Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Ferdî tekâmül ve hikmet

Ferdî tekâmül ve hikmet

Ferdî yetenek geliştirme tekniğinin İslâm literatüründeki karşılıklarından birisi; kendini tanıma, bilme anlamında olan “mârifetü’n-nefs”tir. “Nefsini bilen Rabbini bilir” 1 hadîsinde belirtildiği gibi; ferdin kendisini tanıması ve hayatının bütün safhalarını, yönlerini imânla yoğurup olgunlaşması ve dengeyi sağlamasıdır. İslâm tarihi boyunca medrese/üniversite, özellikle tekke ve zâviyede “eğitim-öğretim, terbiye” metodunda “nefis terbiyesi” uygulamalı olarak devam ede geliyordu.

Çocuk, âilede küçük yaşlardan itibaren imân ve Kur’ân eğitiminden ve terbiyesinden geçer. İmânın temel şartlarını öğrenir. Gerçek şahsiyetini din, imân dersi ve eğitimiyle kazanır. Hz. Muhammed (asm), bir çocuk konuşmaya başlar başlamaz, “Hamd O Allah’a olsun ki, O ne bir çocuk edinmiştir, ne de mülkünde bir ortağa sahiptir” 2 âyetini yedi sefer okutarak ezberletirdi.3 Yüce Rabbimizin kesin emri, “Çoluk-çocuğuna namazı emret” 4 şeklindedir. Yedi yaşından itibaren namaz kılmaya teşvik edilir. İmân, çocuklara, gençlere, âile ferdlerine, sair insanlara tarifi imkânsız lezzetler verir; sağlıklı kişilik kazandırır. Bu, aynı zamanda onlara küçük yaşlarında bir hedef vermek, şahsiyet kazandırmaktır.
Kur’ân’ın anahtar kelimelerinden olan “hikmet” kelimesinin de “ma’rifetün-nefs” ile ilgisi vardır: “Hikmet”in, hem birey, hem toplum, hem devlet, hem de genel olarak ümmet ve insanlığa yönelik cepheleri vardır. Aynı şekilde, (ekonomik açıdan bakıldığında) hem üretim, hem dağıtım, hem de tüketime yönelik açılımları vardır. Hikmet kavramı bünyesinde adâleti, riyâzeti, kudsiyyeti, infakı ve mârifeti de taşıyor. “Hikmet”i, niyet, plân ve kararda bütün bilimsel verileri kullanarak “optimaliteyi” arama ve bulma süreci olarak tanımlayabiliriz. Veya aynı kapıya çıkacak şekilde, “hikmeti”, üretim, tüketim, dağıtım, iş organizasyonu, ferdî ve siyasal ilişkiler, ilmî karar ve faaliyetlerde her türlü hevâ, heves, temayül ve kitâbî olmayan gelenekten uzak durarak, objektif, tutarlı, aklî, bilimsel ve rasyonel hareket etme süreci olarak değerlendirebiliriz.5 Allah’ın en güzel isimlerinden olan “Hakîm”, her şeyi bir çok maksatla, hikmetle yaratan, demektir. Son Peygambere inen son kitap da, “Kur’ân-ı Hakîm” diye tavsif edilir ve bâzı âyetlerin sonu “Hakîm” diye biter. Kitab-ı Hakîm’de, “ilm” mânâsındaki “hikmet” 20; “hâkim” 97 yerde tekrarlanır.6 Bir âyette, “İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütlerle çağır ve onlarla olan mücâdeleni en güzel şekilde yap” 7 diye emredilmesi “hikmet”e yüklenen derin mânâları vurgular. İmân, ibâdet, emir, yasak, nefsi terbiye, hikmetle hareket; öncelikle ferdleri muhatap alır, bireyi öne çıkarır.

Dipnotlar:
1- Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, II, 262. 2- Kur’ân, İsra Sûresi: 111. 3- Kütüb-i Sitte, c. 7, s. 359. 4- Kur’ân, Tâhâ, 132. 5- Prof. Dr. Bünyamin Duran, İslâm Tarihinin Konjonktürel Değişimi, Nesil, İstanbul, 1997, s. 137. 6- Prof. Dr. İbrahim Canan, Okuma Yazma Seferberliği, Cihan Yay., İst., s. 43. 7- Kur’ân, Nahl, 125.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi