aziz Nesin halk ekseriyetine “aptal” derken, ya da ötekiler “Göbeğini kaşıyan adam”, “bidon kafalı” diyerek aşağılarken, ideolojilerinden hareket ediyorlar.

“Benim gibi düşünmeyen aptaldır” demeye getiriyorlar.

“Ben” diyor aydın, “halka rağmen Türkiye’yi yöneteceğim. Millet istese de, istemese de kendini bana mahküm edecek.”

Bu iktidar cinnetinin adı da “Halka rağmen halk için” oluyor.

Bunun başka versiyonları da var elbette. Halk-aydın, ya da yöneten-yönetilen çatışması başka biçimlerde de kendini gösteriyor.

Mesela halk kitap okumuyor, gazete almıyor, sinemaya, tiyatroya, baleye, operaya gitmiyor…

O zaman devlet kesenin ağzını açıyor; halktan topladığı paraları film şirketlerine, tiyatro gruplarına, operaya, baleye ve basın patronlarına peşkeş çekiyor. Hatta okulları belirli gazeteleri almaya zorluyor. Kitapları bizzat satın alıp depolarda çürütüyor. Maksat “laikçi” aydına destek vermek (CHP’nin kısa süreli iktidar dönemlerinde bunlar yaşandı)…

Onlar da bu desteği beş yıldızlı otellerde viski ile birlikte yudumlarken, bu halkın adam olmayacağını konuşup ertesi gün halkın hangi değerlerine saldıracaklarını tartışıyorlar.

Yıllardır iktidar oyunu böyle oynanıyordu, ama artık “yem boruları” kesildi. Oyunun kuralları değişti. Her şeyi halkın eğilimleri belirlemeye başladı.

Nasıl da kızıyorlar, nasıl da saldırıyorlar.

Oyunun sonuna gelinmiş olması, belirli çevreleri nasıl da hırçınlaştırıyor.

“Sayısal üstünlük önemli değil”miş de, asıl önemli olan “siyasal üstünlük”müş!..

“Halk beş para etmez, aslolan solcu/Kemalist aydının eğilimi” demenin öteki yüzü!..

Bu ve benzer sloganlarla halkı yıllar boyu yönetimin aksesuarı yaptılar (tek parti devrine bakın ve görün). Ama artık devir değişti, “göbeğini kaşıyan adam” kafasını kaşımaya, başına gelenleri düşünmeye başladı.

Anadolu’yu bugünlerde karış karış gezen biri olarak, bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. Aslına bakarsanız bu değişimi onlar da görüyor ve büyük panik içinde son kozlarını oynuyorlar.

Anayasa ile 4+4+4 formülüne gösterdikleri aşırı tepkinin altında da bu panik hali yatıyor...

“Laikçi aydın” yaklaşımının bir süredir sorgulanmaya başlanması telaşı arttırdı. Sağa-sola toslamaya başladılar.

Başka çareleri yok: Ya halkla barışacaklar, halkın değer ölçülerine yaklaşacaklar ya da zehirlerini kendi içlerine akıtıp kendi kendilerini yok edecekler.

İdeolojisini “ahlâk”in önüne geçiren “aydın”ın akıbeti budur!






Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi